4.000 METREDEN SERBEST PARAŞÜTLE ATLAMA, İZMİR

ÖNCELİKLE SERBEST PARAŞÜT (SKYDIVING) VİDEOMUZU izleyiniz. Aşağıdaki yazılarda da detayları okuyabilirsiniz. Youtube Kanalımıza abone olmayı unutmayın.

Macera dolu yolculuğumuzun hikayesini henüz okumadıysanız bu yazıdan önce sizi şuraya alalım: Biz Evde Yokuz Yollarda

İstanbul’dan firarımız aynı aksiyon filmleri senaryosu gibi oldu. Biz köprüden geçtikten hemen sonra birden köprüde koas başlıyor, yeşil ışığın son saniyesinde geçiyoruz, arkamızda kalanları iş çıkışı canavarı yutuyor, feribotun kalkmasına saniyeler kala kendimizi içeri atıyoruz ve ardımızdan feribotun kapağı kapanıyor. Sonraki sahnede beşimiz kol kola, sakin sularda yeni bir başlangıca doğru gün batımında ilerliyoruz.

Beşimiz derken, tüm Biz Evde Yokuz ekibini kastediyorum; Caretta karavanımız, sarı Fiat 500L’miz, kuçumuz Google ve biz ikimiz.

Yol boyunca sürekli gözler üzerimizde. Herkes bu minik konvoya selam veriyor, kornalar çalınıyor, saat çok geç olmuşsa önümüze geçip dörtlülerini yakıyorlar. Sanki kralın kızını kurtarmış da, vaad edilen topraklara dönüyormuşuz gibi karşılanıyoruz. Erderhayı yenmek kolay değil, savaşçılar yorgun. Yatıp uyuyoruz.

Pırıl pırıl bir güne uyandık. Karavanımızın camında kuşlar, böcekler cıvıldayacağına kamyonlar tıslıyor, pompalar klikliyordu. Gece enerji stoklarımız erimiş ve kendimizi anca bir benzinciye atabilmiştik. Senaristi küstürmeyeceksin.

serbest-parasut

İzmir il sınırlarındayız. İzmir’in havalimanı Adnan Menderes iken, Selçuk levhası itibariyle, karpuzcusundan otelcisine kime havaalanını sorsak akıllarına ilk olarak Selçuk-Efes Havaalanı geliyor, ama yol tarifini alabilmek için önce amcaları atlamak konusunda ikna etmemiz gerekiyor. “Bir şey olmaz amcacım, bak, hocalar günde kaç kere atlıyorlarlar”, “Sen paraşütü açamasan bile, belli bir irtifada paraşüt otomatik olarak kendini açıyor zaten”leri ardı ardına sıralayıp en nihayetinde biletimizi alıyoruz. Öyle kimseye bedavaya yol tarifi yok, önce caydırılamaz olduğunu ispat etmen lazım.

Yol tarifine iliştirilmiş birer dilim kapruz ikramımızı alıyoruz. Açız ama yemek yemememiz konusunda tembihliyiz, sonra yukarıda bu kadar şenliği mide kaldırmayabilir. Gökyüzünden yeryüzüne karavanımızın mutfağında neler piştiğini anons etmenin bir manası yok 🙂 İlaç gibi geldi o karpuz. Sağolsun.

Alaçatı’ya windsörf öğrenmeye gidecekken rüzgarın azlığı nedeniyle rotayı Selçuk’a çevirmiştik ama atlayış için de belli hava şartlarının sağlanması gerekiyor. Hep bi rüzgarın iki dudağının arasından çıkacak lafa tabiyiz. Bakalım, bugün sultanımız bize geçit buyuracak mı?

Havaalanına varınca doğru yer güvenliğinden sorumlu Vedat Abi’yi buluyoruz. Hayır demesinden korkarak tek gözümüzle bakıyoruz suratına. Gülümseyerek 12 sortisindesiniz diyor. Bir yandan bir rahatlama, öbür yandan soğuk bir ter basıyor, yani artık iş bildiğin ciddiye bindi. Beti benzi atmış tedirgin suratların yanında beklemeye koyuluyoruz. Yanına oturduğumuz bayan eşini ikna etmeye çalışıyor, “Nolacak canım, alt tarafı paran yanar, hala vazgeçebilirsin ki…” diyor destek arayarak bize bakarak. Gözlerimizi kaçırıyoruz.

hayko-cepkin

Meraklı gözlerle olup biteni izliyoruz. Uçaktan atlayanlar, müthiş hızlı bir şekilde iniyorlar, tam “Eyvah adam fosil olacak!” derken yere santimler kala anlaşılmaz bir şekilde yavaşlayıp kelebek gibi konarken, paraşütü de yanına yıkılıveriyor. Google’da hayatında ilk gez gördüğü havadan inen bu insanlara hav hav da hav hav. Sanki az  önce saatte 200 km hızla mevlaya koşmuyormuş gibi, sukunetle paraşütleri toplayıp içeri yanımıza geliyorlar. Biz ise onları izlerken Jaws’ı görmüş gibiyiz. Sürekli birşeyler seriliyor, dürülüyor, ipler toplarlanıyor. sol taraflarında bir dikiş makinası, sanki dropzone da değil de kumaş fabrikasında gibiyiz. Birileri bir işaret veriyor, herkes bırakıp işini ekrana koşuyor atlayışını izlemeye. Telaşlı hanımın beyi Caretta’mızdaki yazıyı okuyup, “Evde oturan erken ölür, di mi?” Gözlerimiz gözlerinde kafa sallıyoruz. Kusura bakma teyzecim. 🙂

Ekrana bakanlar arasında en “Evde Yok”luğu ile gıpta ettiğimiz müzisyenlerden Hayko Cepkin’i görüyoruz. Kendisi sıkı serbest paraşütçülerden. Hayatını bunun üzerine kurgulayıp Selçuk’a taşındığını bildiğimizden, onu da orda görmeyi umuyorduk ama yine de onunla denk gelmek sürpriz oldu bizim için. Heyecanla gidiyoruz yanına, acaba rica etsek bizimle aynı sortide atlar mı ki? “Sortiniz kaçta?” Yaşasın! Kralsın be Hayko!

Eğitime çağırılıyoruz. Pilot biz değiliz diye arabanın arka koltuğunda takılır gibi takılabileceğimizi sanmayalım diye uzun uzun anlatıyorlar yapmamız gerekenleri.  Bizim her hareketimizin düşüşe etkisi oluyor, ellerin açık yada kapalı olması bile fark yaratıyor. Uçağın içinde, atlarken, düşerken bize düşen işler var. Kafa yukarıda olacak, bacakları öyle gelişine bırakmak yok, dizlerden kırıp sabit bir şekilde  muhafaza edeceğiz, kollar kafamızın iki yanına açılacak, bilekler aşağıya doğru serbest bırakılacak… Videodaki görüntüler bizi bir yandan gaza getirirken, düşerken kalan yarım aklımızla hatırlayıp uygulamamız gereken bilgiler strese sokuyor. Alıştırma yapma şansın yok, ne öğrendiysen, direk uygulaman lazım, 4000 metreden düşerken. Gel de heyecanlanma. 🙂

skydive-efes

Saat 12’yi vuruyor. Üzerimizi giyinip, uçağa biniyoruz. İnşallah balkabağı olmayız. Hayko’nun espirileri, beraber atlayacağımız hocalarımızın muhabbeti stresimizi alıyor, uçakta herkes pek mutlu. Kakara kikiri… Yükselen uçaktan aşağıda artık seçilemeyen karavan ve arabamıza bakınca kalbimiz tam motora bağlayacakken, birisi bir espiri daha yapıyor nabız dönüyor normale. Espiri denince bir Fransız, bir Alman, bir de Türk sanılmasın, espiriler genelde kapısı olmayan uçaktan birimiz düşerse üzerine. 🙂 Kimsenin derdi yükselen uçaktan fırlamak değil bu arada, düşüşten kaybedilen saniyeler.

Altimetreler gülümsüyor, 4.000 metredeyiz. Stres yok ama içimize sığamayan mutlu bir heyecan var. Bu mutluluğun tarifi yok, başka hiç bir şeye benzemiyor. Önce Hayko atlıyor. Gözlerimiz yerinden fırlamış onun aşağıya doğru yok oluşunu izliyoruz. Kapıda durmak işin en zor kısmı. İşin ciddiyetini orda anlıyorsun, Allah’tan düşünmene fırsat vermeden hocandan kendini bırakma komudu geliyor da içindeki şeytana uyuyorsun. Birkaç saniye daha fazla beklesen mutlu heyecanın yerini panik alacak. Sen daha acab-  demeden, – aaaAAA bulutlardasın…

200km hızla aşağı düşerken ağzın gözün senden bağımsız hareket ediyor. Dudakların bıngıl bıngıl dalgalanıyor, yanaklarında aşağıya Ajda Pekkan olarak varacakmışcasına bir gerilme hissi. Bir yandan da yapman gerekenleri düşünmeye çalışıyorsun, neydi, bacaklar hocanınkinin ortasında, dizlerden kırık, sabit… İki tane kafaya vurup heyecandan takılan jetonların düşmesini sağlamak istiyorsun ama ellerinin pozisyonunu bozman ne mümkün. Vücudun rüzgar tarafından mıncıklanırken gözlerin sayılı saniyelerinde aşağıdaki manzarayı beynine yazmaya çalışıyor. O Efes’in çık çık bitmeyen 24.000 kişilik tiyatrosu mini minicik görünüyor, İzmir ise uçsuz bucaksız. O kadar hızlı iniyorsun ki, her göz açıp kapayışında birşeyleri kaçırıyorsun. Tam herşeyi kontrol altına alıyorsun ki hoca paraşütü açıyor. “Eee, nasıldı?” Woohooo!! ki ne Wohoooo!!!

dropzone-efes

Uçaktan gökyüzüne balıklama dalıp paraşütü açana kadar geçen 45 saniyede dünya bizi bir vakum gibi kendine çekiyor. Bu his asla anlatılabilecek bir his değil. Kesinlikle herkesin yaşaması gerekiyor. Ölmeden önce yapılacaklar listesine ilk ilk sıradan girmesi gereken bir şey varsa o da gökyüzü dalışı (skydiving).

Kuru topraklarda sarı sarı arabamız ve beyaz karavanımız seçilebilir olmaya başlıyor tekrar. Biraz daha yaklaşınca da Bilge’nin rengarenk sürpriz doğum günü pankartı. İçeride de “Nice Evde Olmamalara” yazılı pastası. Tam durulmuş inerken hocamız paraşüte bir iki yürek hoplatan sert manevra yaparak şenlendiriyor ortamı. Son bir adrenalin toprili ile yere ayak basıyoruz.

Bütün hocalar, uçak pilotları, tüm dropzone ekibi beraber kesiyoruz pastayı. Tatlı yiyelim, tatlı uçalım. Hocalar ve yeni öğrencileri tekrar göklere uçuyor, biz Alaçatı’ya doğru yeni maceralara.

efes-dropzone

SKYDIVE EFES
Websitesi / Instagram / Facebook / Twitter

YER
– Efes Havalimanı, Selçuk, İzmir
NELER YAPILIR?
– Tandem Serbest Paraşüt
– AFF (Accelerated Free Fall) Eğitimi
REZERVASYON?
– Haftasonu çok yoğunlar birkaç hafta önceden ayarlamak lazım.
– Hafta içleri daha rahat. Birkaç gün önceden aramak yeterli.
NE ZAMAN YAPILIR?
– Atlayışa elverişli hava şartlarını bizler hava durumuna bakarak kestiremeyiz. En doğrusu Dropzone’u arayıp bilgi almak.
– Çıkıp Selçuk’a gelmeden arayıp uçuş olabilecek mi sorun. Rezervasyonunuz olsa da hava uygun değilse atlayamayabilirsiniz.
PRATİK BİLGİLER
– Mideniz dolu gelmeyin. Heyecandan yada paraşüt manevralarından mideniz bulanabiliyor.
– Kapalı spor ayakkabı, uzun saçlar için toka gerekli. Ayrıca, etek/elbise giyilmemesi önerilir.
– Tandem atlayışı yapmak için yaş sınırlaması bulunmamakla birlikte 18 yaşından küçük katılımcılar bir ebeveyninin izni ile atlayış yapabilir.
– Minimumu Kilo Limiti: 45 kg, Maksimum Kilo Limiti: 90 kg, Maximum Boy Limiti: 1,90 cm.
– İsterseniz ek bir ücret ile atlayışınızın videousunu da çektirebiliyorsunuz.

47 Comments

  1. Merhaba serbest paraşütle atlamak için önceden eğitim almak gerekiyor mu yoksa yamaç paraşütü gibi eğitmenler eşliğinde atlayışla ilgili gün içinde bilgi alıp atlamak yeterli mi ?

  2. Merhabalar uçaktan atlamak (skydive) var mı bu günlerde atlayış yapabiliyor muyuz ?

  3. Merhabalar.Antti Pendikainen gibi paraşütsüz atlayış gerçekleştirmek istiyorum.Bu atlayışı sizinle beraber yapabilirmiyim.

  4. merhaba lar ben izmir de iken sizi arayıp randevu alıp direk sizinle birlikte atlayış yapabiliyor muyum yoksa ayrıca bir üyelik falan gereklimidir böyle adrenalinleri çok seviyorum . Teşekkürler

  5. çocukluk hayalim serbest düşüş’ü yaşamak. Sevgili eşim bu yıl ki doğum günüme bana hayalimi organize etmiş ve beklenen gün 19 Ağustos 🙂

    Kime bahsetsem ayrıntı soruyor, bilerek incelemiyorum, öğrenmiyorum, çünkü şuan inanılmaz bir heyecan yaşıyorum ve sanki detay öğrenirsem içimde sakladığım korku pörtleyecek 🙂

    Derken, yazınızı okudum. Ve güzel bilgiler edindim ama korku hissetmiyorum sadece kalbim yerinden fırlayacak sanırım heyecandan 😀

    Teşekkürler, güzel yazı için.
    Sevgiler,
    Funda

    1. Ooo 🙂 Harika
      İşte böyle bir heyecanla çok daha anlamlı.
      Şimdiden iyi eğlenceler

  6. Selam. İzmir seyahati istiyorum. Alaçatı, Foça vs.. Ve skydiving! Fakat rota çizemiyorum. Bu konuda beni yönlendirebilir misiniz? Teşekkürler

    1. Merhaba, Skydive Efes ile görüşmeniz gerekiyor. Yazının altında bilgilerini bulabilirsiniz. İyi uçuşlar 🙂

    1. Unfortunately not. The AFF course is only in İzmir. You can find the contact info at the end of the article.

  7. Bu atlayışı yapabilmek için kurs süresi ne kadar? Ayrıntılı bilgi alabilir miyim acaba?

  8. Farklılık sanırım sizin işiniz nasıl ve nerde yapabiliriz ve fiyat nedir teşekkür ederim…

    1. Teşekkürler Ahmet 🙂 Sayfamızın altındaki künye kısmında tüm bilgileri bulabilirsin. Güncel fiyat bilgisi için de Skydive Efes’i aramak en doğrusu olur. İyi uçuşlar 🙂

  9. Muhteşemsiniz. Sizi çılgınlar gibi kıskanıyorum ve müthiş imreniyorum 😀 hayatınızı ciddi anlamda dünyaya geliş amacınıza göre yaşamanıza hayranım. işte bütün bunlar ileride çocuğa, toruna anlatılabilecek gerçek maceralar.

  10. Ben de bungee jumping yapmıştım güzeldi ama serbest atlayışta programlarım dahilinde, güzel anlatım olmuş bir de ücreti konusunda bilgi verirseniz malum bizim ülkede bu işler lüks işler herkesin içinde maceracı ruh var ama ücretler uçuk olunca o ruhu serbest bırakamıyorlar, saygılar bol maceralı günleriniz olsun. 🙂

    1. Çok teşekkürler 🙂 Bungee yapmadık ama skydive gerçekten efsane. En güncel ücret bilgilerini Skydive Efes’ten öğrenebilirsin. 05055452193

  11. Atlayışınızın hikayesini,bir solukta ve imrenerek okudum.En heyecanlı ve tehlikeli aktiviteyle başlamışsınız maceranıza. Evde oturup erkenden ölmek istemeyen herkese,sizi takip etmesini öneriyorum:)) Yolunuz açık,şansınız bol olsun,selamlar,sevgiler..

    1. Çok teşekkürler Gülay süpersin 🙂 Kesinlikle en heyecanlılardan biriydi. Tehlike açısından da hava sporları arasında en güvenlilerinden aslında. Şimdi olsa gene hiç düşünmeden atlarız. Yaşattıkları tarif edilemez. Sevgiler 🙂

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir