İSFAHAN GEZİ REHBERİ – İRAN’IN BAŞ TACI
B.E:Y: İran’a gidiyoruz.
Eş, dost: İsfahan’a gidiyor musunuz?
1, 3, 5… Herkes bir ağız olmuşcasına aynı cevabı mı verir? İsfahan da İsfahan. Görelim bakalım neymiş şu İsfahan… 🙂
İsfahan, gezginler arasında İran’nın en popüler şehri. Her ne kadar dünyayı yönetmiş Pers imparatorluğunun kalbi Persapolis olsa da, Pers tarihinin heybeti en iyi İsfahan’da hissediliyor. Çünkü yıkıntı halindeki Persepolis’in aksine, çok güzel korunduğu için o devri gerçekten deneyimleyebiliyorsunuz. Tabi ki bu hiç adil bir karşılaştırma değil çünkü aralarında yüzyıllar var yapıların. Ama İsfahan’da hayal gücünüze gerek duymadan, gözünüzle görüp, elinizle tutup, konuk olabiliyorsunuz Pers İmparatorluğu’na.
İsfahan’da Gezilecek Yerler
Haritayı zoom yaparak detaylı görüntüleyebilirsiniz.
Gezilecek Yerler
- Nakşi Cihan Meydanı
- Mescid-i Şah
- Şeyh Lütfullah Camii
- Âli Kapı
- İsfahan Çarşısı
- İsfahan Ulu Camii
- Shahrestan Köprüsü
- Si-o-se Pol Köprüsü
- Khaju Köprüsü
- Chubi Köprüsü
- Çehel Sütun Sarayı
- Culfa
- Vank Katedrali
- Armani Carpet Store
Yeme-İçme
- Naghsh Jahan Restaurant
- Abbasi Hotel
Nakş-ı Cihan Meydanı (İmam Meydanı)
Nakş-ı Cihan Meydanı, tam Türkçesiyle “Dünya’nın Resmi Meydanı” veya İran’da kullanılan adıyla İmam Meydanı, Safevi Hanedanlığı’nın başkenti İsfahan’nın gerçek anlamda merkezi. 1598’de Şah Abbas, ülkenin başkentini Kazvin’den İsfahan’a taşımaya karar verince İran tarihinin en kapsamlı şehir dönüşüm haraketini başlatmış. Zayende Nehri’ni islah ederek, bu kurak toprakları canlandırarak, çölde bir vaha yaratmaya girişmiş. Bu ihtişamlı meydan da bu büyük dönüşümün bir sonucu. Dönüşümün mimarı da ülkenin baş mimarı olan Bahaüddin Amilî. Meydanı çevreleyen önemli yapıların orada olmasının da özellikle bir nedeni varmış. Meydan, Şah Abbas’ın, din, ticaret ve merkezi yönetim olmak üzere ülkenin en önemli üç gücünü elinde bulundurmasını simgeliyormuş.
Mescid-i Şah’tan Şeyh Lütfullah Cami’ne, Âli Kapı Sarayı’ndan Qeysarieh Kapısı ile Büyük Pazar’a kadar tüm İsfahan’nın en güzel yapılarıyla çevrelenen meydan, Pekin’deki Tiananmen Meydanı‘ndan sonra dünyanın ikinci büyük meydanı. Haliyle burası etrafındaki diğer önemli yapılarla beraber UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi‘nde. 512m uzunluğunda 163 metre genişliğindeki meydan, tamamlandığı tarih olan 1629’dan beri neredeyse hiç değişmemiş. Hatta bugün bile iki ucundaki 400 yıllık polo oyunu kale direkleri görülebiliyormuş. Meydandaki tek modern eklemeler, tabi hediyelik eşya dükkanlarını saymazsak, Pehleviler döneminden kalan çeşmelermiş. Meydanın en güzel zamanı akşamüstü-akşam arası vakit. Çünkü tam bu ara hava kararmaya başlıyor, meydan, çeşmeler ve çevredeki eşşiz yapılar aydınlatılmış oluyor. Konum için tıklayın. Haritada 1 numara.
Mescid-i Şah (İmam Cami – Abbasi Camisi)
Nakş-ı Cihan Meydanı’nın güney tarafında bulunan Mescid-i Şah veya devrim sonrası adıyla İmam Cami, hiç tartışmasız Safevi dönemi mimarisinin en ihtişamlı örneği, hatta tüm şehre yayılann dönüşüm sürecinin başyapıtı. Yapımına Üstad Ali Akbar Isfahani tarafından 1611 yılında başlanmış. Denilene göre yapımında 18 milyon tuğla, 475.000 çini kullanılmış. Tüm bu dev yapı, Şah’a 60.000 İran Tümenine mal olmuş. Fakat 1629‘da bitmesine aylar kala Şah ölmüş. Şah burada hiç ibadet etme fırsatı bulamamış olsa da halk tarafından şehrin en çok ibadet edilen camisi olmuş. Tabi bunda buranın içinde iki tane medrese ve bir de kış camisi olan bir ibadet kompleksi olması da etkiliymiş.
Safevi dönemi için İslam dünyasına Rönesansı yaşatan dönem diyebiliriz. Mescid-i Şah başta olmak üzere İsfahan camilerini Osmanlı camilerinden ayıran en belirgin özellik dış cephelerinin de içleri kadar renkli olması. Mescid-i Şah’ın en göz alıcı özellikleri gökkuşağı renklerindeki mozaikleri, sarayın kaligrafi ustası Rıza Abbasi‘nin elinden çıkma hat sanatı süslemeleri, turkuaz mozaiklerle kaplı Eyvan stilindeki ana avlu girişi, tahta balkonlu minareleri, iç akustiği…Özellikle iç akustiği o kadar özelmiş ki bilimadamlarının tespitine göre burada 49 farklı tonda eko oluşabiliyormuş. Tabi bunlardan sadece 12 tanesi insan kulağıyla algılanabiliyormuş. Ayrıca yine bilimadamlarına göre bu bölgedeki düşük nem sayesinde renkler Avrupa’daki örneklere oranla daha canlı ve keskin kalabilmeyi başarıyormuş. Konum için tıklayın. Haritada 2 numara.
Şeyh Lütfullah Cami
Nakş-ı Cihan Meydanı’nın doğu tarafında kalan, Safevi döneminin mimari tarzını en iyi şekilde yansıtan yapılardan biri olan Şeyh Lütfullah Cami, Şah 1. Abbas zamanında 1602-1619 yılları arasında tamamlanmış. Şahın kayınpederi ve aynı zamanda ülkenin dini lideri konumunda olan Lübnanlı din alimi Şeyh Lütfullah’a adanan cami, Safevi döneminin önemli mimarlarından Üstad Hosein Banna Isfahani tarafından yapılmış. Nakş-ı Cihan Meydanı’nı çevreleyen dört önemli yapıdan ilk inşaa edileni burasıymış. Halka açık olan Mescid-i Şah’ın aksine burası sadece saray ahalisine özelmiş. Bu nedenle de hem diğer camilere oranla daha küçük hem de halkı namaza çağırmaya yarayan minareler olamadan tasarlanmış. Ayrıca Şah’ın, Âli Kapı Sarayı’ndan camiye gitmek için meydandan geçmemesi için ikisini birbirine bağlayan bir tünel de varmış.
Cami, harika çini işlemeleriyle, mukarnaslarla, günün değişik saatlerinde güneş ışığının yansımalarıyla renk değiştiren krem rengi çiniyle kaplı. Genel olarak çiçek desenleri ve tavus kuşu figürleri ile süslü camiye özgü en önemli nokta mavi-turkuaz İsfahan çinileriyle kaplı olması.
Fotoğraf çekmek serbest fakat flashsız olması şart. Kışın 09.00-16.00 yazın 09.00-12.30, 15.00-18.30 arası ziyarete açık. Konum için tıklayın. Haritada 3 numara.
Âli Kapı Sarayı
Burası İsfahan’nın Beyaz Sarayı’ymış. Nakş-ı Cihan Meydanı’nın batı yakasında bulunan Ali (Büyük) Qapu (kapı) Saray’ı, meydanın sembolik kapısı olarak Şah 1. Abbas tarafından 16. yüzyılın sonunda inşaa edilmiş. 38 metre yükseklikte ve altı katlı olan Saray aynı zamanda Şah’ın konutuymuş. Tüm meydana hakim konumda olan sarayın balkonlu galerilerinden Şah, polo maçlarını, gösterileri, kutlamaları, törenleri ve at yarışlarını seyredermiş.
Sarayın en önemli özelliği, 18 sütünlu dekoratif terası. Bu teras, meydana öyle hakim bir konumda ki Mescid-i Şah’ı en güzel gören panaromalardan birine sahip. Her ne kadar Kaçar döneminde ve daha sonrasında 1979 İslam Devrimi’nde sarayın 52 odasını, koridorlarını, merdivenlerini süsleyen mozaikler ve yağlı boya tablolar yok edilmiş olsa da taht odasında halen bugüne kadar kalabilmiş örnekleri var. Sarayın en üst katı, Müzik Odası olarak bilinen, en büyük ziyafetlerin ve davetlerin verildiği büyük salon. Salonun tavanı gerekli akustiği sağlamak için adeta iğne oyası kadar ince bir işçilikle yapılmış. Gerçekten görülmeye değer güzellikte.
Saray, kışın 09.00-16.00 yazın da 09.00-12.30; 15.00-18.30 arası ziyarete açık. Konum için tıklayın. Haritada 4 numara.
Büyük Çarşı (Bazar-e Bozorg)
Büyük Çarşı, İran’nın en önemli ve en tarihi pazarlarından biri. Mescid-i Jameh ile birlikte Nakş-ı Cihan Meydanı’na bağlanan bu pazar, 1,7 km uzunluğunda. Küçük kubbeli pasajlardan oluşan çarşının camiye yakın olan kısmı en az 1000 senelikmiş. Geri kalan tüm kısımlar 17.yüzyıl Şah Abbas döneminden kalmaymış. Safevi döneminin en büyük ve en lüks ticaret merkezi olan Büyük Çarşı, dar yollara, medreselere, han ve dükkanlara açılan bir labirent gibi. Ana kapısı Nakş-ı Cihan Meydanı’na açılan ve dekoratif freskolarla ve mozaiklerle kaplı Qeysarieh Kapısı. Bu nedenle pazarın bir diğer ismi de Qeysarieh Pazarı. İran’nın en güzel ve en ünlü halılarının İsfahan halıları olduğu söylenir. Bu pazarın da en büyük olayı kilim ve halı dükkanları.
Pazar aşağı yukarı 09.00-20.00 saatleri arasında Cumartesi’nden Perşembe’ye açık. Konum için tıklayın. Haritada 5 numara.
Mescid-i Cuma
Burası 900 yıllık islam mimarisinin, Selçuklular‘ın geometrik zerafetinden, Safevi döneminin Barok stiline tüm öğelerini görebileceğiniz yaşayan bir müze aynı zamanda ibadete de açık bir cami kompleksi. İran’nın en eski camilerinden biri olmakla birlikte 20.000+ m2 büyüklüğüyle de İran’nın en büyük camisi. Haliyle UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesi‘ne alınmış.
Bu alandaki ibadetin tarihi Sasaniler dönemindeki Zerdüştlük’e (ateşe tapmak) kadar uzanıyormuş. Fakat ilk defa bir camii 11. yüzyılda Selçuklular döneminde inşaa edilmiş. Kuzeyde ve Güneyde iki büyük kubbe o dönemden bugüne bozulmadan kalan tek yapılarmış. Çünkü geri kalan bölümler 12. yüzyılda çıkan bir yangında yok olmuşlar. Bu kubbelerden güneydeki Melik Şah’ın meşhur veziri Nizam-ül Mülk tarafından, kuzey kubbesi de onun rakibi Tacülmülk tarafından yapılmış. İki kubbe de 900 yıldır ne depremler görmüş geçirmiş ama yine de sağ kurtulmuş.
Caminin meşhur “Eyvan stili” birbirine bakan 4 kapısı var. Kıble kapısı mukarnaslarla (niş gibi hücre süslemeler) süslü. 4 kapının çevrelediği ana avlunun ortasında, abdest almak için bir çeşme var.
Zamanla doğan alan ihtiyacıyla, politik heveslerle, dini nedenlerle, estetik zevklerdeki değişimlerle camiye, Moğollar’dan, Muzafferiler’e, Timur Devleti’nden, Safeviler’e kadar dönemin yönetenlerince birçok ekleme ve modifikasyon yapılmış. Özellikle Moğollar’ın elinden çıkma mihrab ve Safeviler’in elinden çıkma mukarnaslar, mozaikler ve minareler görülmeye değer.
Burası her gün 09.00-11.00, 13.00-16.00 saatleri arası açık. Konum için tıklayın. Haritada 6 numara.
İsfahan’ın Köprüleri
İsfahan’nın içinden geçen Zayende Nehri üzerinde İsfahan’nın farklı dönemlerine ait birçok tarihi köprü var. Bu köprülerden en eskisi Şehristan (Shahrestan) Köprüsü . 107.8 metre uzunluğunda, 5.2 metre genişliğindeki 13 kemerli taş ve tuğla yapısının büyük bölümü 12. yüzyıldan olsa da köprünün temeli 3-7. yüzyıl arası Sasanilerden kalma. Yani aslında köprünün mimari yapısı Sasani stili. Konum için tıklayın. Haritada 7 numara.
Si-o-seh (33) Köprüsü ise 298m uzunluğunda, Şah 1. Abbas’ın en favori generallerinden Allahverdi Han tarafından 1599-1602 yılları arasında inşaa edilmiş. İsmi gibi 33 kemeri bulunan köprü hem baraj seti olarak kullanılan köprü bugün bile suyu tutmak için kullanılıyormuş. Tabi bugün köprünün en popüler fonksiyonu, alt kemerlerindeki çayhanelerinde Zayende Nehri’ne karşı çay keyfi sunması. Konum için tıklayın. Haritada 8 numara.
Khaju Köprüsü, iki katmanlı teraslı kemerleriyle İsfahan’nın tartışılmaz en zarif köprüsü. 1650’lerde Şah 2. Abbas tarafından inşa edilen köprü, en bilindik buluşma noktalarından. Eğer yeterince dikkatli bakarsanız, köprünün tam orta kısmında zamanında şahın oturup manzara keyfi yapması için yapılan taştan oturma alanının kalıntılarını görebiliyorsunuz. Konum için tıklayın. Haritada 9 numara.
Bir diğer önemli köprü olan Chubi Köprüsü, yine Şah 2. Abbas zamanında yapılmış. Bu köprünün özelliği de içinde şah ve yakın çevresindekiler için özel parluvarların olması. Tabi şimdilerde bu küçük görüş odaları çayhane olarak halka hizmet veriyor. Konum için tıklayın. Haritada 10 numara.
Çehel Sütun Sarayı (40 Sütün Sarayı)
40 Sütün Sarayı anlamına gelen Çehel Sütun Sarayı, Şah 2. Abbas döneminde içinde upuzun bir havuz bulunan ağaçlıklı bir bahçe içine kurulmuş, zarif sütunlu sundurmasıyla şık bir kraliyet konağı. Aslında sarayın 20 sütunu var fakat suya yansıyan aksı nedeniyle ismi 40 Sütun olarak kalmış. Burası Şah’ın büyük davetler verdiği, eğlenceler ve balolar düzenlediği, yabancı konuklarını ağırladığı yermiş. Her ne kadar saray 1706’de yanmış ve yeniden yapılmış olsa da ilk günkü ihtişamını geri kazanmış.
Freskolar, mozaikler ve seramiklerle süslü taht odası, Safevi döneminden savaş sahnelerini ve saray hayatını anlatan resimlerle dekore edilmiş. Bu eserler, 18. yüzyılda onaylamadıkları resimleri beyaza boyayan Afganların istilasından kurtulmayı başaran parçalarmış.
Sarayın da içinde bulunduğu ve aslında 9 küçük bahçenin bir araya gelmesiyle oluşan Çehel Sütun Bahçesi de meşhur İran bahçelerinin mükemmel bir örneği olmasıyla yakın zamanda UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ne alınmış.
Saray, kışın 09.00-16.00 yazın da 09.00-12.30; 15.00-18.30 arası ziyarete açık. Konum için tıklayın. Haritada 11 numara.
Ermeni Mahallesi Culfa ve Vank Katedrali
Zayande Nehri’nin güney sahilinde bulunan Yeni Culfa Ermeni Mahallesi‘nin tarihi 1. Şah Abbas dönemine kadar gidiyormuş. Hristiyanların ticaretteki, girişimcilikteki ve sanattaki becerilerini takdir eden Şah, dönemine göre büyük bir hoşgörülükle onları İsfahan’a yerleştirmiş burada kendi ibadetlerini özgürce yapmalarına izin vermiş. Böylece İran’nın kuzey sınırındaki bir şehir olan Culfa’dan toplu halde gelen Hristiyanlar İsfahan merkezin biraz dışındaki bu bölgeye yerleşmiş ve ismini de Yeni Culfa koymuşlar. Bir zamanlar bu mahallede 42.000‘nin üzerinde Ermeni yaşamış. Şu an ise sadece 5.000 Ermeni’nin yaşadığı mahallede o dönemlerden kalma birkaç Ermeni kilisesi, eski bir Ermeni mezarlığı ve görkemli Vank Katedrali var. Doğal olarak Culfa Mahallesi ve çevresinde şehir merkezine oranla Hristiyanlığın getirdiği bir liberallik var. Elbette belli bir ölçüde. Konum için tıklayın. Haritada 12 numara.
Bölgedeki Ermeni kültürünün en görkemli kanıtı hiç şüphesiz Vank Katedrali. 1648-1655 yılları arasında Şah Abbasi’nin desteği ile yapılan katedralin içinde renkli çini gibi islami malzemeler ve süslü Hristiyanlık freskoları birleşince ortaya gerçekten göz kamaştırıcı ve ihtişamlı bir yapı çıkmış.
Katedral, Cuma sabahları ve dini bayramlar haricinde her gün 08.00-12.00, 14.30-17.30 (yaz aylarında 18.30) arası ziyarete açık. Konum için tıklayın. Haritada 13 numara.
İran’a gelmişken halı almayı düşünüyorsanız bu bölgede Armani Carpet var. Adres: Nazar Caddesi, Vank Katedrali Bölgesi. E-mail: iranarmanicarpet@gmail.com Tel: (+98)9124267939 Mağaza Tel: (+9831)36281968-36278136 Konum için tıklayın. Haritada 14 numara.
İsfahan’da Yeme-İçme
Naghesh Jahan Restoran
Tüm İran gezimiz boyunca ambiyansını en çok beğendiğimiz iki restorandan birisi burasıydı. Vitraylar, tahta oymalar, ayna işçiliğiyle rüyamsı bir ortam yatarmışlar. İran’ın meşhur “dizi” yemeğini deneyecekseniz burada deneyebilirsiniz. Lezzet olarak çok tatmin edici, değil, fiyatlar da o performanstaki yemekler için tuzlu, ama ambiyans o kadar güzel ki bile bile ladese değer. Üstelik İmam Meydanı’nında olduğu için yolunuzun da üzerinde. Konum için tıklayın. Haritada 1 numara.
Abbasi Hotel Teahouse
Otelin içinde olduğunu bakmayın, İranlılar arasında da çok popüler bir yer. Burası 400 yıllık bir kervansaraydan otele çevrilmiş, UNESCO’dan dünyanın en eski oteli ünvanını almayı bekliyor. Burası aslında bir çayhane, çay çeşitleri ve tatlı dışında menüde bir şey yok ama içerideki İranlıların keyifle çorba içtiğini görecesiniz. Çorbanın adı ash-e reshte (erişte aşı). Konum için tıklayın. Haritada 2 numara.
Önemli Tüyo: Garsonların çay tabak ve bardaklarıyla şahane bi showu var. (Abbasi Otel ve yazıda bahsettiğimiz diğer yerleri aşağıdaki videoda görebilirsiniz). Rica edin, size de yapsınlar. Bahşiş vermeyi unutmayın!
İsfahan Nerede?
İsfahan, İran’nın ortasında, Tahran’nın güneyinde Şiraz’ın kuzeyinde, İsfahan Eyaleti başkenti olarak Zayende Nehri kıyısında Tahran-Şiraz karayolu rotasında yer alıyor. İsfahan, başkent Tahran’a 450km – 5 saat, Şiraz’a 483km 5.30 saat, Yezd’e ise 313km 3 saat 45dk uzaklıkta bulunuyor.
İsfahan Hava Durumu
Her ne kadar deniz seviyesinden 1,590 metre yüksekte, Zagros Dağları eteklerinde olsa da, İsfahan’a kurak bir iklim hakim. Kışları gündüz ılık, geceleri de çölde olduğu gibi çok soğuk oluyor. Sıcaklık yıllık ortalama 15-16 derece arasında ama yazları çok sıcak ve nemsiz oluyor. Hatta yazın gündüz sıcaklık 35 dereceleri buluyor. Bu nedenle ilkbahar ve sonbahar en uygun mevsimler.
Dünyanın Yarısı Olan İran Şehir İsfahan
Ne demişler “İsfahan Nefs-i Cihan” (İsfahan dünyanın yarısı) Asya, Anadolu, Mezopotamya…Hepsine aynı anda hakim. Birçok medeniyetin ya başkenti ya da büyük şehri olmuş, birçok sanat ve bilim dalında dünyanın sayılı merkezlerinden biri haline gelmiş.
Zagros Dağları eteklerinde Zayende Nehri kıyısındaki şehirde, ağaçlı güzel bulvarlar, Pers bahçeleri, köprüler, saraylar, camiler, minareler gibi İslami mimariyi yansıtan eserler, İsfahan’a hiçbir İran şehrinin olmadığı kadar ferah ve pitoresk bir hava katıyor. Biraz da romantizm tabi. 🙂 Burası aynı zamanda yaşayan bir müze gibi. Çünkü burada çoğu zanaat ve geleneksel kültür öğeleri yok olmadan günümüze kadar gelmeyi başarmış. Hala çarşılarda esnaflar tak tuk , tak tuk gümüş kakıyor, elle çini boyuyor… Tarihi çarşısında gezinmek, köprülerinden yürüyerek geçip UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi‘ndeki ana meydanına görmek şehrin olmazsa olmazlarından.
İsfahan Hakkında
Yaklaşık 4.000.000 nüfusa sahip olan İsfahan İran’nın üçüncü büyük kenti. Fakat zamanında dünyanın en büyük şehirlerinden biriymiş. Safavi döneminde (1051 ile 1736 ) özellikle mimari ve kentleşme açısından çok gelişen ve başkent olan şehirde o dönemden kalma çok önemli, geleneksel İran mimarisini yansıtan tarihi yapılar var. Özellikle 17. yüzyıl tarihli ve UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan dünyanın en büyük meydanlarından biri olan Nakş-ı Cihan Meydanı burada.
İsfahan’da metro hizmeti henüz çok yeni. Şehrin ilk metro hattı 15 Ekim 2015’de çalışmaya başlamış. Demiryolu uzundur var. İsfahan, Tahran, Şiraz ve Yazd şehirlerine demiryolu ağı ile bağlı.
İsfahan halıları ve dokumacılığı ile ünlü. Meşhur İran halılarının çoğu İsfahan’dan çıkma. İsfahan’da dokumacılığın bu kadar gelişmesi, Safevi dönemine dayanıyormuş. Afganlar İran’ı fethettikten ve Safevi Hükümdarlığı’nın devrilmesinden sonra bu zanaat durgunluk dönemine girdiyse de şimdi dolu dizgin devam ediyor.
Burası Bir Ayrılık (şiddetle tavsiye ederiz) ve Elly Hakkında filmleriyle dünyaca ünlü Oscar’lı yönetmen ve senarist Asghar Farhadi‘nin de şehri. İsfahan doğumlu Farhadi, Time Dergisi tarafından 2012 yılında dünyanın en etkili 100 kişisinden biri şeçilmiş. Biz de filmlerini beğeniyle izliyoruz.
İsfahan’nın Tarihi
İsfahan’nın tarihi Paleolitik Çağa kadar uzanıyor. Son kazılarda arkeologlar sırasıyla paleolitik, mezolitik, neolitik, bronz ve demir çağlarına ait kalıntılar bulmuşlar.
İsfahan ismi ismi ise, Sasani dilinde “Spahān” dan geliyormuş. Spahān’nın “ordular” anlamına gelen “spādānām” dan türediğine inanılıyormuş. Ayrıca Susa ve Persepolis güzergahları üzerinde bulunan stratejik konumu burayı orduyu konuşlandırmak için ideal yer yaptığından, İsfahan, İskenderiye’li ünlü Yunan matematikçi, coğrafyacı ve astronom Batlamyus‘un yazmalarında “ordu için toplanma yeri” anlamına gelen “Aspandana” olarak geçiyormuş.
Aslında bir şehir olarak İsfahan’ı İsfahan yapanlar ise İslam öncesi dönemde yerleşik düzene geçen Elamlılar (M.Ö. 2700–1600) olmuş. Ardından Medlerin hakimiyeti ile Aspandana, yerleşik şehirleşmenin ve Zayende Nehri kıyılarındaki verimli toprağın da katksıyla git gide bir ticaret merkezine dönüşmeye başlamış.
Büyük Kuroş (M.Ö. 559-529) Persleri ve Medleri Ahameniş İmparatorluğu çatısı altında birleştirdiğinde, İsfahan, etnik ve dini çeşitliliğin hoşgörü ile karşılandığı bir yermiş. Daha sonra Part İmparatorluğu döneminde de bu hoşgörü devam etmiş, hatta onlar kendi kültürlerini Helenistik kültür ve Büyük İskender’in politik düzeni ile birleştirmişler.
Sasaniler döneminde ise (M.S. 226 – 652), Zerdüştlük, kültür ve tarım üzerine geniş kapsamlı reformlar yapılmış. Şehrin ismi bu dönemde Aspahan veya Spahan olmuş. Şehirdeki çoğu köprü bu dönemdeki şehir planlama projelerinin ürünüymüş. İsfahan’nın en eski köprüsü Şehristan (Shahrestan) Köprüsü de bunlardan biri.
Araplar 642’de İsfahan’ı istila ettiklerinde, burayı başkent yapmışlar. Büveyhîler döneminde de büyümesine devam eden İsfahan, 11.yüzyıl Selçuklular döneminde Tuğrul Bey tarafından başkent, torunu Melik Şah döneminde de ihtişamlı bir yer olmuş. Selçukluların çöküşünden sonra İsfahan, geçici olarak Tebriz ve Kazvin gibi diğer şehirlerin gölgesinde kalmış olsa da Safevi döneminde (1501–1736) önemli pozisyonunu geri kazanmış. Şehrin altın çağı ise 1598 yılında Şah 1. Abbas‘ın (1588–1629) şehri ülkenin resmi başkenti ve 17. yüzyılın en büyük ve en güzel şehirlerinden biri yapmasıyla yaşanmış. Baş düşmanı Osmanlı İmparatorluğu tehditine karşı başkenti Kazvin’den İsfahan’a taşıyan Şah Abbas, şehrin ismini de yeni Farsça’dan “Ispahān” olarak değiştirmiş.
Bu yeni değişiklikle şehir mimaride, prestijde, kültürde altın çağını yaşamış. Ünü Avrupa’ya kadar yayılan İsfahan’nın yükselişi ve Safevi Devleti’nin hükümdarlığı 1722’deki Afgan istilası sonrası sona ermiş. Afşar ve Zend Hanedanlıkları dönemlerinde başkent önce Meşhed’e sonra da Şiraz’a taşınmış. Kaçar Hanedanı Ağa Muhammed Han ile 1775’de başkent son kez Tahran olmuş.
20 yüzyılda, hem göçlerle hem de İran-Irak savaşından kaçanlarla İsfahan’nın nüfusu patlama yaşamış.
İsfahan’a Ulaşım
Uçakla
Isfahan International Airport veya Isfahan Shahid Beheshti İslam Devrimi’nden önce askeri hava sahasıymış. Şimdilerde ise bu havaalanından Tahran’a ve Meşhed’e günlük uçuşlar var. Ayrıca İstanbul dahil Dubai, Kuveyt, Şarika ve Şam’a da uçuşlar var. Havaalanından şehir merkezine taksi yaklaşık 200.000 Riyal tutuyormuş (2015 Fiyatı). Fakat insanlar bekleyen diğer yolcularla anlaşıp dolmuş taksi de yapabiliyormuş. Tek önemli nokta taksiye binmeden kesin bir fiyat üzerinde anlaşmaya varmak veya pazarlık etmek. Taksimetreyi açmayan, önce açıp yarı yolda kapayan, sözünde döneklik yapan taksicilere karşı uyanık olmak da ayrı bir önemli nokta. Ayrıca taksiciler yabancı turistlere bozuklarının olmadığını söyleyebiliyor. Bu yüzden yanınıza bozuk para da taşımanızda yarar var.
Trenle
İsfahan garından Tahran’a gece treni ve Meşhed’e gündüz treni var. Fakat Şiraz’a tren yok. Fiyat örnek vermek gerekirse Tahran’dan İsfahan’a giden 6 kişilik yataklı gece treni yaklaşık 240,000 Riyal tutuyor. İsfahan’a trenle geldiğinizde gar, şehir merkezinden biraz dışarıda kalıyor. 37 nolu otobüse binip Sofeh otobüs terminalinde inip oradan 91 nolu otobüse aktarma yapıp şehir merkezine ulaşabiliyorsunuz. Otobüsten inmek için en uygun cadde Chaharbaq Caddesi. Burada birçok otel, hostel, cafe vb. opsiyonlar var.
Arabayla
İsfahan’nın yolları çok düzgün. Başkent Tahran’a, Kaşan’a, Şiraz’a, Yazd’a, Kum’a, Ahvaz’a, Nain’e ve Verzene’ye otoyolu kullanarak gidebiliyorsunuz.
Otobüsle
İsfahan’dan İran’nın çoğu yerine otobüs ağı var. Ayrıca burada birçok otobüs terminali var bu nedenle hangisinin bir sonraki durağınıza daha uygun olduğunu belirlemeniz gerekiyor. Kaveh, Sofeh, Zayenderud ve Jey terminalleri isfahab’nın en büyük garları.
Örneğin Kaveh Terminali’nden her 15 dkda bir Tahran’a otobüs kalkıyor. Burada ayrıca “Avrupa Standartlarında” diye geçen mini-barlı, klimalı, ekstra konforlu, yiyecek-içecek servisli, tvli otobüsler de var. Royal Safar Iranian adlı şirket, bu bahsettiğimiz lüks otobüslere sahip. Bu otobüslerle Tahran’a yolculuk kişi başı yaklaşık 220,000 Riyale geliyor.
Jey Terminali’nden ise İsfahan’nın doğusunda kalanVerzene, Yazd, Nain gibi büyük şehirlere giden otobüsler kalkıyor.
Şehir içinde Otobüs
İsfahan’da şehir içinde otobüsle gezmek çok kolay. Tek biniş 5000 Riyal. Şoföre direk ödeme yapılabiliyor veya çok kullanımlık kartlardan alabiliyorsunuz. Bu kartlar bazı duraklardaki kabinlerde satılıyor. Hatırlatmakta fayda var: İran’da otobüslerde kadınlar arkada erkekler önde haremlik selamlık şeklinde oturuluyor.
İran hakkında daha fazla bilgi için İran Gezi Rehberi sayfamıza bakabilirsiniz.
Benim de en cok görmek istedigim yerdi gördüm herseyi ile harikaydi ilk firsatta yine gelmek istiyorum
Bence Iran sanat ve kültür ülkesi
Merhaba 5 gün sonra irana gideceğim nasipse 🙂 Bilgilerinizden notlar çıkardım. Yalnız bir sorum olacak. Isfhanda Meşhed e günlük uçak olduğunu söylemişsiniz. Nerden temin edilebilir ve fiyatlari hakkinda bilginiz var mi?
internetten bakmanızı öneririm
Ben de geçtigimiz mart ayinda Iran’daydim, üç bayan gittik. Basta çevremden tepkiler aldiysam da döndükten sonra ilgiyle dinleyip gidip görmek istiyorlar. Gitmeden önce bilgilerinizden yararlandim simdi ise çekimlerinizi izleyerek zevkle tekrar geziyorum. Cok tesekkürler emekleriniz için. Harika çalismalar yapmissiniz.
Çok sevindik faydamızın dokunduğuna
Merhabalar, gezerken yazdıklarınıza ve videolarınıza bakıyoruz. Bizim için çok faydalı oldu, sizlere çok teşekkür ederiz. Şuan bebeğimizle İsfahan’dan Tahran’a vip otobüs (hamsafar) ile dönüyoruz. Royal firmasında wifi yoktu Hamsafar da var. Otobüsteki interneti kullanarak bunu yazıyoruz:) isfahanda naghesh jahan restoranı bulamadık sanırım kapatmış. Onun yerine jarshibasi restoranı tavsiye ettiler. İsfahan çok güvenilir ve güzel bir yer. Kesinlikle herkes gelip gezmeli.