Az bilinen, İstanbul’dan günübirlik gidilebilen ama hissiyat olarak İstanbul’dan günler uzakta yerler hala var! Bu yaz Evde Yoklar her haftasonunu yaz tatili gibi geçirebilsin diye üstadlarından en güzel kaçamakları öğrenmeye devam ediyoruz.
Marmara’nın Ege’ye döndüğü yerde, mavi bayraklı sularıyla, çam ormanlarının içindeki güzel kuytu Gökçetepe ve eski bir Rum köyü olan Uçmakdere… İstanbul’a sadece 4 saat mesafede ama kafa olarak çoook uzaklarda. Yemyeşil, masmavi bir nefes.

Üstelik yamaç paraşütü, rüzgar sörfü, tüplü dalış gibi imkanlar da var. Şarapseverler için bir cennet: Yerel halkın evinde şarap yaptığı, Türkiye’nin şarap endüstrisinin kalbinin attığı, Rumlardan kalan şarap kültürünün yaşatıldığı yerler. Yazın İstanbullu sendromları sifonlamak için birebir.
Bu Gökçetepe önerisi ve planı motorlarıyla buraları didik didik eden Tuğçe ve Fatih’ten. Yakında dünyayı didik didik etmek için motorlarıyla yola çıkacaklar. Onları Ride2World Facebook sayfalarından takip edebilirsiniz.
İzin günlerinin engeline takılıp İstanbul’dan kaçamayan, ama İstanbul’da da duramayan, doğaya hasret Evde Yoklar’a can simidi olması dileğiyle…
Not: Biz henüz Gökçetepe’ye gitmedik. Gidenler, yorumlarda düşüncelerini, eklemelerini ya da güncellemelerini paylaşırsa herkes faydalanır. Sizin de önerebileceğiniz İstanbul kaçamakları varsa yorumlara yazarak, İstanbullulara bir can simidi de siz atın lütfen.
2018 yazında bir Evde yoktan gelen güncellemeyi de buraya baştan ekleyelim, bilerek gidin. “Gokcetepe’de iki yil aradan sonra yeniden konakladik. Eski milli park ve kamp yapilabilecek alan su an kendini arada cadir da getirilebilen uyunabilen beachimsi mesire alanina birakmis. Biraz daha dus, su gibi imkanlar artmis ama malesef kafanizi dinleyemezsiniz burada artik. Yerel halk degil gelenler… Agirlikli Istanbul’dan gelen gece bangir bangir muzik acan korna calan bagiran, arabasiyle cadirlarin arasinda patinaj yaptirip tozu dumana katan tipler…”
İstanbul’dan diğer kaçamak önerileri için:
☞ Sardala Koyu
06:00 Marş Marş!
Rotamız biraz uzun (4 saat), yol üzerinde keyfini sürmek istediğimiz yerler çok olduğundan erkenden kalktık. Yollar boşken yola koyulmak en iyisi.

7.30 Aç Evde Yok Oynamaz! > Kahvaltı
Biz kahvaltıyı yolda yapmayı tercih ettik ama yolda kaçırılmayacak bir kahvaltı olduğundan değil, evde kahvaltı hazırlıklarından zaman kazanmak için.
Biz Silivri Selimpaşa Metro Dinlenme Tesisleri‘nde durduk. Niyetimiz bir an önce kahvaltıyı aradan çıkartıp, daha sonraki keyifler için vakit kazanmak. Çünkü çok güzel yerlerden geçeceğiz ve önümüzde şarap bağlarından, paraşütle atlamaya, kahvaltıdan daha kaçmaz bir sürü şey var.
Zaten keyifli bir kahvaltı yapmak isteseydik de yol üzerinde pek bir seçenek de yok. Belki yoldan çıkınca bir şeyler bulunabilir. Selimpaşa Tesisleri, Mahmutbey Gişeleri’nden 60 km sonra, TEM’de göreceğiniz ilk tesis. Benzin ve yeme içme ihtiyaçlarını planlarken 60 km boyunca hiçbir tesis olmadığını unutmamak lazım. Bu tesisten sonra başka tesisler de başlıyor en az 20 km daha yol yapmanız gerekiyor.
08:00 Yola Devam: Dehşet Manzaralarıyla Uçmakdere Rotası
Motorlarımızı ve kendimizi doyurduk. İlk hedefimiz Tekirdağ. Tekirdağ’a ulaşmak için otoyoldan Kınalı ayrımından çıkmak gerekiyor. Kınalı’dan sonra bölünmüş yol ile Tekirdağ’a kadar hiçbir yere sapmadan geliyoruz. Otoyoldan sonra, bölünmüş yolda hız sınırlarına özellikle dikkat etmek gerekiyor çünkü bu rotada pek cok radar var. Acı tecrübelerle sabit. 🙂
Tekirdağ’dan sonra Barbaros ilçesini geçip, virajlı yolları ile meşhur Uçmakdere rotasınının başlangıcı olan Kumbağ‘a varıyoruz. Biz motorlu olduğumuzdan bu virajlı yola başlamadan önce Kumbağ’daki köy kahvesinde mola vermeyi seviyoruz. Zira burdan sonrası 20 km boyunca bolca iniş çıkış ve sağlı sollu dehşet manzaralar var.

10.00 Uçmakdere’de (Tekirdağ) Yamaç Paraşütü
Yol kıvrıla kıvrıla, eskiden bir Rum Köyü olan ve tarihi dokusunu yer yer koyuyan Uçmakdere’ye varıyor. Uçmakdere’de yamaç paraşütü deneyimlemek mümkün. Buranın manzarası ve uçmaya elverişli havası sebebiyle haftasonları buraya bir sürü insan civar şehirlerden uçmaya geliyor. Burada tandem atlayış için Tekirdağ Yamaç Paraşüt Kulübü ile temasa geçebilirsiniz.
Tekirdağ Yamaç Paraşüt Kulübü: http://www.teyak.com/

Uçmakdere’de Kamp & Trekking
Burada kamp yapmak isterseniz iki alternatif mevcut:
1. Ücretsiz kalmak için: Yamaç paraşütçülerinin iniş yaptığı sahil
2. Çınar Mocamp: Uçmakdere köyünün bitiminde, deniz kenarında, çınarların altına kurulmuş kamp alanı yabancı karavancılar arasında da bilinen bir yer. Banyo, tuvalet gibi donanımların olduğu tesislere ihtiyaç duyanlar burayı tercih edebilir. Küçük bir bakkalı var: çikolata, gofret, su gibi paketli hazır gıdaları satıyorlar. Ancak peynir ekmek gibi market alışverişinizi buradan karşılayamazsınız. Hazırlıklı gelmekte fayda var.
Uçmakdere’de ormanın içinde, deniz manzaralı trekking imkanı var. 12 km’lik rotayı hemen göremeyebilirsiniz çünkü Mocamp’a giden yoldan bir ara yola girmek gerekiyor. Ama kampa danışırsanız size tarif edeceklerdir.
(Biz buraya daha önce de geldiğimizden Uçmakdere’de durmadan ilerideki köylere doğru devam ettik)

10:30 Trakya’nın Şarap Köyü Mürefte & Marmara’nın Mavi Bayraklı Koyu Şarköy
Uçmakdere sonra soluğu Mürefte‘de alıyoruz. Mürefte yerel üzümlerinden yapılmış şaraplarıyla ünlü. Adını beldede bulunan Doluca Tepesi’nden alan Doluca şarapları burada üretiliyor. Eylül’de bağbozumunda buraya daha bol vakit ayırılabilir.
Mürefte’den sonra yine üzüm ve şarapçılığın merkezlerinden olan Şarköy‘e devam. Bölgenin şarabını ve balığını tatmak için Deniz Restaurant’a uğrayabilirsiniz. Yada 5 km yol yapıp Aşağı Kalamış Köyü’ndeki Kalamış Restaurant‘da yiyebilirsiniz.
Burası aynı zamanda Marmara’daki 3 mavi bayraklı plajdan biri. Uluslararası eğitmenlik belgeli Şarköy Surf Okulu’ndan rüzgar sörfü dersi alma imkanı var.

12:00 Gözde Balıkçılık’ta Kocadere Kenarında Öğle Yemeği
Biz Şarköy’deyken henüz acıkmadığımızdan Kavakköy çıkışındaki Gözde Balıkçılık’ta alabalık yemeyi tercih ettik. Ardından varmak istediğimiz Gökçetepe’te doğru Gelibolu istikametine devam ettik.
Market Alışverişi İçin Son Fırsat
Yolun devamında tabi ki küçük bakkal ve marketler var. Ancak biz kamplarımızda yemek keyfimize önem verdiğmiz için daha çok ürünün olduğu bir Kipa’da stoğumuzu yapmayı tercih ediyoruz. O da Keşan – Gelibolu yolunda, ters istikamette (İstanbul yönünde) kalıyor. Keşan kavşağından dönünce, hemen Shell’in arakasında.
Marketten sonra tekrar Gelibolu yönüne girip, Keşan yönündeki, Gökçetepe Tabiat Milli Parkı tabelasından sapıyoruz. Adilhan ve Sazlıdere Köylerini geçip Gökçetepe Köyü’ne varıyoruz.

13:00 Bakir ve Güzel Gökçetepe Tabiat Milli Parkı
Gökçetepe Tabiat Milli Parkı’nın girişi ücretli, fakat deniz kenarında çamların altında kamp yapıp, dünyanın en temiz denizlerinden birinde yüzmek, dalış yapmak, şnorkelle gezinmek istiyorsanız başka şansınız pek yok.
Parkın içerisinde sade bir market var fakat her zaman açık olmuyor ve alkol satılmıyor. Kapıdaki görevlilere açık olup olmadığını sorun deriz. Eğer henüz market alışverişinizi yapmadıysanız, yine köydeki bakkalara hızlıca uğrayabilirsiniz.
Çadırları kurduktan sonra derhal bir bira açıp ilk yorgunluğu attık. Kendimize gelince mayolarımızı giyip, soluğu denizde aldık. Denizin dibi kum olmasına sağmen su pırıl pırıl (girişi biraz çakıllı gerçi). Denizden çıkıp, kurulandıktan sonra, yemek hazırlıklarına giriştik.
Ateş yakmak için çevredeki ormana girip odun topladık. Ufak bir kamp ateşi yakıp, manzaraya karşı yemek yedik. Yatmadan biraz önce ateşi söndürüp, ışıksız ortamda yıldızları seyretmeyi de ihmal etmedik. Şehirden uzaklaşınca gece yıldızlar farklı bir hal alıyor ve samanyolunun içine dalıveriyor insan.
Kamp yapmak istemeyenler Keşan ya da Şarköy’e geri dönüp pansiyonlarda kalabilirler.
07:30 Güneş: Hadi Kalk!
Manzaraya karşı son bir kez daha sofra kurduk. Karnımızı iyice doyurduktan sonra bir kez daha denize girip, toparlanmaya başlıyoruz. Sanırım işin en zevksiz kısmı bu; kaçamağın bittiği yetmiyor gibi bir de matları söndürmek, çadırları katlamak ve iki motosiklete her şeyi sığdırmakla uğraşıyorsun …

11:00 Dönüş
Dönüş rotası klasik. Keşan’dan Malkara istikametine devam ediyoruz. Yolda yemek yemek için pek çok alternatif var. Tekirdağ köftesi meşhur ama biz bunda zamanda ağız tadıyla bir köfte yiyecek yer bulamadık. Ya Tekirdağ köftesi bize göre değil, ya da biz hakkıyla yapan bir yere bir türlü denk gelemedik. Varsa öneriniz lütfen paylaşın, bizim de midemiz bayram etsin. Biz genelde bir yakıt istasyonunun içindeki restoranı seçiyoruz, hem de motorlarımıza yakıt alıyoruz, hem de yoldan çıkmayıp vakit kazanıyoruz. Silivri’den TEM otoyoluna bağlanıyoruz ve yolculuğumuz İstanbul’da son buluyor.