İRAN ŞAHININ DEVRİLİŞİ VE İSLAM DEVRİMİ

İran’daki İslam Devrimi bir gecede olup bitmiş gibi anlatılsa da aslında uzun bir sürecin parçasıdır. Humeyni %98 oy alarak başa geldiği için dışarıdan bakıldığında İran Devrimi aşırı sağın engellenemez yükselişinin sonucu sanılır. Aslında insanlar Humeyni’ye şeriatla yönetileceklerini düşündükleri için değil, halkın her ne pahasına olursa olsun kurtulmak istedikleri şahın en sıkı muhalifi olduğu için oy vermiştir. Amerika ve İngiltere’nin şahı avucuna alması Humeyni’nin popülerliğinin güçlenmesinde büyük rol oynar.

Arabanın icadı ile birlikte, 1900’lerden başlayarak, her gün artan bir önemle, petrol dünyanın en çok talep gören kaynağı olmaya başlar. Petrol 1950’lerde dünya düzenine yön veren bir kaynak olur. Zaten sıcak denizlere inmeye kararlı olan Rusya ile denge savaşları sebebiyle İngiltere’nin yüzyıllardır İran üzerinde gözü vardır. Petrol çağı İran’ın önemini iyice pekiştirir çünkü İran, Kanada’dan sonra dünyanın en büyük 2. petrol rezervlerine sahiptir. 1920’lerden itibaren Amerika ve özelikle İngiltere ülkenin idaresini perde arkasıdan yönlendirmeye başlar. İran İslam Devrimi’nin gerçekleşmesinde çok önemli bir etken olan bu konuyu aşağıda daha detaylıca anlatacağız.

Nihayetinde, olaylar zinciri şuna varır:
Amerika ve İngiltere Şah’ı yönetmeye başlar. Aslında şah ülkesini seven ve modern çağa taşımaya çalışan bir adamdır ama iktidarını korumak için Amerika ve İngiltere ile ilişkileri iyi tutmaya mecburdur. Şah’ın aldığı İngiltere ve Amerika lehine bazı kararlar İran’ın çıkarlarını gözetmeyince Şah’ın halk arasında popülerliği zayıflamaya başlar. Daha sonra işler iyice sarpa sarar: İktidarını korumak için daha fazla İngiltere ve Amerika’ya yaslanır, karşılığında verdiği imtiyazlarsa halkın gözünde şahın otoritesini daha fazla zedeler ve bir kısır döngü başlar. Ancak, gün gelip halk ayaklandığında arkasını yaslandığı devletler orada yoktur ve şah düşer. Yani aslında şah bilmeden kendi sonunu hazırlamıştır. Bu kırılma anlarını yazıda  💣 ile görselleştirdik.

Bütün olanlar da şahın en güçlü muhalifi Humeyni’yi şah karşıtı akımın lideri yapar ve aslında Humeyni’nin vizyonuna katılmayan ama şahı göndermek isteyen herkesin Humeyni’nin altında birleşmesine sebep olur…

Şimdi olayların gelişimine beraber bakalım:

İslam Devrimi’ni İçin Uygun Zemini Hazırlayan İngiliz Müdahalesi

Yukarıda bahsettiğimiz gibi Rusya ile denge politikaları gereği İngiltere’nin Safeviler döneminden beri İran’ın iç işlerinde bir eli varmış.

1921′de Kaçar şahının bir darbe ile devrilip, yerine asker kökenli Rıza Pehlevi‘nin getirilmesinde yine İngiltere’nin rolü vardır. Rıza Şah Pehlevi ilk 2 sene ülkeyi perde arkasında kukla bir başkanla yönetir. 1923 yılında başbakan, 1925 yılında ise İran Şahı olur ve böylece Pehlevi Hanedanlığı kurulur.

riza-pehlevi-ve-ataturk
Rıza Pehlevi ve Atatürk – Fotoğraf Kaynak: img-egitimajansi.mncdn.com

Rıza Pehlevi yüzünü batıya dönmesi ile bilinir. Çeşitli devlet liderleri ile çok yakın ilişkiler kurar. Ülkeyi modernleştirmek gibi bir büyük emeli vardır. Atatürk’e hayrandır ve Türkiye’nin reform sürecini kendine örnek alır. Kıyafet reformu başta olmak üzere bir sürü devrim yapar. Sanayileşme, demiryolu taşımacılığı yapımına ve yüksek öğretimin gelişimine katkıda bulunur. Ancak Şah kitleleri arkasına alamaz ve reformları geri teper. Bu sefer baskıya başvurur. Bu sebeple kendisi İranlıların hafızasına eli maşalı şah olarak kazınmıştır.

2. Dünya Savaşı’nda İran’ın Almanya ile Yakınlaşması Pahalıya Patlar

rus-ingiliz-istilasi-iran
Rus-İngiliz istilası altında İran – Fotoğraf Kaynak: en.academic.ru

Batı ile ile ilişkiler iyi giderken Rıza Şah Pehlevi yönetimindeki İran; 2. Dünya Savaşı sırasında Almanya ile yakınlaşınca işler sarpa sarar. Almanya yenilince uzun zamandır İran’da gözü olan SSCB İran topraklarına girer. Uzun zamandır yürüttüğü denge politikası gereğince Birleşik Krallık da cevapsız kalmaz, o da ülkeyi işgal eder.

İşgalden sonra müteffik güçlerinin baskısıyla Alman görevlileri sınır dışı etmeyi kabul etmeyen Rıza Şah Pehlevi, işgal güçlerinin denetiminde olması kaydıyla oğlunun iktidarı sürdürebilmesi için 1941’de ülkeyi terk ederek Güney Afrika’ya sürgüne gitmeye razı olur.

Son İran Şahı Muhammed Rıza Pehlevi

muhammed-riza-pehlevi-ve-farah-diba
Muhammed Rıza Pehlevi ve eşi Farah Diba – Fotoğraf Kaynak: tr.wikipedia.org

1941’de, M.R. Pehlevi 21 yaşındayken tahta çıkar.

Şah Rıza, babasına göre daha demokratik bir yenilikçilik anlayışı benimsediğinden hükmünün ilk 20 senesi sakin geçer. Muhammed Rıza Pehlevi; basına yönelik sansürü kaldırmak, siyasal ve toplumsal örgütlenmelere izin vermek gibi faaliyetlerde bulunur.

 

İran Petrolleri Üzerinden Dönen Planlar

İktidarını korumasını İngilizlere borçlu olan M. R. Pehlevi, Anglo – Iranian Oil Company, yani bugünki BP adı altında İran petrollerini İngiltere’ye para olarak akıtınca, kamuoyu ve parlamentodan İran petrolününün ulusallaştırılması için büyük baskı başlar.

Operasyon Ajax

operasyon-ajax-1953
1953 Devrimi sırasında yaşanan isyandan bir kare – Fotoğraf Kaynak: cdn2.img.sputniknews.com

Şahın İngiltere’nin yanında yer almasına rağmen İçişleri Bakanı Muhammet Musaddık, İran petrolünü ulusallaşırmayı başarınca İngiltere küplere biner.

Churchill Amerika Devlet Başkanı Eisenhower ile konuşarak onu Musaddık’a darbe yapmaya ikna eder. Böylece Ajax Operasyonu başlar. CIA’ye 2 milyon dolara dağıtarak Musaddık’a karşı kamuoyu yaratmak için fikir liderlerini satın alır. Sonuçta darbenin dışarıdan yapılıyormuş gibi değil, organik durması gerekmektedir. Buna rağmen ilk denemede Muhammet Musaddık’ı deviremezler. Foyanın meydana çıkması şahın Roma’ya kaçmasına sebep olur. Ama Amerika ve İngiltere pes etmez 3 gün sonra 2. darbeyi yapıp bu sefer Musaddık’ı yakalar (1953) ve ömür boyu ev hapsine mahkum eder. Hem üzerine Şah ülkeye döner. CIA yıllar sonra gizlilik seviyesi düşen dökümanlarda darbeyi kendisinin yaptığını kabul etmiştir. The Guardian’ın haberini okumak için tıklayın.

Böylece daha sonra şahın devrilip, İslam Devrimi’nin  gerçekleşmesine çanak tutan olaylar başlar. Ajax’ın sonunda İngiltere İran petrollerinden elde ettiği gelirin %40’ını Amerika ile paylaşmak zorunda kalır. Ama millileştirmeye göre her şekilde %60 kardadır.

Ak Devrim & Ruhullah Humeyni’nin Çıkışı

imam-humeyni
Fotoğraf Kaynak: media.dunyabizim.com

Musaddık iktidarının bitiminden sonra Şah’ı koltuğuna iade eden Amerika, ondan sosyal ve ekonomik modernleşme reformları yapmasını ister. Reformun kan dökülmeden gelmesi planlandığı için adına Ak Reform denilmiştir. Kadınların özgürlükleri çoğaltılır, ülke genelinde okur yazarlık arttırılır. Ancak aşırı dinci kesim için değişim fazla rahatsız edicidir.

Kadınların sosyal özgürlükleri genişletilir, kadın ve gayrımüslimlere seçme ve seçilme hakkı verilir, dinsel vakıfların mülklerine el konulmasının önü açılır.
Humeyni ilk defa gündeme bu reformlara karşı çıkması ile gelir. Sıkı bir muhalif olan Humeyni 1 yıl sonra Türkiye’ye sürgün edilir. Bunun üzerine hükümet karşıtı hareketler patlak verir.


 

Humeyni Kimdir?

humeyni-kimdir
Fotoğraf Kaynak: media.jrn.com

1902 doğumlu Ruhullah Humeyni ileride İran İslam Devrimi’nin babası olacaktır. 5 aylıkken babasını, 15 yaşındayken de annesini kaybederek tamamen öksüz kalmıştır. Zaten uzun yıllar dini ulema geleneğine sahip bir aileden gelen Humeyni kendini din eğitimine adar. “1950’lerde Ayetullah, 1960’ların başlarında da Büyük Ayetullah unvanını alarak Şiî molla hiyerarşinin en üst katına yükselir.”

İmam Humeyni, 1962-63’te şahın toprak reformu programı çerçevesinde bazı dinsel vakıfların mülklerine el konulmasına muhalefet ettiği için tutuklanır.

Şah, 1964’te Amerikan askerlerine İran topraklarında dokunulmazlık verir. Bardağı taşıran son nokta ise Humeyni’nin Şah’ın “İranlıları bir Amerikan köpeğinden daha değersizleştirmesi” ile itham etmesi olur. Humeyni, siyasi önder konumunda olduğu ve halk içinde çıkan olaylardan sorumlu tutulduğu için Şah tarafından 18 ay hapse yollanır. Ardından da Türkiye’ye sürgün edilir. Sonra Irak’ta, ve Fransa’da sürgünde kalır.

Sürgün hayatı boyunca İran’a yolladığı kasetlerle şahın devilmesi ve İran İslami Cumhuriyeti’nin kurulması çağrısında bulunarak etki alanını korur.

Detaylı bilgi için Vikipedi‘yi ziyaret edebilirsiniz.


Bu arada, şahın Amerikan askerlerine İran topraklarında dokunulmazlık vermesi ve muhalif Humeyni’yi sürgüne göndermesi, şaha duyulan antipatinin derinleşmesine sebep olur. 💣

1971’de İran ekonomisi kötü giderken, İran İmparatorluğu’nın 2500. yılı için çok gösterişli bir kutlama düzenlenir. Persapolis’te yapılan ve 61 ülkenin devlet başkanının katıldığı kutlamaya harcanan paralar şahın zaten yaralı olan imajını iyice zedeler. 💣

1974’te Şah İran’ın petrol gelirini 4 milyon dolardan 20’ye çıkarır. Ancak Amerika Şah’ı kendisinden yüklü bir silah alımı yaparak bu parayı harcamaya ikna eder. Gereksiz yere alınan bu silahlar halkta tepkilerin artmasına neden olur.  💣

İran İslam Devrimi Nasıl Oldu?

Tüm fikir ayrılıklarına rağmen, sağcısı solcusu, şahın ülkenin çıkarlarını kötüye kullandığı düşüncesinde birleşirler ve ortak amaçları şahı iktidardan indirmek olur. Şahın kimseyi yanına çekemediği bir ortam oluşmuştur: Öğrenciler yeniliklerin daha hızlı ve agresif olmasını isterken, muhafazakarlar yapılan reformların geri dönülmesini ister. Aslında şahtan kaynaklanan memnuniyetsizlikleri taban tabana zıt olsa da, iki taraf da memnuniyetsizlik esasında birleşirler ve şahı indirme davasında sağcısı solcusu fark etmeksizin sokaklardaki direnişte yan yana savaşırlar.

Şah’a karşı muhalefet giderek büyür. Şah karşıtı büyük gösterilerden ve grevlerden ekonomi korkunç etkilenir. Bu da protestoların şiddetini arttırır. Tedirgin olan şah giderek saldırganlaşır. Şahın 1957 kurduğu Savak isimli gizli güvenlik teşkilatı protestocuları kaçırıp işkence etmeye, öldürmeye başlar. Savak İran tarihinin en çok korkulan ve nefret edilen örgütü olmuş, Artık şah halkının gözünde bitmiştir. 💣

İran Şahı’nın Devrilişi

1978-devrimi
1978  İslam Devrimi – Fotoğraf Kaynak: tr.wikipedia.org

Kontrolün elinden çıktığını hisseden Şah 1978’de sıkı yönetim ilan eder. 💣

Ancak Amerika Şah’ı gözden çıkarmış, desteğini kesmiştir. Amerika’nın desteğini alamayan ve sokakların iyice kızışmasından korkan Şah, ortalığı biraz yatıştırmak için muhalefet liderini iç işleri bakanı yapar. Ancak bu çok geç kalınmış bir adımdır, bombanın çoktan pimi çıkmıştır. 💥  💣 💥

iran-devrimi
1978 İran İslam Devrimi – Fotoğraf Kaynak: wikimedia.org

Humeyni’nin Başa Gelişi

Şah, 16 Ocak 1979’da artık insanların sesini bastımadığını görünce İran’dan kaçar. Bunun üzerine Humeyni İran’a geri döner. Yıllardır sürgünden şahın devrilmesi için çağırı yapan Humeyni İranlılarca heyecanla karşılanır ancak insanlar zaten şahın indirilmesi  amacı gerçekleştiğinden Humeyni’nin yeni konjektürde aktif bir rol üstlenmesini beklememektedir. Zaten Humeyni de artık 76 yaşındadır, anca danışmanlık gibi daha pasif bir rol alacağı düşünülmektedir.

humeyninin-donusu
Humeyni’nin ülkeye geri dönüşü – Fotoğraf Kaynak: www.islahhaber.net

Ama 1 Şubat 1979’da televizyonda yabancı etkilerden uzak ve İslam’a sadık bir İran istediğini, ayrıca bundan sonra yönetimi kendi belirleyeceğini ilan ederek İran İslam Devrimi’ni gerçekleştireceğini işaret eder.

1 Nisan 1979’da referandum sonucu İran, resmen İslam Cumhuriyeti haline gelir sonra da Aralık 1979’da ülke teokratik anayasayı ve Humeyni’nin dini liderliğini onaylar. Beni Sadr cumhurbaşkanı seçilir.

5 Comments

  1. Iran hakkında okuduğum en kaliteli yazıydi. Her noktaya temas edilmis, elinize sağlık. ❤

  2. Uzun bir sureden beri wikipediadan sonra okudugum en guzel sourcelu mourcelu Turkce yazilardan biriydi. Tesekkur ederim.

  3. Atatürkten başka lider tanimam, din tuccarlarina diyorum ki muhammedle humeyni kafasi ayni yobaz işte

  4. Atatürkü görünce eli ayağı titreyip sıkıntıya giren insanlar olması her daim bu topraklarda atadan kalma nesiller arası bi saçmalıklar silselesi olarak devam edecektir. ALLAH OKU DEMİŞ OKUYUN BRE DİN TÜCCARLARI

    1. Sorun okumakta değil, anlamakta…
      Eğer sen, Allah’ın sana gönderdiğine inandığın kitabı yorumlayamıyorsan, gidip Allah ile arana başka bir insanı(imam) aracı olarak koyuyorsan,bu ne Atatürk’ün ne de İslam’ın bir sorunu.
      Aynı şey hristiyanlık ve musevilik içinde geçerli, çünkü imamlık katı onlarda da farklı adlarda mevcut.
      Bunları dayandırdığım en temel sebep ise şu, kutsal sayılan 3 din’e de bakarsanız hepsinin birkaç farklı ana dal altında onlarca yada yüzlerce farklı alt kollara ayrıldığını görürsünüz ve bunlarada “Tarikat” deniyor.
      Hah işte, asıl geleceğim yer aslında şu;
      Eğer bir kitap bu kadar kafa karıştırıyorsa, doğru olan hangisi?

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir