BRÜKSEL’DE GEZİLECEK YERLER
Belçika’nın başkenti hakkında sıkça duyduğumuz yorumlardan biri “orada bir şey yok yaaa” minvalindeydi ama biz size aksini ispatlayan bir rehber çıkardık. Brüksel’i bir bilene sorarak, orada yaşayan arkadaşlarımızdan aldığımız tüyolar eşliğinde gezdik ve gördük ki Brüksel bakmasını bilen gözlere hitap eden, gizli cevherleri ile keşfe çok açık bir başkent. Hatta bizce tüketilmemiş, az turistik, gayet de yaşanır bir şehir.
İyisi mi siz hiç o anti Brükselcilere kulak asmayın da Avrupa Parlamentosu’nun evi, Avrupa’nın ekonomik ve politik merkezi, Art Nouveau’nun kalbinin attığı, sokakları patates kızartması, waffle ve çikolata kokulu, iki dilli, dünyanın en köklü çizgi roman kültürüne sahip şehrinde bir de biz sizi gezdirelim.
Brüksel Seyahati Planlaması – Gitmeden Önce
Brüksel Nasıl Uygun Fiyatlı Uçak Bileti Bulurum?
Brüksel’e uçakla geldiğinizde, Türkiye’den direkt uçuşların gerçekleştiği Charleroi Havalimanı’na veya Brüksel Uluslararası Havalimanı’na ineceksiniz. Genellikle Pegasus Charleroi Havalimanı’na, THY Brüksel Uluslararası Havalimanı’na uçuş gerçekleştiriyor. Her şekilde uçak biletinizi almadan önce mutlaka çeşitli havayollarının fiyat karşılaştırmasını yapın deriz.
– Charleroi Havalimanı’na uygun fiyatlı UÇAK BİLETİ bulmak için TIKLAYIN.
– Brüksel Uluslararası Havalimanı’na uygun fiyatlı UÇAK BİLETİ bulmak için TIKLAYIN.
Havalimanından Şehir Merkezine Nasıl Ulaşım Sağlarım?
Eğer Chaleroi Havalimanı’na indiyseniz, iniş yaptığınız terminalden çıktığınızda karşınızda shuttle tipi otobüsler göreceksiniz. Bunlardan kimisi Anvers’e kimisi Ghent’e kimisi de şehir merkezine gidiyor ve hepsinin önünde kocaman yazıyor. Biletlerinizi de hemen otobüslerin kalktığı alandaki siyah makineden dokunmatik şekilde alabiliyorsunuz. Otobüsün son durağı zaten ana tren garı oluyor. Oradan metro hattına bağlantı yaparak otelinize rahatlıkla ulaşabilirsiniz. Eğer Brüksel Uluslararası Havalimanı’na iniyorsanız da en uygun seçenek havalimanının altındaki Airport Zaventem istasyonundan her 15 dakikada bir geçen tren istasyonundan merkez garlara uğrayan trene binmek.
Brüksel’e Hangi Mevsimde Gidilir?
– İlkbahar: Bizce Brüksel’in en güzel zamanı, şehirde kiraz çiçeklerinin açtığı, sıcaklıkların bol bol yürümeye elverişli olduğu ilkbahar ayları. Tek dezavantajı şehirler ve ülkeler arası gezmeye gelen okul gruplarının yoğun oluşu.
– Kış: Brüksel’in en güzel olduğu zamanlardan biri de kış ayları çünkü Noel dönemi Grand Place’ta kurulan buz pateni sahasından şehrin farklı noktalarındaki Noel pazarlarına harika bir atmosfer oluyor. Elbette tek dezavantajı çok soğuk olması.
– Sonbahar: Eylül – Ekim gibi erken sonbahar ayları da Brüksel’e gelmek için güzel zamanlar ama hava yağışlı ise tadınız kaçabilir. Bu coğrafyada sonbahar biraz kış gibi geçiyor.
– Yaz: Yaz ayları bizce Brüksel’e gelmek için iyi bir dönem değil. Evet sıcaklıklar belki Temmuz ayında bile 30 dereceyi görmüyor bu anlamda şehir yazın insanı boğmuyor ama yazın gidilecek onlarca daha ideal destinasyon varken tercihinizi buradan yana kullanmazsınız diye düşünüyoruz. Ancak tatiliniz kısıtlı ise veya çocuğunuzun okulu hazır tatil iken onunla birlikte gezecekseniz, yazın gelmeyi de değerlendirebilirsiniz. Ayrıca her iki senede bir Ağustos ayında, Grand Place muhteşem bir Çiçek Halısı‘na dönüştürülüyor. Akşamları da muhteşem bir ses ve ışık gösterisi oluyor. Eğer o iki seneden birine denk geliyorsanız Ağustos ayını da hedeflemek isteyebilirsiniz.
Brüksel İçin Kaç Gün Gerekir?
Bizce Brüksel’de tam iki gününüz varsa şehrin en turistik ve olmazsa olmaz yerlerini görürsünüz ama burayı asıl önemli kılan Art Nouveau duraklarını, görülesi parklarını, lokal mahallelerini ıskalamış olursunuz. O nedenle de biz tercihen 3 tam gününüz olmasını tavsiye ederiz. Hatta 4-5 gününüz olursa Brüksel’e yakın gezilecek yerler listemizi de değerlendirmek isteyebilirsiniz. Orada Brugge, Anvers ve Ghent gibi Belçika’ya gelmişken mutlaka görmelisiniz diyeceğimiz çok güzel duraklar var.
Brüksel’in Hangi Bölgesinde Konaklamalı
En Turistik – Tarihi Şehir Merkezi: Grand Place, Manneken Pis ve Bourse binası gibi turistik yerlerin kümelendiği şehir merkezinin en tarihi kesimi. Brüksel’e ilk kez geliyorsanız her yere yakın olmak açısından tercih etmek isteyeceksiniz. Ancak buradaki turistik kalabalık, otelinize gürültü ve yüksek fiyat olarak geri dönebiliyor.
Tarihi Şehir Merkezi otellerini incelemek için tıklayın.
Favorimiz – Saint Gilles & Sablon: Şehrin güney bölgeleri olan Saint-Gilles ve Sablon, Brüksel’in genç ve yaratıcı kesim arasında popüler, eklektik ve bohem mahallesi. Art Nouveau binalar, hip cafelerle dolu. Otellerin çevresindeki yeme-içme seçenekleri daha az turistik ve lokal.
Saint Gilles otellerini incelemek için tıklayın.
Sablon otellerini incelemek için tıklayın.
En Şık & Nezih – Louise & Ixelles: Saint Gilles’in doğusundaki Ixelles ve Louise mahalleleri de kısmen birçok üniversite kampüsünün varlığı sayesinde canlı ve popüler. Art Nouveau ve Art Deco mimarisinin güzel örneklerinin yanı sıra parklar, bahçeler, eğlenceli meydanlar, sanat galerileri ile şehrin daha az bilinen, daha az turistik ama aynı zamanda da daha nezih bölgesi.
Ixelles otellerini incelemek için tıklayın.
Louise otellerini incelemek için tıklayın.
Brüksel’de Seçtiğimiz Oteller
Brüksel’de her bölgede, her bütçeye uygun bir konaklama opsiyonu var. Biz de sizin için en düşük fiyatlı otellerden en yüksek fiyatlı otellere birkaç otel seçtik. Ayrıca bölge bölge önerilerimizi verirken son maddeye daha fazla otel ve daire önerisi de ekledik.
Stanhope Hotel by Thon Hotels $$$
5 yıldızlı merkezi konumlu bir konaklama seçeneği. Odalar klasik döşenmiş ve vintage eşyalar dikkat çekiyor. Kahvaltı İngiliz açık büfe tarzında. İncelemek için TIKLAYIN.
Maison Arya Brussels $$
Hoş soft renklerin hakim olduğu bir otel seçeneği. Oturma ve çalışma alanı gibi detaylar her odada bulunuyor, temel gereçler de ihmal edilmemiş. Kahvaltı servisi beğeniliyor. İncelemek için TIKLAYIN.
The Hoxton, Brussels $$
Botanik Bahçesi yakınlarında, vintage hoş bir havası ve renkleri olan bir otel. Odalarda oturma alanı, çalışma alanı, saç kurutma makinesi, banyo gereçleri, wifi, klima gibi şeyler ihmal edilmemiş. İncelemek için TIKLAYIN.
Made in Louise $$
Louise Bulvarı’nın hemen yanında yer alan 3 yıldızlı merkezi bir seçenek. Odalarda modern ağırlıklı ama klasik esintiler de görebileceğiniz bir tasarım var. İncelemek için TIKLAYIN.
Aşağıdaki bağlantıdan Brüksel’deki tüm otelleri ve kiralık evleri inceleyebilirsiniz.
– Brüksel’deki tüm OTELLER ve EVLER için TIKLAYIN.
Ayrıca daha fazla Brüksel oteli önerisi için BRÜKSEL’DE NEREDE KALINIR – EN GÜZEL BRÜKSEL OTELLERİ yazımız da var.
Brüksel’deki En Favori 3 Deneyim
1. Brüksel merkezi rehber eşliğinde bir yürüyüş turu ile gezmek.
2. Brüksel’den çıkmalı rehberli Brugge ve Ghent turu yapmak.
3. Art Nouveau Pass ile şehrin mimarisini keşfetmek.
Araba Kiralamak Gerekir mi?
Brüksel’de şehir merkezinden çıkmayacaksanız, araba kiralamanıza da gerek yok çünkü şehirde her yere otobüs, tramvay ve metro var. Fakat Brüksel seyahatinizi başka şehirlerle birleştirecekseniz konforunuz için araba kiralamayı düşünebilirsiniz. Yine de yakınlardaki tüm şehirlere günde en az 20 sefer olduğu da aklınızda olsun. Brüksel’de uygun fiyatlı araç kiralamak için TIKLAYIN.
Brüksel’e Gelmeden Önce Bilinmesi Gerekenler
1. Art Nouveau Akımının Çıktığı Yerdesiniz
Art Nouveau akımı ismi Fransızca olduğu için genellikle Fransa ile bağdaştırılır ama aslında ilk olarak 1890’ların başında Belçika’dan hatta Brüksel’den çıkıp dünyaya yayılan bir akım. Maksimum alan, maksimum ışık, demir ve camın muhteşem uyumu, kıvrımlı hatlar, floral formlar, doğadan ilham alan çizgiler bu akımın ana unsurları. Sadece mimaride de değil özellikle mobilya tasarımında da kendini gösteren bir akım Art Nouveau. Sadece Brüksel’de 500’den fazla Art Nouveau bina bulunuyor. Özellikle Brüksel’de Schaerbeek, Etterbeek, Ixelles ve Saint-Gilles gibi bazı mahalleler Art Nouveau’nun en parlak döneminde inşa edilmiş harika binalarla dolu. Hôtel Tassel, Hôtel Solvay, Hôtel van Eetvelde ve Horta Museum, bu akımın babası sayılan Victor Horta’nın UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan eserleri ve her biri teker teker görülmeye değer. Bizce sadece bu yapıların içini gezebilmek ve o döneme ışınlanmak için bile Brüksel’e gelinir.
O zaman bizim gibi Art Nouveau hayranlarına güzel bir haber de bırakalım. Brüksel belediyesi bu harika yapıları tek bir biletle gezebileceğiniz bir sisteme geçmiş ve Art Nouveau Pass diye bir bilet çıkarmış. Bu bilet ile seçeceğiniz 3 Art Nouveau binayı veya sergiyi ziyaret edebiliyorsunuz. Listede yer alan yapılar ise şöyle: Belçika Çizgi Roman Merkezi, Hôtel van Eetvelde, Autrique Evi, Cauchie Evi, Hannon Evi, Müzik Enstrümanları Müzesi ve Horta Müzesi. Biz bu biletten iki tane aldık ve gezmek istediğimiz 6 yeri daha uygun fiyata gördük. Her birine tek tek bilet aldığınızda çok daha pahalıya geliyor. Bileti online aldığınızda tek yapmanız gereken Grand Place’daki belediye binası tursit info noktasından fiziksel biletinizi teslim almak. Art Nouveau Pass bileti satın almak için tıklayın.
2. İki Dilli Bir Şehirdesiniz
Belçika’ya geldiğinizde tüm metro duraklarının, sokakların, caddelerin iki isimli olduğunu fark edeceksiniz çünkü bu şehir iki dilli bir şehir: Fransızca ve Flemenkçe. Belçika federal bir devlet yapısına sahip olduğundan ülke üç bölgeye ayrılıyor. Flaman Bölgesi, Valon Bölgesi ve Brüksel Başkent Bölgesi. Flaman Bölgesi’nde resmi dil Flemenkçe iken Valon Bölgesi’nde resmi dil Fransızca. Her iki bölgenin kesişimi olan başkentte ise iki dil de resmi dil.
3. Dünyanın Çizgi Roman Başkentindesiniz
Dünyanın en ünlü çizgi romanlarının hatta çizgi filmlerinin Belçika’dan çıktığını biliyor muydunuz? 80’ler 90’larda doğanlarımızın çocukluğunun ayrılmaz bir parçası olan Tintin, Asterix, Red Kid, Şirinler hep Belçikalı çizerlerin ellerinden çıkma eserler. İşte Belçika’dan çıkıp tüm dünyaya yayılan bu renkli ve eğlenceli çizgi roman dünyasının merkezi de elbette ki başkent Brüksel.
Brüksel devasa çizgi roman dükkanları, her köşe başında karşımıza çıkan çizgi roman muralleri ve çizgi roman müzeleri ile dünyanın her yerinden çizgi roman tutkunlarını kendine mıknatıs gibi çeken bir şehir. Hatta şehirde dünyaca ünlü çizgi geleneğine saygı duruşu niteliğinde bir yürüyüş rotası bile var. Adı Comic Strip Route. Bu rotada üzerinde en ünlü çizgi roman karakterleri ile dolu bir sürü mural geziyorsunuz. Bir yönüyle şehir, size kültürüne açılan eğlenceli bir kapı da aralamış oluyor. Dilerseniz bu yolu rehber eşliğinde de yürüyebilirsiniz. Brüksel çizgi roman yürüyüş turuna bilet almak için tıklayın.
4. Avrupa Birliği’nin Siyasi Başkentindesiniz
Brüksel Avrupa Birliği’nin üç ana kurumu olan AB Komisyonu, AB Bakanlar Konseyi ve Avrupa Parlamentosu’na ev sahipliği yapmasıyla AB’nin başkenti sayılıyor. Üstüne üstlük NATO Merkez Karargahı da Brüksel’de. Bugün buraya geldiğinizde Parlamentarium veya House of European History gibi AB ilişkili mekanları ve müzeleri gezebiliyor, önemli kararların alındığı koridorlarda yürüyebiliyorsunuz.
5. Resimleri Aracılığı İle Felsefe Yapan René Magritte’in Şehrindesiniz
René Magritte aslında tanıdık nesneleri sıradışı tasvirleri ve doğaya da dair sürrealist çalışmalarıyla bilinen, gerçeküstücülük akımının en önemli temsilcilerinden sayılan, resimleri aracılığı ile felsefe yapan, bugün halen daha pek çok yeni sanatçıyı etkilemeye devam eden Belçikalı bir sanatçı. Magritte deyince pek çok kişinin aklına Foucault’un imgeler ve dil arasındaki ilişkiyi irdelediği “Bu Bir Pipo Değildir” adlı meşhur kitabı da gelebilir. Sanatçımız işte tam da bahsi geçen eserin yaratıcısı. Brüksel’de doğmasa da ömrünün çoğunluğunu burada geçiren ve burada hayata gözlerini yuman Magritte’in izinde şehirde karşınıza çıkacak pek çok keyifli nokta var.
6. Brugge, Ghent ve Anvers Gibi Yakınlarda Gezilecek Harika Başka Şehirlerin De Olduğu Yerdesiniz
Bu konunun altını ne kadar çizsek az. Brüksel’e geldiğinizde nolur ama nolur bu üç yeri de görmeden ülkeden ayrılmayın. Brüksel’e iki gün ayırdıysanız bir gün de Brugge ve Ghent’e, dört gün ayırdıysanız bir gün de Anvers’e ayırın. Hepsi Brüksel’e yarım saat – 1 saat mesafede harika yerler. Brükseli kendinize merkez alıp hepsini görebilirsiniz. Yine aşağıda her birini daha detaylı olarak ele aldık.
Brüksel’in Neyi Meşhur?
Evet Brüksel’in bir gastronomi başkenti olduğunu söyleyemeyiz ama elindeki bu 4 lezzeti pazarlama konusundaki başarısına hayranlığımızı dile getirmeden geçemeyeceğiz doğrusu: Waffle, patates kızartması, çikolata ve midye. Bu dört birbiri ile hiç konuşmayan lezzet tüm ülke mutfağını özetliyor. Her biri için nokta atışı yerleri ilgili semtlerin altındaki mekan önerilerimizde bulabilirsiniz.
Waffle Aşkına!
Belçika waffle’ı Liège ve Brüksel olmak üzere ikiye ayrılıyor. Liège waffle’ı daha tatlı, yumuşak bir mayalı hamurdan yapılıyor. Kenarları düzensiz oluyor. Belçika waffle’ı ise eşit kenarlı dikdörtgen veya kare oluyor. Ayrıca Liège waffle’ına göre daha hafif ve kıtır bir yapısı oluyor. Bizim favorimiz Liège waffle’ı oldu ama siz de ikisini deneyip kararınızı kendiniz verirsiniz.
French Fries Değil Belgian Fries!
Patates kızartması konusu ise daha da karmaşık çünkü alt tarafı patates kızartması nesi farklı olabilir diye düşünebilirsiniz ama durum o kadar basit değil. Öncelikle Avrupa’da ismine neden “Belgian Fries” değil de “French Fries” denildiğinden bahsederek konuya girelim. İsminin “Fransız” kızartması olmasına aldanmayın. Birinci Dünya Savaşı sırasında, Belçika’da görev yapan Amerikan askerleri, Belçika’nın bir kısmının Fransızca konuşması nedeniyle kendilerini Fransa’da sanmışlar ve coğrafi olarak yaptıkları bu hata dolayısıyla aslında Belçika’da tanıştıkları bu lezzetle “French Fries” adını vermişler (Bizim Amerikan salatası dediğimiz mayonez bulamacına Amerika’da Rus salatası denmesinin hikayesi ne acaba?)
Bir diğer önemli nokta Belçika’da patates kızartmasının iki kez kızartılarak yapılıyor oluşu. Bu çifte pişirme çok önemli çünkü o altın sarısı ve çıtır kızartmalar ancak bu şekilde elde ediliyor. Ayrıca kızartma yağı olarak bitkisel yağlar değil hayvansal yağ karışımları kullanılıyor. Belçika patates kızartması her zaman geniş sos seçenekleri ile servis ediliyor. Öyle hardal, mayonez ve ketçup ile sınırlı kalınmıyor. Andalous, Samurai ve Joppieaus gibi daha ilginç soslar da oluyor. Acı seviyorsanız Samurai’i şiddetle tavisye ederiz.
Artizan Belçika Çikolatası
Evet geldik ülke kültürünün ve ekonomisinin yapı taşlarından biri olan Belçika çikolatasına. Belçika’nın çikolatayla olan ilişkisi, çikolatanın Orta Amerika’dan Avrupa’ya getirilmesinden kısa bir süre sonrasına 1635 yılına kadar uzanıyor. 18. yüzyılın ortalarına gelindiğinde çikolata, özellikle sıcak çikolata biçiminde, üst ve orta sınıf çevrelerde son derece popüler hale geliyor. 20. yüzyılın başlarından itibaren ülke, Afrika kolonisi Kongo’dan büyük miktarlarda kakao ithal ediyor. 1900’lü yıllarda artık çikolata, Belçika işçi sınıfı için bile uygun fiyatlı hale geliyor. Belçika ilk olarak 1960’larda çikolata ihracatında öne çıkmaya başlıyor ve 1980’den bu yana da İsviçre ile birlikte dünyanın en ünlü çikolata üreticilerinden biri haline geliyor. Trüf ve pralin gibi çikolata türleri hep buradan dünyaya yayılıyor. Endüstri içindeki standardizasyonun sağlanması ve ülkede üretilen çikolatanın kalitesini korumak adına çeşitli yaptırımlar uygulanıyor. Hatta “Belçika Çikolata Kanunu” bile var. Bu kanunun maddelerinden biri yüzde 35 saf kakao seviyesinin zorunlu olması.
Oh là là Moules Marinières & Frites!
Tencerede pişmiş marine edilmiş midye yanına patates kızartması ikilisi yani kısaca “Moules-frites” Fransa dahil denize kıyısı olan pek çok ülkede karşımıza çıksa da orijininin Belçika olduğu tahmin ediliyor. Belçika da bu kültürü en benimseyen ülke olacak ki Belçika’da her yıl ortalama 25 ila 30 ton arası moules-frites tüketiliyormuş. Hatta talep o kadar fazla ki Belçika’da tüketilen midyelerin çoğu Hollanda’nın Zeeland yakınındaki midye çiftliklerinden geliyormuş. Başlangıçta denize kıyısı olan Flaman Bölgesi’nde yenen ucuz bir seçenek olan midye-patates kızartması zamanla ülkenin geneline ve Fransa’ya da yayılmış. En klasik marinasyon tarifinde midyeler beyaz şarap, arpacık soğanı, maydanoz, tereyağı, kereviz, pırasa ile buharda pişiriliyor. Geriye kalan suyu da çorba niyetine afiyetle içiliyor.
Elbette Belçika Biraları…
Bahsetmeden geçemeyiz Belçika biraları ile de çok ünlü bir ülke. Haliyle ülke genelinde en az 500 farklı marka varken sadece Brüksel’in kendine özgü onlarca birası, çoğu artizan üretim yapan onlarca imalathanesi ve birahanesi var.
Brüksel’de Gezilecek Yerler Haritası
Haritayı zoom yaparak detaylı görüntüleyebilirsiniz.
Gezilecek Yerler
- Tarihi Meydan
- Brüksel Belediye Binası
- Brüksel Şehri Müzesi
- Royal Gallery of Saint Hubert
- Manneken Pis
- Jeanneke-Pis
- Rue des Bouchers
- Bourse
- Choco-Story Brussels
- Rue du Marché aux Herbes
- Rue des Eperonniers
- Brüksel Kraliyet Sarayı
- Palais du Coudenberg
- Parc de Bruxelles
- St Michael & St Gudula Katedrali
- Mont des Arts
- Magritte Museum
- Musical Instruments Museum
- La Pharmacie Anglaise
- Royal Museums of Fine Arts
- BOZAR
- Horta Gallery
- Passerelle Tondo
- Place du Petit Sablon
- Church of Our Lady of Victories
- Place du Jeu de Balle
- Brüksel Hukuk Mahkemeleri
- Boulevard Anspach
- Church of Saint Catherine
- Marché aux Poissons
- Black Tower
- Zinneke Pis
- Comics Art Museum
- Gate of Hal
- Parvis de Saint-Gilles
- Horta Museum
- Maison Hannon
- The Owls
- Avenue Louise
- Hôtel Tassel
- Hôtel Solvay
- Hotel Max Hallet
- Abbaye de la Cambre
- Villa Empain
- Bois de la Cambre
- Maniak Padoue
- Cinquantenaire
- Art & History Museum
- Autoworld
- Savaş Aletleri Müzesi
- Parlamentarium
- Avrupa Parlamentosu
- House of European History
- Doğa Tarihi Müzesi
- Cauchie House
- Parc de Laeken
- Atomium
- Mini Avrupa
- Planetarium
- Kraliyet Seraları
- Hanedanlık Anıtı
- Kutsal Kalp Kilisesi
- René Magritte Müze Evi
- Tour & Taxis
- Gare Maritime – Food Market
- Hôtel van Eetvelde
- Maison Saint-Cyr
- Botanik Bahçesi
- Maison Autrique
- Bira Müzesi
- Train World
Yeme-İçme
- Chez Léon
- Maison Dandoy
- Friterie Tabora
- Le Grand Café
- Pierre Marcolini
- Poechenellekelder
- Delirium Taphouse
- Léopold Café Royal
- Café Boudin
- My Little Cup
- Caberdouche
- Laurent Gerbaud Chocolatier
- Mary
- La Fabrique en Ville
- Mazette
- Au Stekerlapatte
- Au Laboureur steak House
- Brasserie de l’Ermitage
- Gaston
- Chicago Café
- Mok
- Wolf Sharing Food Market
- Brasserie Surréaliste
- Kami.
- Fernand Obb Delicatessen
- Hinterland
- Pardon Brussels
- Café Flora
- Le 203
- La Buvette
- Maison Antoine
- Gédéon
- Kroket
- Buddy Buddy
- Frederic Blondeel Chocolate
- La Source Beer co.
- Brasserie de la Senne
1. Brüksel Merkez’de Gezilecek Yerler
Brüksel merkezi genel olarak haritada çember içinde kalan alan olarak sınırlandırabiliriz. Tarihi Merkez, Dansaert, Sablon, Marollen gibi mahallelerden oluşuyor. Tüm şehirde öncelikli gezilecek yerler de burada kümeleniyor zaten ama klasikler dışına çıkıp yeni keşifler yapmanızı tavsiye edeceğimiz çember dışı bölgeleri de ayrıca anlattık.
1.1 Brüksel Tarihi Merkez’de Gezilecek Yerler
Brüksel’in ana meydanı ve belediye binası çevresi şehrin tarihi çekirdeğini oluşturan alanda kalan gezilecek yerler şehrin en en turistik ve kalabalık noktaları.
1.1.1 Grand Place (Tarihi Şehir Meydanı)
Grand Place yani Tarihi Şehir Meydanı, şehrin en bilindik, en turistik yüzü. Zarif ve tarihi binalarla çevrilmiş ve geçmişi 14. yüzyıla dek uzanan, UNESCO Dünya Mirasları Listesi’nde yer alan, dikdörtgen planlı devasa bir meydan burası. Avrupa’nın en güzel meydanlarından biri sayılıyor ki bunu alana adım attığınız anda siz de hissedeceksiniz. Etrafını saran Gotik, Barok, Brabant tarzlarında görkemli binaları, bu binaların alt katlarından taşan cafe ve restoranları ve canlı atmosferiyle geçmişle şimdiyi harmanlayan dokusu eminiz ki oldukça hoşunuza gidecek. Özellikle yaz aylarında meydandaki açıkhava oturma alanları dolup taşıyor ama her Avrupa şehrinde olduğu gibi hepsinin biraz turistik olduğunu söylemeden geçmeyelim. Noel döneminde gelirseniz Avrupa’nın en güzel pazarlarından biri bu meydanda kurulduğunu da not düşelim. Konum için tıklayın. Haritada 1 numara.
1.1.2 Brüksel Belediye Binası
Ortasında büyükçe kulesiyle etrafı heykellerle işlenmiş yapı, Tarihi Şehir Meydanı’nın en görkemlisi, 1998’den beri UNESCO Dünya Mirası Listesi’ndeki Brüksel Belediye Binası. Bizce mutlaka ama mutlaka ziyaret edilmesi gereken, insana çağlar arası yolculuk yaptıran bir yer. 1402-1455 yılları arasında, üç farklı aşamada, Gotik ve özellikle Brabantine Gotiği tarzında inşa edilmiş hatta bu mimarinin başyapıtlarından kabul ediliyor. Şehrin bir zamanlar sahip olduğu güç ve zenginlik temsil edilmek istenmiş, yani ondan biraz da bu görkem. Dış kısımda tarihi figürlerin ve dönemin önemli kişilerinin heykelleri yer alıyor. İç mekansa zaman seçerek alabileceğiniz giriş bileti ile ziyarete açık. Bu ziyaretinizde size çok başarılı bir sesli rehber de eşlik ediyor. Bu rehber sayesinde içindeki ziyarete açık odaların her biri hakkında, dönemin yaşam tarzı ve mimari üslupları hakkında detaylı bilgiyi hiç sıkmayan bir anlatımla alabiliyorsunuz. Konum için tıklayın. Haritada 2 numara.
1.1.3 Brüksel Şehri Müzesi
Brüksel Şehri Müzesi, 1860’da tasarlanan ve 1887’de halka açılan bir şehir müzesi. Eski Brüksel Belediye Sarayı’nın bir parçası ve onun tam karşısında konumlanan Gotik yapı. Müzenin amacı Brüksel’in tarihini, kültürünü ve sanatını sergilemek ve korumak. Dolayısıyla geniş bir koleksiyona sahip. Tarihi haritalar, heykeller, resimler, mobilyalar ve şehrin tarihine dair pek çok obje görülebiliyor. Hatta meşhur işeyen çocuk heykeli Manneken Pis’in orijinali ve ona giydirilen bazı kostümler de yine burada sergileniyor. Mutlaka görmelisiniz diyeceğimiz müzelerden biri değil ama vaktiniz varsa uğrayabilirsiniz. Konum için tıklayın. Haritada 3 numara.
1.1.4 Galeries Royales Saint Hubert
Royal Gallery of Saint Hubert, 1847 yılında inşa edilmiş ve o dönemde Avrupa’nın ilk kapalı alışveriş merkezi olarak hizmete açılmış cam tavanlı, şık bir pasaj. Genel olarak 3 bölüme ayrılıyor. Hatta halk arasında bu üç bölümden iki büyük olan kollara “Le Roi” (Kral) ve “La Renne” (Kraliçe) denilirken küçük olanına da Le Prince (Prens) deniliyor. Pasajın içinde kafe ve restoranlar, kitapçılar, çikolatacılar ve hediyelik eşya dükkanları gibi pek çok işletme var. Kesinlikle bir kere baştan başa yürümelisiniz. Konum için tıklayın. Haritada 4 numara.
1.1.5 Manneken Pis
Geldik neredeyse şehrin değil Belçika’nın simgesi haline gelmiş çeşmeye işeyen o meşhur çocuğa… Grand Place’a çıkan sokaklardan birinde bulunan bu minik çeşmenin heykelinin şöhreti kendinden önde gidiyor. Her ne kadar fotoğraflarda daha büyük çıksa da aslında oldukça küçük bir heykel. Fakat buradaki taştan heykel aslında orijinal değil. Aslı bronz ve Brüksel Şehri Müzesi’nde sergileniyor. Heykelin neden ve kim tarafından yapıldığına dair net bir bilgi yok yalnızca 17. yüzyıl civarında yapıldığı tahmin ediliyor. Tabii neden şehrin merkezinde işeyen minik bir çocuk heykeli olduğu bilinmeyince, birçok şehir hikayesi de uydurulagelmiş. Bunlardan biri de savaş sırasında bombayı işeyerek etkisiz hale getiren bir çocukla ilgili. Bu yüzden kimine göre bu muzip heykel şehrin esprili yanını simgelerken kimine göre de özgürlük ve direniş ruhunu hatırlatıyor. Anlayacağınız çeşmeyi gezerken goygoy malzemesi bol.
Heykele ulusal bayram ve özel günlerde kostümler de giydirme geleneği de var. Biz gittiğimizde 8 Mayıs’ta “Fête de l’Iris” yani şehrin sembollerinden olan, Brüksel’in bayrağını ve armasını süsleyen “İris Çiçeği Festivali” vardı. O nedenle de Manneken Pis de İris çiçeği renklerinde giydirilmişti. Hatta şunu da ekleyelim biz gezmedik ama şehirde sadece Manneken Pis’e giydirilen kıyafetlerin sergilendiği bir Manneken Pis Gardrobu Müzesi bile var. Konum için tıklayın. Haritada 5 numara.
1.1.6 Jeanneke-Pis
Gelelim çiş muhabbetinin yansımaları şehirde farklı noktalarda görülmeye devam ediyor. Bunlardan ikincisi Jeanneke Pis heykeli. İşeyen çocuk heykeli olur da işeyen kız olmaz mı? “İşeyenler” üçlemesinin bir ferdi olan bu oturarak işeyen kız heykeli de 1985 yılında Manneken Pis’in kadın versiyonu olarak Denis-Adrien Debouvrie tarafından yapılmış. Aslında Manneken Pis heykelinin popülerliğine atıfta bulunuyor. Bu da 50 santimetre boyunda minikçe bir heykel. Delirium barlarının da bulunduğu Imp. de la Fidélité çıkmaz sokağının sonunda kalıyor. Delirium tabelasının gördüğünüz sokağa girdiğinizde doğru yerdesiniz. Konum için tıklayın. Haritada 6 numara.
1.1.7 Rue des Bouchers
Brüksel’in tarihi sokaklarında gezinirken, şehrin Nevizadesi Rue des Bouchers’e girmeden olmaz. Burası şehrin en ünlü restoranlar sokağı ama bizce buradaki mekanlar fazla turistik, fiyat performans beklentisini karşılamıyorlar. Biz bir Brüksel klasiği olan “Moules-frites”ci (tencerede marine midyeci) Chez Leon’da daha önceki Brüksel seyahatlerimizde aldığımız lezzeti bulmayı bekledik ama açıkçası umduğumuzu bulamadık. O nedenle bu sokaktan sadece şöyle bir yürüyüp geçmenizi tavsiye etmekle kalacağız. Konum için tıklayın. Haritada 7 numara.
1.1.8 Bourse
Bourse dünyanın bugünkü modern anlamda ilk borsa binası olarak anılıyor. Yapı Belçikalı mimar Léon-Pierre Suys tarafından tasarlanmış ve 1873 yılında tamamlanmış. Neoklasik bina geniş alana yayılan etkileyici cephesi ve görkemli sütunlarıyla Bourse Meydanı’nın en güzel yapısı. Tarihte ticaret ve finansın kalbi olarak hizmet vermiş. Hatta Belçika’nın ekonomisini bugünlere getiren ve onu böylesine kalkınmış bir ülke yapan da borsasının gücünden geliyor. Şimdilerde ise sergilere, kültürel ve sanatsal çeşitli etkinliklere alan açıyor. İçinde Belçika biralarını tanıtan kalıcı bir müze de var. Belgian Beer World deneyimine bilet almak için tıklayın. Müzenin açık olduğu saatlerde teras barına sadece biletle çıkabiliyorsunuz ancak akşamları müze kapanınca çıkmak ücretsiz oluyor. Hemen yanındaki Le Grand Café ise meydanı ve Bourse binasını gören en keyifli mola noktası. Konum için tıklayın. Haritada 8 numara.
1.1.9 Choco-Story Brussels
Durak Belçika olur da çikolata müzesi olmaz mı, elbette konu bir şekilde dönüp dolaşıp çikolataya geliyor! Choco-Story Brussels, merkezde yer alan, çikolata tarihi, geleneklerini, kültürünü ve yapımını inceleyen interaktif bir çikolata müzesi. Müze ünlü Belçikalı çikolata ustası ve Godiva çikolata üreticisi Joseph “Jo” Draps’in karısı Gabrielle Draps tarafından 1998’de kurulmuş. Müze yönetimiyse anneden kıza geçerek devam etmiş. Başlangıçta 1697’den kalma tarihi bir yapıdaymış. Burada çikolata yapımında kullanılan maddelerin nasıl işlendiği, nasıl teknikler kullanıldığı, çeşitli çikolataların nasıl yapıldığına dair bilgiler edinebiliyorsunuz. Çocuklar için eğlenceli etkinlik ve atölyeler olması da keyifli. Choco Story bileti almak için tıklayın. Konum için tıklayın. Haritada 9 numara.
1.1.10 Rue du Marché aux Herbes ve Rue des Eperonniers
Cuma, cumartesi ve pazar günleri, Rue du Marché aux Herbes’in bitişindeki küçük meydanda el işleri pazarı kuruluyor. Bu küçük meydan her daim sokak sanatçılarının meskeni ve turistlerle oldukça kalabalık. Çevrede mekan önü masalarına kurulup gelen geçene bakabileceğiniz ve bir şeyler atıştırabileceğiniz çok seçenek var ama elbette hepsi fazla turistik. Yine de eklemeden geçemeyeceğimiz hareketli bir nokta. Konum için tıklayın. Haritada 10 numara.
Rue des Eperonniers de Rue du Marché aux Herbes’e çıkan bir diğer fotojenik nokta. Tüm sokak tematik olarak dönemsel süslenmiş olabiliyor. Biz gittiğimizde aylardan bahar olduğu için bahar çiçekleri ile süslüydü. Konum için tıklayın. Haritada 11 numara.
1.1.11 Brüksel Tarihi Merkezden Yeme-İçme Önerilerimiz
– Chez Léon: Çok turistik biliyoruz ama daha önce hiç yemediyseniz, bir kez gelip burada Belçika’nın ünlü lezzeti “Moules marinières-frites” yani tencerede marine midye yemenizi öneriyoruz. Mutlaka rezervasyon yaptırın. Konum için tıklayın. Haritada 1 numara.
– Maison Dandoy: Brüksel’de Belçika waffle’ı yiyebileceğiniz bizce en iyi adres. Biraz pahalı ama bizce sıra beklemeye değer. Waffle’ınızı ister Liège waffle’ı ister Brüksel waffle’ı şeklinde sipariş verebiliyorsunuz. En ünlü lezzeti speculoos waffle. Şehirde birkaç şubesi var ama Galeries Royales Saint Hubert içindeki bizce en keyifli olanı. Konum için tıklayın. Haritada 2 numara.
– Friterie Tabora: Şehrin en ünlü patates kızartmacılarından. Önü her zaman dolu ve vızır vızır işliyor. Özellikle öğrencilerin tercihi. Mitraillette denen bir tür açık sandviç ile ünlü. Konum için tıklayın. Haritada 3 numara.
– Le Grand Café: Bourse binasına bakan konumda, vintage bir cafe. 1874’ten beri hizmet veriyor. Biz bir şey yemedik ama akşam üzeri bir şeyler içmeye geldik. Dışarıya atılmış masalarında sokağı izlemek çok keyifliydi. Konum için tıklayın. Haritada 4 numara.
– Pierre Marcolini: Bizce Belçika’dan çıkmış en iyi çikolatacı. Hem yaratıcı kreasyonları hem de sunumları müthiş. Özellikle Earl Grey ve pembe karabiberli olan çikolatası çok seviliyor. Sevdiklerinize hediye olarak almak isterseniz de hoş kutuları var. Makaronları da başarılı. Konum için tıklayın. Haritada 5 numara.
– Poechenellekelder: Cephesinde bisikletler içinde insan boyunda kuklalar olan meşhur pub. Konum için tıklayın. Haritada 6 numara.
– Delirium Taphouse: 2.000’den fazla bira seçeneği olan, Brüksel merkezin en ünlü barlarından. Konum için tıklayın. Haritada 7 numara.
1.1.12 Brüksel Tarihi Merkezde Önerdiğimiz Oteller ve Evler
– BXLROOM Guesthouse $$: Eski bir madalya imalathanesinde yer alan bir seçenek. Birbirinden değişik tarzlarda, modern ve endüstriyel bir havada tasarımları olan odaları ve süitleri var.
– Hotel des Galeries $$: Odalarının hepsinde modern ve basit detaylar tercih edilmiş bir işletme. Wifi, klima, çay kahve makinesi, banyo gereçleri, saç kurutma makinesi, oturma ve çalışma gibi yaşam alanları düşünülmüş. Güzel bir avlu kısmı var.
– Hotel Agora Brussels Grand Place $$: 1600’lerden kalma tarihi bir binada hizmet veren bir otel. Bazı odalar biraz rustik havadayken bazıları daha modern.
1.2 Quartier Royal’de Gezilecek Yerler
Quartier Royal, Belçika’nın bağımsızlık mücadelesinden Avrupa’nın siyasi ve kültürel gelişimine kadar pek çok önemli olaya tanıklık etmiş kraliyet mahallesi. Ayrıca Belçika Kraliyet Ailesi’nin resmi konutları ve hükümet binalarıyla ünlü. Hoş mimari detaylarının yanı sıra, tarihe tanıklık etmesi bir yürüyüşü hak etmesi için güzel bir sebep.
1.2.1 Brüksel Kraliyet Sarayı
Quartier Royal’de yer alan Kraliyet Sarayı, elbette Belçika’nın en önemli yapılarından biri. Tarihi 18. yüzyıl ortalarına dek uzansa da sarayın bulunduğu zemin Orta Çağ’a dek uzanan eski saray kompleksi Coudenberg Sarayı’nın bir parçası. Mevcut cephesi II. Leopold tarafından 1900’lerden sonra inşa edilmiş, tamamlanma tarihiyse 1934 olarak geçiyor. İçerisinde yüksek tavanları, süslemeleri, mermerleri ile dönem lüksünü yansıtan pek çok detay varmış. Varmış diyoruz çünkü her sene temmuz sonuna dek ziyarete kapalı olduğundan biz göremedik. Saray sadece yaz aylarında Temmuz sonu itibariyle Eylül başına kadar halka açık oluyormuş. Ayrıca hala Belçika Kraliyet Ailesi’nin resmi konutu ve resmi törenlerde güncel olarak kullanılıyor. Konum için tıklayın. Haritada 12 numara.
1.2.2 Coudenberg Sarayı
Palais du Coudenberg az önce bahsettiğimiz eski saray. Tarihi Orta Çağ’a dek uzanıyor. 12. yüzyılda inşa edilen saray yıllar boyunca kontların, düklerin kralların ve kraliyet ailelerinin ikametgahı olmuş. 1731’deki yangın sonrasında saray büyük ölçüde tahrip olmuş ve terk edilmiş. Yangınla beraber saraydaki pek çok şaheser eser ve arşiv de kül olmuş. Günümüzde arkeolojik kazılarla sarayın eski ihtişamına dair fikir sahibi olabiliyoruz. Saray kalıntılarında ziyaretçiler yapının temellerini, odalarını, döneminin mimarisine dair detayları görebiliyorlar. Pazartesileri kapalı, diğer günlerde hafta içi 09.30-17.00 ve hafta sonu 11.00-19.00 saatlerinde ziyaret edebilirsiniz. Konum için tıklayın. Haritada 13 numara.
1.2.3 Parc de Bruxelles
Parc de Bruxelles, nizami ve özenli hatlarıyla 11 hektarlık güzel bir kraliyet parkı. Brüksel’in merkezinde yer alıyor ve en eski parklarından biri. Mimarisi neoklasik tarzda ve parkın merkezinde bağımsızlık mücadelesi kahramanlarından Kral I. Leopold’un bronz heykeli yer alıyor. Hem açıkhavada vakit geçirmek, köpek gezdirmek, piknik veya koşu yapmak isteyen yerliler hem de turistler için popüler. Tematik küçük çaplı şehir festivalleri de burada gerçekleşiyor. Konum için tıklayın. Haritada 14 numara.
1.2.4 Aziz Michael Ve Aziz Gudula Katedrali
St. Michael ve St. Gudula Katedrali, şehrin tarihini, kültürünü ve dini önemini yansıtan merkezdeki en görkemli yapı. Aziz Michael ve Gudula Brüksel şehrinin koruyucu azizleri olarak kabul ediliyor. Bu katedral de tüm Avrupa’da Gotik mimarinin en güzel örneklerinden biri. 11. yüzyılda kendinden önceki şapelin yerine inşa edilmeye başlanmış ve 16. yüzyılda mevcut Gotik tarzına büyük ölçüde kavuşmuş. 19. yüzyılda restorasyon çalışmalarıyla yapıya Neo Gotik cam detaylar da dahil olmuş. İç mekanda geniş nefler, yüksek tonoz ve renkli vitraylar göze çarpıyor. Yüzyıllar boyunca kraliyet düğünleri, cenazeler ve dini törenler için kullanılmış. Haftanın her günü 18.00’a dek ziyaret edebilirsiniz. Konum için tıklayın. Haritada 15 numara.
1.2.5 Mont des Arts
“Mont des Arts” Fransızca “Sanatlar Tepesi” anlamına geliyor. İsminden de anlaşılacağı üzere birçok önemli müze, galeri ve sanat kurumuna ev sahipliği yapan bir alan burası. Geçmişi çok uzak değil 1950’lere dayanıyor. Peyzaj güzeli bahçeye giden merdivenlerde canlı müzik yapan sokak sanatçılarına da rastlayacaksınız. Bahçenin en üst noktasında panaromik şehir manzarası sunan teraslar da var. Burada adeta şehrin tablosuna dahil oluyorsunuz. Konum için tıklayın. Haritada 16 numara.
1.2.6 Magritte Museum
Ünlü Belçikalı sürrealist ressam René Magritte’in benzersiz dünyasını keşfetme imkanı sunan bir müze. Magritte’in gerçeküstü dünyasına özel bir ilginiz yoksa bile eserlerine az çok aşinasınızdır zira etrafımızda öyle çok imitasyon üründe kullanılıyor veya bugün dahi o kadar fazla yeni sanatçıyı etkilemeye devam ediyor ki! Sanatçının 3 kata yayılan eserlerini, kronolojik olarak ayrılmış dönemlere göre inceleyebiliyorsunuz. Pazartesileri kapalı, hafta içi ziyaret saati 10-17.00 iken hafta sonu 11-18.00 olarak değişiyor. Konum için tıklayın. Haritada 17 numara.
1.2.7 Müzikal Enstrümanlar Müzesi
Şehirdeki Art Nouveau mirasının en güzel yapılarından birindeyiz şimdi. Üzerinde “Old England” yazılı Müzikal Enstrümanlar Müzesi binası eskiden bu isimde kullanılan çok katlı bir alışveriş merkezinin restore edilmiş hali. Şu anda tamamen müziğe adanmış bir müze olarak kullanılan bina, dünyadaki en büyük ve çeşitli müzik aleti koleksiyonlarından birine ev sahipliği yapıyor. İçinde yaklaşık 8 bin adet müzik aleti var. Farklı kültür ve çağlardan günümüze kadar gelebilmiş müzik aletlerini görmek zaten oldukça keyifli ama bazılarının sesli rehberden seslerini duyma imkanınız da oluyor. Biz de en çok bu müzecilik anlayışını sevdik. Siz müzeyi gezerken pan fülütten gaydaya, duduktan ksilofona dünyanın dört bir yanından farklı müzik aletlerinin sesi size eşlik ediyor. İçinde saatler geçer size öyle söyleyelim. Pazartesileri dışında haftanın her günü 17.00’a dek ziyaret edilebiliyor. Açılış ise hafta sonu 10.00 ve hafta içi 09.30’da. Müzikal Enstrümanlar Müzesi’ne giriş bileti almak için tıklayın. Konum için tıklayın. Haritada 18 numara.
1.2.8 La Pharmacie Anglaise Binası
Müzikal Enstrümanlar Müzesi’nin hemen birkaç blok aşağısında bizce Brüksel’in en güzel yapılarından biri daha görülmeye değer. Şimdilerde içinde simyacı temalı bir kokteyl bar olan bina 19. yüzyılın sonlarında bir eczane olarak işlev görmüş. Güzelliğini görmeden önünden yürüyüp geçmeniz imkansız. Konum için tıklayın. Haritada 19 numara.
1.2.9 Belçika Kraliyet Güzel Sanatlar Müzesi
Belçika Kraliyet Güzel Sanatlar Müzesi, Antik ve Modern Sanatlar Müzesi olmak üzere iki ana bölümden oluşan, zengin koleksiyonlu bir müze. Dikdörtgen plan kubbe ve zarif sütunlarla dolu Neoklasik mimarili yapının kendisini gezmek bile başlı başına güzel. Antik Sanat Müzesi’nde Mısır, Yunan ve Roma dönemlerine air heykeller, seramik ve objeler görüyorsunuz. Modern kısımdaysa 19. yüzyıldan günümüze Avrupa sanatına odaklanan bir seçki var. Jan van Eyck’in “Ghent Altarpiece”i, Peter Paul Rubens’in “Descent from the Cross”u, René Magritte’in “The Empire of Light”ı, Vincent van Gogh’un “Landscape with Houses”ı, Rembrandt’ın “Saint Paul at his Writing Desk”i sizleri bekliyor. Pazartesi günleri kapalı. Diğer günlerde hafta sonu dışında 10-18.00 saatlerinde gezebilirsiniz. Hafta sonu ziyaret saatleri ise 11-18.00 saatleri arasında. Konum için tıklayın. Haritada 20 numara.
1.2.10 BOZAR
BOZAR, görkemli köşe girişi ve rengarenk bayraklarıyla dikkatinizi çekecek, Belçika’nın çok amaçlı kültür merkezi. Bir bakıma şehrin Atatürk Kültür Merkezi. Müzik, tiyatro, görsel sanatlar, sinema, heykel, mimari gibi gibi pek çok sanat dalına dair etkinlikleri bir araya getirmek için yapılmış. Binası şehrin pek çok noktasına imzasını bırakmış olan Victor Horta tarafından tasarlanmış ve Art Nouveau tarzı bunu kulağımıza fısıldıyor. 1928 yılından beri prestijli sanat etkinliklerinin de merkezi. Oldukça büyük yapı hoş sahne ve salonlara sahip vaktiniz varsa güzel bir etkinlik kovalayın deriz. Konum için tıklayın. Haritada 21 numara.
1.2.11 Horta Gallery
Horta Gallery, ismindeki gibi Victor Horta’nın tasarladığı bir binada yer alıyor ama bu sefer tek vurgu mimari üzerine değil. Bu galeri karikatür ve çizim severler için. Dış mimari tabi ki Horta’ya özgü ve döneminin özelliklerini taşıyor. İçerideyse modern sanat tezatça sizi bekliyor. Hem yerel hem uluslararası sanatçıların eserleri, çeşitli tekniklerle sunulmuş. İnteraktif sunumlarıyla bazı eserlerin içindeymiş gibi hissedebilirsiniz. Haftanın her günü 10.30-18.00 saatlerinde edinebilirsiniz. Konum için tıklayın. Haritada 22 numara.
1.2.12 Passerelle Tondo
Passerelle Tondo, Federal Parlamento binasını Leuvensestraat’ın diğer tarafındaki uzantısı olan yeni Forum Binası’na bağlayan bir yaya köprüsü ama dışarıdan bir modern sanat eserini andırıyor. Konum için tıklayın. Haritada 23 numara.
1.2.13 Quartier Royal’den Yeme-İçme Önerilerimiz
– Léopold Café Royal: Kahvaltısı için yolumuzu sık sık düşürdüğümüz tatlı bir kafe. İki katlı ve bolca oturma alanı var. Kahvaltı için bageller, eggs benedictler, çırpılmış yumurtalı doyurucu tabaklar bulabilirsiniz. Konum için tıklayın. Haritada 8 numara.
– Café Boudin: Şehrin en sevilen brunch ve kahvaltı noktalarından. Konum için tıklayın. Haritada 9 numara.
– My Little Cup: Şehirdeki en sevdiğimiz kahve noktası. Dışarı attığı masalarına kurulup güleryüzlü çalışanlarının tavsiyesi hamur işlerinden söyleyin. Yalnız kahvaltı gibi sıcak servisleri yok. Konum için tıklayın. Haritada 10 numara.
– Caberdouche: Mahallenin en sevilen iş çıkışı buluşma noktalarından. Paylaşımlık seçeneklerden ortaya söyleyip şehrin yerellerine karışmalık. Konum için tıklayın. Haritada 11 numara.
– Laurent Gerbaud Chocolatier: Leonidas veya Neuhaus gibi fabrikasyona dönmüş ve dünyaya açılmış çikolatacılar yerine daha butik seçenekler bulabileceğiniz bir artizan çikolatacı. Özellikle egzotik meyveler ve Uzak Doğu’dan baharatlarla oluşturduğu kreasyonlarla ünlü. Yalnız pazartesileri kapalı. Konum için tıklayın. Haritada 12 numara.
– Mary: 1942’den beri var olan bir artizan çikolatacı. Denilene göre çikolataları Belçika Kraliyet Ailesi’nin de favorisi. Yine tüketilmemiş olan butik markalardan. Rococo bir dekorasyonu var. Konum için tıklayın. Haritada 13 numara.
1.2.14 Quartier Royal’de Önerdiğimiz Oteller ve Evler
– Pillows City Hotel Brussels Centre $$: Brüksel Merkez İstasyonu’na ve St Michael & St Gudule Katedrali’ne sadece 100 metre mesafede bir otel.
– Hotel Du Congres $$: Parc de Bruxelles’e 5 dakika mesafede, 18. yüzyıldan kalma karşılıklı iki binada konumlanan bir otel.
1.3 Sablon ve Marolles’de Gezilecek Yerler
Sablon ve Marolles, merkezin tarihi merkez ve Quartier Royal bölgelerine göre daha salaş ve bohem mahalleleri. Comic Strip’ten murallerle ile dolu sokaklar, trend pub’lar, bit pazarları, butik dükkanlar, antikacılar, fotoğraflamalık ara sokaklar, küçük meydanlar bu mahallelerde bulabilecekleriniz arasında.
1.3.1 Place du Petit Sablon
Place du Petit Sablon, kimisi modern döneme ait kimisi ise 16. yüzyıldan kalma 48 heykelin içinde gezinebileceğiniz hoş bir şehir parkı. bulunuyor. Her bir heykelciğin altında Brüksel’in eski meslek ve zanaatlerini temsil eden figürler yer alıyor. Konum için tıklayın. Haritada 24 numara.
1.3.2 Church of Our Lady of Victories
Meydanın arkasında ise 15. yüzyıldan kalma Roma Katolik kilisesi Gotik tarzdaki Church of Our Lady of Victories yer alıyor. Gelmişken onu da ziyaret edebilirsiniz. Zamanında soylu ve varlıklı vatandaşların himayesinde yapılmış bu yüzden iç detaylarında da zengin bir dekorasyon görüyorsunuz. Tarihte pek çok olaya tanıklık etmiş; örneğin 17. yüzyılda İspanya İmparatoru II. Philip ve III. Philip’in düğün törenleri burada yapılırken bir çok sanatçının cenaze töreni de yine burada olmuş. Konum için tıklayın. Haritada 25 numara.
1.3.3 Place du Jeu de Balle ve Bit Pazarı
Marolles’deki Place du Jeu de Balle, 1873’ten beri şehrin ünlü bit pazarına ev sahipliği yapan ve bununla ünlenen bir meydan. “Jeu de Balle” top oyunu anlamına geliyor. Aynı zamanda yerel halkın çeşitli etkinlikler için de buluşma noktası. Şimdilerde meydanda her gün antika eşyalar, vintage giysiler, el emeği ürünlerle dolu bir sürü tezgah kuruluyor. Çevrede de pek çok kafe bulunuyor. Bu meydanı da Maria Immaculata adında gelmişken girip gezebileceğiniz bir kilise süslüyor. Konum için tıklayın. Haritada 26 numara.
1.3.4 Brüksel Hukuk Mahkemeleri
Bu dev yapının ilginizi çekmemesi sanırız pek mümkün değil. Bu devasa bir saray görünümündeki yapı ülkenin en önemli adliye binası. 1866-1883 yılları arasında mimar Joseph Poelaert tarafından eski adliye binasının yerini almak üzere inşa edilmiş. Mimarisi Neoklasik ve Neogotik tarzlarını bir araya getiriyor. Bina İkinci Dünya Savaşı sırasında büyük hasar görüyor ve sonrasında kubbe yıkıldığı için, yeniden daha yüksek şekilde inşa ediliyor; ama bu yapı da ağır hasar görünce bitmek bilmeyen tadilat süreci bugün bile devam ediyor. Günümüzde hala bir mahkeme binası ama zaman zaman çeşitli etkinlikler ve sergiler de olabiliyor. Konum için tıklayın. Haritada 27 numara.
1.3.5 Sablon ve Marolles’den Yeme-İçme Önerilerimiz
– La Fabrique en Ville: Parc d’Egmont’un içinde, ağaçlar altında bir brunch noktası. Özellikle havanın güzel olduğu bir pazar günü gelmelik. Rezervasyon yaptırmanızı öneririz. Konum için tıklayın. Haritada 14 numara.
– Mazette: Marolles’de, “dikkebroodje” denilen ekşi maya ekmek arası sandviçleri ile ünlü bir mahalle pub’ı. Konum için tıklayın. Haritada 15 numara.
– Au Stekerlapatte: Belçika mutfağından lezzetler tadabileceğiniz, vintage bir ortamı olan, lokal bir restoran. Konum için tıklayın. Haritada 16 numara.
– Au Laboureur Steak House: Türklerin işlettiği bir steak house. Brüksel’de iyi et yemek için en sevilen tercihlerden. Konum için tıklayın. Haritada 17 numara.
– Brasserie de l’Ermitage: Artizanal biralar yapan bir birahane. Konum için tıklayın. Haritada 18 numara.
1.3.6 Sablon ve Marolles’de Önerdiğimiz Oteller ve Evler
– Hotel NH Collection Brussels Grand Sablon $$: Tarihi Grand Sablon Meydanı’nda yer alan, klimalı, minibar ve tv ile donatılmış odalar sunan bir seçenek.
– The Hotel Brussels $$: Louise Metro Durağı!na 300 metre mesafede yer alan rahat konumlu bir opsiyon. Odaların pek çoğu geniş, temel ihtiyaçlar oturma alanı, kasa, minibar gibi şeyler bulunuyor.
1.4 Saint Catherine & Dansaert
Saint Catherine ve Dansaert bölgeleri, şehrin öğrenci ve genç nüfusunun takıldığı trend mekanlarla ve barlarla dolu, dinamik ve hareketli, yan yana iki bölgesi. Paris’in Oberkampf’ı, Londra’nın Shoreditch’i ya da Berlin’in Kreuzberg’i gibi düşünebilirsiniz.
1.4.1 Boulevard Anspach
Şehrin İstiklal Caddesi. Upuzun, sağlı sollu dükkanların ve yeme-içme yerlerinin olduğu araç trafiğine kapalı bir sokak. Kesinlikle bir kez boydan boya yürüyün, sonra da Grand Café’de mola verin deriz. Konum için tıklayın. Haritada 28 numara.
1.4.2 Saint Catherine Kilisesi ve Marché aux Poissons
Saint Catherine Kilisesi, bölgeye de ismini veren kilise. 1854 ile 1874 yılları arasında Fransız Gotik üslubunda inşa edilmiş. Konum için tıklayın. Haritada 29 numara.
Hemen önündeki alan ise “Marché aux Poissons” yani “Balık Pazarı” diye geçen meydan. Burada 1800’lerin sonundan 1950’lere kadar bir balık pazarı kurulurmuş meydan da ismini buradan almış. Artık bir balık pazarı yok ama yan sokaklarında balık ve kabuklu deniz ürünleri restoranları halen daha yoğunlukta. Marché aux Poissons Aralık ayında Noel Pazarı ile de ünlü. Konum için tıklayın. Haritada 30 numara.
1.4.3 Black Tower
Black Tower gördüğünüzde dikkatinizi çekecek, etrafı modern binalarla çevrili Orta Çağ’dan kalma bir kule. Kulenin çatı kısmı siyah olduğundan bu isimle anılıyor. 13. yüzyılın başında inşa edilmiş ve bir zamanlar şehir surlarının parçasıymış. Tarihçilere göre bir dönem özel mülkiyet haline gelmiş ve günümüze dek korunmasında bu önemli rol oynamış. Orta Çağ’dan minik bir kesit olarak meydandaki varlığını sürdürüyor. İçi ziyaret edilmiyor ancak dışından görebiliyorsunuz. Konum için tıklayın. Haritada 31 numara.
1.4.4 Zinneke Pis
Zinneke Pis, işeyen heykeller üçlemesinin son parçası. İşeyen çocuk ve kızdan sonra kendisi işeyen bir köpek heykeli. “Zinneken” Brüksel argosunda başıboş köpekleri vurgulamak için kullanılıyor. 1998’de Tom Frantzen tarafından işerken tasvir edilmiş bir köpek. Şehrin mizahi yapısını yansıtan noktalardan biri. Konum için tıklayın. Haritada 32 numara.
1.4.5 Comics Art Museum
Tam olarak bu bölgelerde değil onların biraz dışında kalıyor ama eklemeden geçmek istemedik. Comics Art Museum, çocuk kalan hemen herkesin minikliğinden esintiler bulabileceği, duygusal bir gezintiye çıkacağı bir çizgi roman müzesi. 1989’da açılmış ve o zamandan beri ülkedeki çizgi roman sanatına olan ilgiyi canlı tutan yerlerden biri. Red Kit’ten Şirinler ve Tintin’e bir sürü eski arkadaşınız burada sizi bekliyor. Çizgi roman kültürünün simgesi olan bir müzede elbette pek çok orijinal çizim ve baskıyı burada görebiliyorsunuz. Belçika’nın ünlü çizgi roman sanatçılarından olan Hergé (Tintin’in yaratıcısı), Peyo (Şirinler’in yaratıcısı), ve André Franquin (Spirou’nun yaratıcısı) gibi isimlerin eserleri müzede sergileniyor. Binanın kendisi de görülmeye değer çünkü Victor Horta’nın tasarımı Art Nouveau yapılardan biri. Pazartesileri kapalı, diğer günlerde 10-18.00 arası uğrayabilirsiniz. Konum için tıklayın. Haritada 33 numara.
1.4.6 Saint Catherine ve Dansaert’den Yeme-İçme Önerilerimiz
– Gaston: Şehrin en sevilen ve önünde deli kuyruklar olan dondurmacısı. Denedik ve çok sevdik. Konum için tıklayın. Haritada 19 numara.
– Chicago Café: Tüm gün brunch veren çok popüler bir cafe. Rezervasyon almıyor. Konum için tıklayın. Haritada 20 numara.
– Mok Coffee: Şehrin en sevilen kahvecilerinden ama avokadolu tost gibi kahvaltılık seçenekler de sunuyor. Flat White’ı çok başarılı. Konum için tıklayın. Haritada 21 numara.
– Wolf Sharing Food Market: Taco’dan patates kızartmasına burgerden dumpling’e her tür mutfaktan modunuza göre sokak lezzetleri bulabileceğiniz bir yemek marketi. Özellikle hafta içi öğle yemeğine bölgedeki tüm beyaz yakalılar burada toplanıyor. Konum için tıklayın. Haritada 22 numara.
– Brasserie Surréaliste: Dansaert bölgesinde, 1932’den kalma, Art Deco bir muz deposu içinde, Happy hour’lar ve tematik etkinlikler de yapan popüler bir brasserie ve bira fabrikası. Konum için tıklayın. Haritada 23 numara.
1.4.7 Saint Catherine ve Dansaert’de Önerdiğimiz Oteller ve Evler
– Hotel NH Collection Brussels Centre $$: Modern bir konaklama seçeneği. Wifi, klima, çay kahve makinesi, banyo gereçleri gibi şeyler her odada var. Teras alanı ve manzarası buranın keyifli seçeneklerinden.
– B&B Druum $$: Oda kahvaltı şeklinde hizmet veren 1850’lerden kalma restore edilmiş bir konak. Odaların her biri sanat kolektifleri tarafından tasarlanmış, dokuyu koruyan modern bir tarzları var. Bazı odalar balkonlu. Kahvaltı açık büfe.
– All In One $$: Kendine has orijinal bir tasarımı olan bir aparthotel işletmesi. Odaların çoğu geniş. Bazı odalar mutfaklıyken hepsi değil. Çay kahve makinesi, tv, banyo gereçleri, çalışma masası gibi temek şeyler tüm odalarda var.
– WoW $$: Genel olarak açık renk dekore edilmiş bir daire kiralama işletmesi. Klima, wifi, çay kahve makinesi, banyo gereçleri gibi detaylar her birimde bulunuyor.
2. Saint-Gilles ve Louis’de Gezilecek Yerler
Saint-Gilles, şehrin merkez dışında kalan ama yeni açılan cafeler, barlar ve restoranlarla git gide popülerleşmekte olan bölgesi. En karakteristik özelliklerinden biri de şehrin en önemli Art Nouveau malikanelerinin bazılarının burada bulunuyor olması. Hemen bitişiğindeki Louis bölgesi ise şehrin bir nevi Bağdat Caddesi.
2.1 Gate of Hal
Gate of Hal, 18. yüzyıldan kalma korunaklı şehir surları içinde yer alan ve bize güzel manzaralar sunan, Brüksel tarihini anlatan bir müze ve kale. 14. yüzyılda, Savoy Dükü olan Jean II de Hainaut tarafından savunma amaçlı inşa ettirilmiş. Müze Brüksel tarihini, mimarisini, askeri geçmişini sergiliyor. Orta Çağ’dan kalma silahlar, bazı el yazmaları, tarihi belgeler sergileniyor. Konum için tıklayın. Haritada 34 numara.
2.2 Parvis de Saint-Gilles
Parvis de Saint-Gilles, 1866-1878 yılları arasında Neo Romanesk tarzda inşa edilmiş bir kilise ve meydan. Asıl olayı meydanda 1865’ten beri pazartesileri dışında her gün kurulan gıda pazarı. Aynı zamanda çoğunlukla yerellerin takıldığı cafe ve barlarla dolu olmasıyla da keşfedilesi bir yer. Konum için tıklayın. Haritada 35 numara.
2.3 Horta Müzesi
Horta Müzesi, ismini ünlü Belçikalı mimar, Art Nouveau tarzının öncülerinden biri olarak kabul edilen Victor Horta’dan alıyor. Zaten müze binasının kendisi de mimarın kendisi için tasarladığı, 1898-1901 yıllarında inşa ettiği aile evi ve atölyesi. Yapının ahşap pencere ve kapı detayları hayli hoş. Horta Müzesi, Horta’nın Brüksel’de tasarladığı diğer üç malikaneyle birlikte UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde. İçerdeyse süreli sergilerin yanı sıra Horta’nın hayatı ve sanatına ilişkin bir yolculuk sizi bekliyor. İçeride fotoğraf çekimi yasak. Hatta cep telefonlarınızı kilitli dolaplara bırakmanız bekleniyor. Bunun nedeni ise fotoğraf çekerken ziyaretçilerin daha az dikkatli olması ve bu yüzden yaşanabilecek sorunlarmış. Ancak her ayın son cuma günü randevu alarak ve sabah saatlerinde müzeye gelip fotoğraf çekebiliyorsunuz. Pazartesileri kapalı, diğer günlerde hafta içi 14-17.30 ve hafta sonu 11-17.30 saatlerinde gezebilirsiniz ancak müzenin websitesinden saatli bilet rezervasyonu yapmanız gerekiyor. Ayrıca her ayın ilk pazar günü ücretsiz ziyaret edebileceğinizi de ekleyelim. Konum için tıklayın. Haritada 36 numara.
2.4 Maison Hannon
Aynı mahallede biraz ileride, beyaz mermer tuğlalarda köşede sizi bekleyen ev de tarihi Art Nouveau malikanelerinden biri olan Maison Hannon. Mimar Jules Brunfaut’un tarafından sanayici Édouard Hannon için tasarlanıp 1903-04 yılları arasında inşa edilmiş. Cumbalı, köşe oymalı evin iç mimarisinde, vitraylar, merdiven ve freskler gerçekten göz alıcı. Pazartesi, Salı ve Çarşamba günleri kapalı. Perşembe 13.00, Cuma 11.00 ve hafta sonu 10.00’da açılıyor. Kapanış hep 18.00’da. Yine websitesinden saatli rezervasyon yapmanız bekleniyor. Konum için tıklayın. Haritada 37 numara.
2.5 Baykuşlar Evi
Brüksel’in Art Nouveau incilerinden Baykuşlar Evi elbette Victor Horta’nın elinden çıkmış. Evin ismi yapının cephesindeki baykuş motiflerinden geliyor. Rengi kızıl ve dış cephesinde tuğla, demir, cam işi detayları dikkat çekiyor. İç mimarisinde her yerde fresk ve mozikler var ama maalesef artık ziyarete açık değilmiş biz de sadece dışarıdan bakmakla yetindik. Konum için tıklayın. Haritada 38 numara.
2.6 Avenue Louis
Louis ise şehri dikey olarak kesen alışveriş caddesi. Tüm büyük moda evlerinin şubeleri bu cadde üzerinde kalıyor. Konum için tıklayın. Haritada 39 numara.
2.7 Hôtel Tassel
Hôtel Tassel, Victor Horta’nın UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Art Nouveau eserlerinden biri. 1893-94 yıllarında bilim insanı ve professör Emile Tassel için yapılmış ve döneminde pek çok tartışmaya yol açsa da sonra tarzının öncülerinden biri olmuş. Bugün özel bir ofis olduğu için iç kısmı gezilmiyor ama dışarıdan da güzelliği ortada. Konum için tıklayın. Haritada 40 numara.
2.8 Hôtel Solvay
Hôtel Solvay de Victor Horta’nın UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Art Nouveau eserlerinden. 1894-98 yılları arasında inşa edilmiş ve Victor Horta’nın en ünlü eserlerinden biri kabul ediliyor. Horta dökme demir ve cam kullanımı gibi dönemindeki mimari yeniliklerinin pek çoğunu bu çalışmasında bizlere göstermiş. Sadece perşembe ve cumartesi günleri limitli ziyaretçi sayısına açık oluyor. Websitesinden doluluk oranını kontrol edebilirsiniz. Konum için tıklayın. Haritada 41 numara.
2.9 Hôtel Max Hallet
Hôtel Max Hallet, Victor Horta’nın özgün eserlerinden biri. Yine Art Nouveau tarzının özelliklerini inceleme şansı buluyorsunuz. 1903 ile 1906 yılları arasında Avukat Max Hallet için tasarlanmış. Yapının içini yalnızca belirli tarihlerde gerçekleşen rehberli turlarla görebiliyorsunuz. Tarih ve saatlere yine websitesinden ulaşabilirsiniz. Konum için tıklayın. Haritada 42 numara.
2.10 Abbaye de la Cambre
Abbaye de la Cambre, mimari açıdan etkileyici bir Sistersiyen manastırı. Sistersiyenler de kim derseniz, kısaca Katolik mezhebi içinde ayrı bir grup demek yeterli olur sanırız. Manastır komnpleksi Orta Çağ’da kurulmuş ve zamanla pek çok değişikliğe uğramış ama ilk kuruluşu 13. yüzyıla uzanıyor. Gotik tarzının karakteristik özelliklerini gösteren dış cephesi ve iç mimarisi de hoş. Manastır kimi zaman rahibe manastırı olarak kimi zaman eğitim ve sanat merkezi gibi işlevlerde kullanılmış. Park ve bahçeleri ise ayrı bir güzellik. Haftanın her günü 18.00’a dek uğrayabilirsiniz. Konum için tıklayın. Haritada 43 numara.
2.11 Villa Empain
Villa Empain, şehrin tanınmış sanayici ve hayırserveri Louis Empain tarafından 1930’larda inşa ettirilmiş Art Deco tarzının güzel örneklerinden biri sayılan villa. Mimarı ünlü Belçikalı mimar Michel Polak ve dönemin modernizm ve lüksünün bir yansıması. Beyaz mermer, cam ve metal yapıda zarifçe kullanılmış. Günümüzde Boghossian Vakfı tarafından işletilen bir sanat ve kültür merkezi. Yıl boyunca çağdaş sanata dair dönemsel etkinlik ve sergiler oluyor. Konum için tıklayın. Haritada 44 numara.
2.12 Bois de la Cambre
Bois de la Cambre, Brüksel’in tarihi dokusuyla çevrili kalabalık sokaklarından çıkıp gelebilecğiniz, yeşillikler içinde bir mola imkanı. Şehir merkezine yaklaşık 6 kilometre mesafedeki bu park 1861’de İngiliz peyzaj mimarı Edouard Keilig tarafından tasarlanmış. Aslında Sonian Ormanı’nın doğal bir kolunu oluşturuyor. Parkın kuzey kısmı 19. yüzyıldan kalma bazı yapılara da ev sahipliği yapıyor. Güney kısımsa Robinson Adası isimli yapay gölüyle 15 dönümlük büyük bir alandan oluşuyor. Bu adanın üzerinde bir kafe de bulunuyor. Küçük gölde teknelerle karşı tarafa geçebiliyorsunuz. Piknik, koşu, yoga gibi çeşitli aktiviteler için Belçikalıların da favorisi. Konum için tıklayın. Haritada 45 numara.
2.13 Maniak Padoue
Maniak Padoue, Saint Gilles bölgesinde eski bir kilisenin restore edilmesiyle oluşturulmuş bir tırmanış parkuru yani bouldering alanı. Brüksele gelmişken tarihi bir kilisenin görkemli mimarisi eşliğinde adrenalin dolu bir aktivite fırsatı. Deneyimli bir tırmanışçı olmanıza gerek yok, hatta ilk kez deneyecekler için ilk 15 dakikası ücretsiz. İnternet sitesi üzerinden rezervasyon yaptırabiliyorsunuz. Konum için tıklayın. Haritada 46 numara.
2.14 Saint-Gilles ve Louis’den Yeme-İçme Önerilerimiz
– Kami: Mahallenin en sevdiğimiz kahve dükkanı. Tatlıları da bir o kadar başarılı. Konum için tıklayın. Haritada 24 numara.
– Fernand Obb Delicatessen: Meşhur karidesli Belçika kroketlerini tadabileceğiniz bir deli. Konum için tıklayın. Haritada 25 numara.
– Hinterland: Mahallenin sevilen brunch cafesi. Vegan seçenekler de bol. Çarşamba günleri kapalı. Konum için tıklayın. Haritada 26 numara.
– Pardon Brussels: Waffle’lı bir kahvaltı yapmak isterseniz tercih edebileceğiniz bir seçenek. Konum için tıklayın. Haritada 27 numara.
– Café Flora: Mahallenin en sevilen iş çıkışı, happy hour ve brunch mekanı. Eski bir sinemadan cafeye çevrilmiş o nedenle de ortamı çok hoş. Konum için tıklayın. Haritada 28 numara.
– Le 203: Mahallenin en sevilen, mevsimlik menü sunan restoranı. Fransız-Belçika mutfağı ağırlıklı. Açık mutfaklı. Rezervasyon almıyor. Konum için tıklayın. Haritada 29 numara.
– La Buvette: Fine dining konseptli bir yer arayışındaysanız gelebileceğiniz bir seçenek. Eski bir kasap dükkanından restorana çevrilmiş. Fransız şefinin imza lezzeti çikolatalı tart. Rezervasyon şart. Pazar ve pazartesileri kapalı. Konum için tıklayın. Haritada 30 numara.
2.15 Saint-Gilles ve Louis’de Önerdiğimiz Oteller ve Evler
– The Scott Hotel $$: Avenue Louise bölgesinin hemen yanında yer alan, modern ve sıcak döşenmiş, ev havasında bir otel. Bazı odaların kendine ait terası bulunuyor.
– Vintage Hotel Brussels $$: Louise Metro İstasyonu’na 5 dakikalık yürüme mesafesinde yer alan, 70’ler tarzında dekore edilmiş bir otel.
– Thon Hotel Bristol Stephanie $$: Louise Metro İstasyonu’na 600 metre mesafede yer alıyor, Odalarda klima, banyo gereçleri, çay kahve makinesi gibi donanımlar var.
3. Ixelles ve Etterbeek’te Gezilecek Yerler
Ixelles, tüm Brüksel’in en zengin mahallesi olarak gösteriliyor. Gerçekten de burada ayrı bir refah seviyesi var sokaklarını gezerken sizin de dikkatinizi çekecektir. Hem yüksek öğrenim kurumlarının kampüsleri burada hem de sanat galerileri gibi kurumlar ve butik moda evleri…Etterbeek ise Brüksel’in en yaşanır mahallelerinden biri. Bol yeşillikli, sessiz, sakin bir bölge. AB birimleri ve Cinquantenaire Parkı da burada kalıyor.
3.1 Parc du Cinquantenaire
Cinquantenaire, bir müze kompleksi diyebiliriz. Oldukça zengin bir içeriğe sahip. İsmi Fransızca “Elli Yıl” anlamına geliyor ve Belçika’nın bağımsızlığının 50. yılını kutlamak için inşa ediliyor. Komplekste dikkat çeken ana şeylerden biri “Zafer Takı”. Bu görkemli yapı 1880’lerde yine Belçika’nın bağımsızlığını kutlamak için yapılmış. Komplekste gezebileceğiniz arkeolojiden etnografiye geniş bir koleksiyona sahip, Orta Çağ’dan günümüze Belçika tarih sanat ve kültürüne dair eserler bulabileceğiniz Sanat ve Tarihi Müzesi, eski otomobillerden modern araçlara dek bir seçki sunan Autoworld, askeri tarih meraklıları için askeri silahları da sergileyen Kraliyet Askeri Müzesi ve güzel bir yürüyüş için park alanı bulunuyor. Müzeleri gezmek için hepsine ayrı ayrı biletler almanız gerekiyor. Konum için tıklayın. Haritada 47 numara.
3.1.1 Sanat ve Tarihi Müzesi
Kraliyet Sanat ve Tarihi Müzeleri’nin bir parçası olan Sanat ve Tarih Müzesi, Avrupa’nın en büyük sanat müzelerinden biri. Dışarıdan Gotik – Rönesans tarzı ve görkemli taş işçililiği ile dikkatinizi çekecek müze, iç mimarisinde ise geniş sergi alanlarıyla modern bir atmosfere sahip. Müze koleksiyonu tarih öncesinden modern döneme 4 döneme ayrılmış; Ulusal Arkeoloji, Klasik Antikacılık, Avrupa Dışı Medeniyetler, Avrupa Dekoratif Sanatları. Şimdiden uyaralım müze hayli büyük, tamamını gezmek birkaç saatinizi alacaktır. Pazartesileri kapalı. Salıdan cumaya 09.30-17.00 ve diğer günlerde 10-17.00 saatlerinde ziyarete açık. Konum için tıklayın. Haritada 48 numara.
3.1.2 Autoworld
Autoworld, Avrupa’nın en büyük otomobil koleksiyonlarından birine ev sahiğliği yapıyor ve sizi de otomobil tarihinde bir yolculuğa çıkarıyor. Müzenin dış cephesi zarif mimari detaylar ve büyük cam pencerekerke dikkat çekiyor. İçerisiyse kocaman modern bir sergi salonu. Tarihi arabalar, vintage modeller, spor arabalar ve çeşit çeşit markalarla otomobil endüstrisine dair pek çok şey var, otomobil tutkunları için keyifli bir müze. Hafta içi 10-17.00 ve hafta sonu 10-18.00 saatlerinde ziyarete açık. Autoworld’e bilet almak için tıklayın. Konum için tıklayın. Haritada 49 numara.
3.1.3 Kraliyet Askeri Müzesi
Kapısında toplar olan oval camlı bina Kraliyet Askeri Müzesi. Özellikle Birinci ve İkinci Dünya Savaşı dönemin savaş aletlerine ışık tutan bir koleksiyonu var. Konum için tıklayın. Haritada 50 numara.
3.2 AB Birimleri Bölgesi
Başta da dediğimiz gibi Belçika, Avrupa Birliği’nin merkezi konumunda ve kurucu üyelerinden biri. E bu yüzden başkenti Brüksel bu anlamda önemli bir şehir; politika ve karar mekanizmalarının merkezlerinden biri. Leopold Park’ın bitimindeki bölge şehirdeki Avrupa Birliği birimlerinin ve ofislerinin kümelendiği bölge. Çeşitli ziyaret şartları ile bu birimleri de ziyaret edebiliyorsunuz.
3.2.1 Parlamentarium
Avrupa Parlamentosu kompleksi içinde yer alan Parlamentarium, Avrupa’nın en büyük parlamento ziyaretçi merkezi. İçeride Avrupa Parlamentosu işleyişine, gelişimine ve günümüze dek nasıl bir geçmişe sahip olduğuna dair bilgi edinebiliyorsunuz. Parlamento üyeleri nasıl seçilir, işleyişi nasıldır, nasıl karar alınır ve günlük işleyişi nasıl devam eder gibi işleyişe dair bilgilendirmeler yer alıyor. Gitmeden websitesinden rezervasyon yaptırmalısınız yoksa içerideki yoğunluğa göre ziyaretçi kabul edebiliyorlar. Konum için tıklayın. Haritada 51 numara.
3.2.2 Avrupa Parlamentosu
Avrupa Parlamentosu AB’nin yasama organı ve AB politikalarının şekillendirilmesinde de oldukça büyük bir rol oynuyor. Tüm bu faaliyetleri sırasında ziyarete açık. Parlamento ve komite toplantıları izlenilebiliyor, interaktif sergilere katılınabiliyor ve AB’ye dair bilgilendirici seminerleri değerlendirebiliyorsunuz. Bir dede esprisi olarak 23 Nisan goygoyu yapmadan buradan tüyüyoruz. Konum için tıklayın. Haritada 52 numara.
3.2.3 House of European History
House of European History, geçici ve kalıcı sergilere ev sahipliği yapan, Parlamentarium gibi Avrupa Birliği’nin tarihini değerlerini ve kültürel mirasını keşfetmek için bir merkez. Burada daha çok Avrupa Birliği’nin yakın tarihine dair bilgi edinebiliyorsunuz. Sergilenen eserler arasında belgeler, fotoğraf ve sanat eserleri, tarihi objeler yer alıyor. Birliğin kuruluş belgeleri, II. Dünya Savaşı sonrası yeniden inşa sürecini anlatan belgeler, kültür ve dil çeşitliliğine dair ya da AB’nin genişlemesine dair geniş konu yelpazesinde bilgiye de ulaşabiliyorsunuz. Haftanın her günü 18.00’a dek açık ama açılış saati 09.00 ve 13.00 arası değişiklik gösteriyor. Konum için tıklayın. Haritada 53 numara.
3.3 Doğa Bilimleri Müzesi
Doğa bilimleri ve doğa tarihi alanlarında zengin bir koleksiyona sahip. Eğer çocuklarla geziyorsanız oldukça keyifli bir seçenek olabilir çünkü bu müze Belçika’nın da kapsamlı doğa tarihi müzesi. Müze 1846’da kurulmuş ve günümüzde 4 ana bölümden oluşuyor; Jeoloji Müzesi, Mineraloji Müzesi, Hayvanat Bahçesi, Evrim Galerisi. Koleksiyona Iguanodon fosilleri, Bernissart dinozor galerisi ve Mosasaurus iskeleti gibi önemli eserler de dahil. Pazartesi günleri kapalı, hafta içi 09.30-17.00 ve hafta sonu 10-18.00 saatlerinde ise ziyaret edebilirsiniz. Konum için tıklayın. Haritada 54 numara.
3.4 Cauchie House
Cauchie House, yine Art Nouveau tarzına dair görülmesi gerekenlerden biri. Mimar Paul Cauchie tarafından 1905 yılında yapılmış. Hem dönem tarzını temsil ediyor hem de döneminin öncü teknik ve malzemeleri kullanarak yapılmış. Evin iç mekanında da duvar panoları, cam gravürleri sanatsal dokuyu güzelleştirmiş. Uzun ince evin dışardan da değişik bir görüntüsü var diyebiliriz ve cephesi alegorik detaylarıyla dikkat çekiyor. Cephede gördüğünüz yazının anlamını merak ederseniz “Par Nous-Por Nous” Bizim tarafımızdan, bizim için demek. İçi ancak hafta sonları rehberli turlarla gezilebiliyor. Konum için tıklayın. Haritada 55 numara.
3.5 Ixelles ve Etterbeek’ten Yeme-İçme Önerilerimiz
– Maison Antoine: Patates kızartması için en ünlü büfelerden. Küçük ve büyük boyu var ama küçük boyu bile yeterli. Çeşit çeşit soslarından acı seviyorsanız Samurai deneyin. Dilerseniz buradan patatesinizi alıp hemen karşısındaki pub’larda oturup bir şeyler içerek yiyebiliyorsunuz. Kapılarında zaten patatesiniz ile gelip oturabilirsiniz yazıyor. Konum için tıklayın. Haritada 31 numara.
– Gédéon: Sanat ve Tarih Müzesi içindeki şık bir restoran. Müzeyi gezdikten sonra bir şeyler yemek için rezervasyon yaptırmayı unutmayın. Konum için tıklayın. Haritada 32 numara.
– Kroket: Beşamel sosuna batırılıp kızartılan kroketleri ile ünlü bir başka mekan. Konum için tıklayın. Haritada 33 numara.
– Buddy Buddy Nut Butter Coffee Shop: Terracotta ve aynalı duvarları, yuvarlak küçük masaları ile çok sevimli bir cafe. Kendi fındık, fıstık kremalarını yapması ile ünlü. Konum için tıklayın. Haritada 34 numara.
3.6 Ixelles ve Etterbeek’te Önerdiğimiz Oteller ve Evler
– Moxy Brussels City Center $$: Ixelles’de 4 yıldızlı bir otel. Her biri özel banyolu, Wi-Fi erişimli ve klimalı odaları var. Her sabah açık büfe kahvaltı servis ediliyor.
– B&B House Ninety $$: Hareketli Flagey Meydanı’na 400 metre mesafede, modern tasarımlı iç mekanlara ve bir terasa sahip olan oda ve kahvaltı tesisi.
– Maison Flagey Brussels $$: Geçmişi 1906’ya uzanan Art Nouveau tarzında bir binada yer alan Maison Flagey Brüksel, Ixelles’te kiralık daireler içeren bir tesis. Bazı odalarda teras veya balkon, tüm odalarda minibar ve oturma alanı bulunuyor.
4. Laeken & Koekelberg’de Gezilecek Yerler
Laeken ve Koekelberg şehrin en kuzeyde kalan mahalleleri. Laeken kraliyet bahçelerini ve sarayını barındıran Laeken Park etrafında kümelenen ve çocuklu ailelerin favorisi olan atraksiyonları içerirken Koekelberg ise şehrin banliyösü konumunda.
4.1 Laeken Parkı
Belçika Kraliyet Ailesi’nin yazlık ikametgahı olan sarayın, saray bahçelerinin, kraliyet seralarının ve herkese açık rekreasyon alanlarının bulunduğu kraliyet arazisi. Hemen yakınlarında Atomium, Mini Avrupa, Planetarium gibi çocukların çok ilgilisini çekecek yerler de var. Konum için tıklayın. Haritada 56 numara.
4.1.1 Atomium
Atomium’u fotoğraflardan hatırlayacaksınızdır hani o devasa atom modeli. Aslında Expo 58 fuarı için André Waterkeyn tarafından tasarlanmış bir yapı. 102 metre yükseklikte 9 çelik kürenin birleşmesinden oluşuyor. Küreler 12 boruyla birbirine bağlanıyor. İçindeki asansörlerle farklı katlara çıkılabiliyor ve şehrin farklı panaromik manzaralarını bulabiliyorsunuz o nedenle de bir hayli turistik. Kapısında inanılmaz kuyruklar oluyor. O nedenle de sıra beklememek için biletlerinizi gelmeden önce online olarak alın deriz. Atomium giriş bileti almak için tıklayın. Konum için tıklayın. Haritada 57 numara.
4.1.2 Mini Avrupa
İstanbul’da Miniatürk’ü ziyaret edip eğlendiyseniz burada da onun Avrupa Birliği versiyonunu gezebilirisiniz. Tahmin edersiniz ki en çok çocukların ilgilisini çekecek yerlerden. Haftanın her günü 09.30-17.00 arasında ziyarete açık. Mini Avrupa giriş bileti almak için tıklayın. Konum için tıklayın. Haritada 58 numara.
4.1.3 Belçika Kraliyet Gözlemevi
Belçika Kraliyet Gözlemevi’nin bir parçası olan Planetarium, Brüksel’de yer alan, gökyüzünü ve uzayı keşfetmek için eğitici ve etkileyici deneyim sunan bir yer. Avrupa’nın en önemli planetaryumlarından ve aynı zamanda 23 metre kubbesiyle en büyüklerinden biri. 100 binden fazla yıldızın yer aldığı astronomik veritabanında gezinirken Satürn’ün halkalarına yaklaşmak, Samanyolu’nun sınırlarının ötesine geçmek eşsiz bir deneyim. Haftanın her günü 09-17.00 saatlerinde uğranabilir. Konum için tıklayın. Haritada 59 numara.
4.1.4 Laeken Kraliyet Seraları
Laeken Parkı içinde bulunan Kraliyet Seraları, Belçika’nın en muhteşem botanik ve mimari miraslarından biri. Demir ve ışığın içeri süzüldüğü camın zarif birleşiminden oluşan zarif seralar Kraliyet Ailesi’nin kış bahçesi diyebiliriz. 19. yüzyılın sonlarında III Leopold tarafından mimar Alphonse Balat’a inşa ettirilmiş. İlk olarak 1973’te halka açılmış ve o zamandan beri de tüm dünyadan turist çekiyor. Mimarisi geniş alana yayılmış, kubbeli yapılarıyla hoş ve ilginç. Bitki çeşitliliği açısından fazlasıyla zengin; tropik bitkiler, palmiyeler, portakal ağaçları, defneler, orkideler ve bir çok egzotik bitki bulunuyor.
Yalnız bu yapıyı gezmek o kadar da kolay değil. Sadece nisan ve mayıs ayları arasında birkaç hafta ile sınırlı kabul oluyor ve rezervasyon usulü ile çalışılıyor. Bir sonraki yılın rezervasyonları açıldığı anda doluyor. O nedenle de görmek istiyorsanız elinizi çabuk tutmanız gerekiyor. Bu bilgiyi giderken bilmediğimiz için bizim de gezme fırsatımız ne yazık ki olamadı. Bir dahaki sefere dedik. Detaylı bilgiyi websitesinden alabilirsiniz. Konum için tıklayın. Haritada 60 numara.
4.1.5 Hanedan Anıtı
İnce ince işlenmiş, sivrice yükselen bu yapı bir hanedan anıtı. Belçika’nın ilk kralı Kral I. Leopold’un anısına 1878-1881 yılları arasında Neo Gotik tarzda inşa edilmiş. Kraliyet ailesinin kökenlerini ve tarihini kutlayan anıtta aileye dair pek çok arma ve sembol göreceksiniz. Önemli olay ve kişilikleri temsil eden heykeller de bulunuyor. Konum için tıklayın. Haritada 61 numara.
4.2 Kutsal Kalp Ulusal Bazilikası
Koekelberg’deki Kutsal Kalp Ulusal Bazilikası, Paris’teki Sacré-Coeur Bazilikası’ndan esinlenerek Kutsal Kalbe adanmış bir dini yapı. İsa’nın kalbi, tanrının insana olan sınırsız sevgisini, merhamet ve bağışlamayı simgeliyor. Bu devasa yapının inşaatı 1905’te yani Belçika’nın bağımsızlığının 75. yılında başlamış olsa da iki Dünya Savaşı nedeniyle sekteye uğramış ve 1970’de tamamlanmış. Alan hacim oranına göre Avrupa’nın en büyüklerinden biri kabul ediliyor. Kubbesi 89 metre çapında ve Pantheon’dan sonra dünyanın ikinci büyük kubbesi.
Bu kubbeye ekstra ücret ödeyerek çıkabiliyor ve nefis bir Brüksel manzarasına bakabiliyorsunuz. Haftanın her günü 09-17.30 saatlerinde gezebilirsiniz. Konum için tıklayın. Haritada 62 numara.
4.3 René Magritte Müze Evi
Merkezdeki René Magritte Müzesi’ni gezdiyseniz ve ona doyamadıysanız, bir de kendisinin yaşadığı müze evi ziyaret edebilirsiniz. Dışarıdan tuğla detayları, cumbası ve ahşap pencerelerini süsleyen beyaz tül detaylarıyla dikkat çeken bu müze, sürrealist sanatçı René Magritte’in 1930-54 yılları arasında yaşadığı ve çalıştığı ev. Müzede kendisinin bazı eserlerini, kişisel eşyalarını, yatak odası, yemek odası, mutfak ve çalışma alanını görebiliyorsunuz. Pazartesileri kapalı. Diğer günlerde 10-17.00 saatlerinde açık. Konum için tıklayın. Haritada 63 numara.
4.4 Tour – Taxis & Gare Maritime
Tour & Taxis eski büyük bir sanayı bölgesi ve hemen kanalda, şehrin kuzeybatısında kalıyor. Eskiden nakliye ve gümrük merkezi olarak kullanılmış, sonrasında atıl kalmaya başlanınca güzel bir şekilde değerlendirilmiş. Oldukça büyük yapı. Zamanında Avrupa’nın dört bir yanından gelen kargo ve ticari malları ağırlarken şimdiyse turistleri ağırlıyor. Kapsamlı bir restorasyonla günümüzde kültürel bir merkez halini almış. Sanat sergilerinden yerel pazarlara pek çok etkinliğe denk gelebilirsiniz. Özellikle her yıl burada gerçekleştirilen Brussels Design Market Sprl tasarım tutkunları için adeta vaha. Avrupa’nın en büyük tasarım etkinliklerinden biri ve pek çok yeni tasarımcıyı da tanıma imkanı veriyor. Genellikle yılda iki kez ilkbahar ve sonbaharda düzenleniyor ve hafta sonları oluyor. Konum için tıklayın. Haritada 64 numara.
Hemen yandaki Gare Maritime kısmında ise gastronomik bir çeşitlilik sizi bekliyor. Hoş Belçika gastronomik anlamda pek çoğumuzun gözdesi olmayıp birazcık turistik kalsa da dünya mutfağından pek çok seçenek ve hoş bir atmosfer var. Haftanın her günü açık. Kapanış saati hafta içi 22.00, cumartesi 23.00 ve Pazar günleri ise 21.00’da. Konum için tıklayın. Haritada 65 numara.
4.5 Laeken & Koekelberg’den Yeme-İçme Önerilerimiz
– Frederic Blondeel Chocolate Factory & Shop: Çikolataları ve dondurmasıyla öne çıkan bir artizan çikolata dükkanı. Gault & Millau Award’da 2019’un en iyi çikolatacısı seçilmiş. Konum için tıklayın. Haritada 35 numara.
– La Source Beer Co.: Eski sanayi bölgesindeki depolardan birine kurulan artizan bira imalathanesi. Konum için tıklayın. Haritada 36 numara.
– Brasserie de la Senne: Yine eski sanayi bölgesindeki popüler bir artizan bira imalathanesi. Konum için tıklayın. Haritada 37 numara.
5. Schaerbeek ve Nord Est’te Gezilecek Yerler
Brüksel’in bahsetmeden geçemeyeceğimiz bölgeleri, Türklerin ve diğer göçmenlerin ağırlıkta olarak yaşadığı, Türkçe mekan isimlerine ve Türkçe konuşanlara sıkça rastlayabileceğiniz Schaerbeek ve Nord Est bölgeleri. Şehirdeki önemli Art Nouveau yapılardan bazıları bu göçmen mahallelerinin sokaklarında keşfinizi bekliyor. Konaklama için çok önereceğimiz yerler olamadı ne yazık ki.
5.1 Hôtel van Eetvelde
Hôtel van Eetvelde, size yine dönem değiştirtecek mimari duraklardan biri. Victor Horta tarafından 1898-1901 yılları arasında Özgür Kongo Devleti yöneticisi için tasarlanmış. Şehirdeki UNESCO koruması altındaki 4 Art Nouveau malikaneden biri. Dışarıdan doğal motifler ve ince işçiliği dikkat çekiyor. İç mekandaysa zengin dekoratif eşyalar korunmuş ve genellikle ahşap ağırlıklı evin içi hayli bakımlı. Vitraylar ve doğal ışığı içeri alabilen cephesi mimari güzelliklerinden biri. Horta her eserinde tarzını korumakla kalmıyor onu özgünce de dışa vuruyor. Yalnızca cumartesi, Pazar ve pazartesi günleri 10-17.00 saatlerinde ziyaret edebiliyorsunuz. Gelmeden önce websitesinden yerinizi garantilemeyi unutmayın. Konum için tıklayın. Haritada 66 numara.
5.2 Maison Saint-Cyr
Hemen ilerisinde, mimar Gustave Strauven imzalı, ferforje cephesi ile oldukça ilginç bir Art Nouveau ev daha var. Fakat burası ziyarete açık değil. Konum için tıklayın. Haritada 67 numara.
5.3 Brüksel Botanik Bahçesi
Botanical Garden, 1826’da kurulmuş bir botanik şehir bahçesi. Viktorya döneminden kalma zarif mimarisiyle hayli hoş. Farklı iklim bölgelerinden bitkilerin bir araya geldiği birçok tematik alanı var. Egzotik bitkilerin yanı sıra endemik türler de bulunuyor. Yıllarca mali belirsizliklerle ortada kaldıktan sonra Belçika Devleti 1870’de korumak için bahçeyi satın almış. Sonrasında parkı güzelleştirmek için bir sürü çeşme ve heykel eklenmiş. Tanınmış heykeltraş Constantin Meunier ve Charles van der Stappen 1894-98 yılları arasında bahçeye pek çok heykelini yerleştirmiş. Böylece botanik bahçesi adeta bir açık hava heykel müzesine dönüşmüş. Haftanın her günü 08.30-17.15 saatleri arasında ziyaret edebiliyorsunuz ve giriş ücretsiz. Konum için tıklayın. Haritada 68 numara.
5.4 Maison Autrique
Maison Autrique, Art Nouveau tarzının önde gelen örneklerinden biri ve hatta kimi sanat tarihçilerine göre bu ev Art Nouveau tarzının başlangıç noktalarından biri. Dış cephesinde zarif organik desenler, iç mekanda ise doğal ışık alan salonlar, özgün mobilyalar sizi bekliyor. Evdeki her detayda üslubun öncülerinden Victor Horta’nın özgün tarzını gözlemleyebiliyorsunuz. Abartı yok ve sadelik ön planda. 1893’te Horta 32 yaşındayken Solvay’de mühendis olan arkadaşı Eugene Autrique, ondan kendisi için bir ev tasarlamasını istemiş ve eklemiş: “Tek bir lüks dokunuş, tek bir aşırılık bile olmasın”. Horta da dediği gibi yapmış ve sonradan Art Nouveau akımının bir parçası olacak ilk malikanesini bu şekilde tasarlamış. Pazartesi ve salı günleri dışında ziyaret edebiliyorsunuz. Konum için tıklayın. Haritada 69 numara.
5.5 Schaerbeek Bira Müzesi
Veee biralarıyla ünlü olan Belçika’nın elbette bir bira müzesi de bulunuyor. Schaerbeek Bira Müzesi zanaatkarların ellerinden çıkan biraların tarihini ve yapım sürecini ziyaretçilere sunuyor. Müze 1993’te kurulmuş. Müzenin bulunduğu bölge de eskiden pek çok bira fabrikasına ev sahipliği yapıyormuş. Koleksiyonda 1000 şişeden ve fıçıdan fazla Belçika birası buluyorsunuz. Eski bira üretim ekipmanlarından tutun da eski bira reklamlarına kadar çeşitli bir arşive sahip. Müze yalnızca Çarşamba ve cumartesi günleri 14-18.00 saatlerinde açık. Konum için tıklayın. Haritada 70 numara.
5.6 Train World
Yine Schaarbeek’te yer alan Train World de Ulusal Demiryolu Şirketi’ne bağlı hoş bir tren müzesi. 8 bin metrekarenin üzerinde genişçe bir alana kurulmuş. 22 lokomotifin yanında 19. yüzyıldan kalma orijinal bir demiryolu köprüsü ve 1200 farklı obje sergileniyor. 1845 tarihli en eski buharlı Pays du Waes lokomotifi müzenin gözdesi. Trenler rengarenk ve oldukça nostaljikken içerideki mimari demiryolu detaylarıyla sizi farklı bir ambiyansa sokuyor. Çufçufsever minikler için de keyifli bir alan. Pazartesileri dışında 10-17.00 saatlerinde gezilebiliyor. Train World bileti satın almak için tıklayın. Konum için tıklayın. Haritada 71 numara.
6. Brüksel Çevresinde Gezilecek Yerler
6.1 Brugge / Bruges
In Bruges filmini izleyip de Bruges’e gitme hayalleri kuranlardansanız bizdensiniz. Kıvrım kıvrım kanallarıyla 500 yıl öncesinden günümüze bozulmadan gelmiş bir Orta Şehri olan Bruges diğer adıyla Brugge, Belçika’ya gelmişken görülmeden gidilmemesi gereken bir güzellik. Zamanında Vikinglerin bile göz koyduğu şehrin adının eski Flemenkçede köprü manasını taşıyan “brugga” nın bir versiyonu olduğuna inanılıyor. Kırmızı tuğla evlerin adeta içinden geçeceğiniz bir bot turunda ünlü Flaman ressam Jan van Eyck’ın adını taşıyan meydan ile Beguinage arasındaki kanallarda şehrin sembolü kuğular da size eşlik ediyor. Üstünüze çikolata kokusu sinecek sokaklarında dolaşıp tarihi Çan Kulesi’ne çıkıp UNESCO’dan tescilli şehri bir de kuş bakışı izledikten sonra Chez Albert’te midye ve patates kızartması keyfiyle cila yapmak şehrin olmazsa olmazlarından. Detayları Brugge’de Gezilecek Yerler rehberimizden de okuyabilirsiniz. Eğer armut piş ağzıma düş bir programla gezmek isterseniz bizim de katıldığımız Brüksel’den çıkmalı rehberli Brugge ve Ghent turu biletini de buraya bırakıyoruz.
6.2 Anvers / Antwerp
Güzelliği ile bizi şaşırtan şehirlerden biri oldu Anvers veya daha bilinen adıyla Antwerp. Tarihi meydanı, yüzlerce yıllık pub’ı, katedrali, müzeleri, caddeleri ile ünlü ressam Rubens’in de evi olan Antwerp Belçika’nın gizli kalmış cevheri. Bir günde gezilebilen, hatta expat olarak yaşanır bir şehir bizce burası. Turistik merkezini geride bırakıp Zuid bölgesinin arka sokaklarına doğru geçtiğinizde müthiş yaşayan bir şehir var. Barlar, restoranlar, cafeler cıvıl cıvıl ve keyifli. İmkanınız varsa Anvers’e bizim gibi bir tam gün ayırın gecesini de görün deriz ama yoksa da Brüksel çıkışlı Antwerp rehberli turu biletini linkte bulabilirsiniz. Detayları da Antwerp’te Gezilecek Yerler rehberimizden okuyabilirsiniz.
6.3 Gent / Ghent
Ülkenin Brüksel ve Anvers’ten sonra üçüncü büyük şehri olan, kulelerin şehri Gent, yine Belçika seyahatimizde bizi güzelliği ile şaşırtan yerlerden biri oldu. Üniversite şehri olmasının getirdiği genç nüfus ve beraberinde gelen dinamizm şehrin Orta Çağ dokusu ile çok güzel bir kontrast oluşturuyor. Kesinlikle yarım gün ayırmaya değer. Biz de Brugge bölümünde linkini bıraktığımız tur ile geldik ama keşke daha uzun zamanımız olsa da burada bir gün konaklasak dedik.
6.4 Lüksemburg
Dünyanın en küçük ülkelerinden biri olan Lüksemburg’a da bir tik atmak isterseniz, Brüksel’den 3 saat süren bir otobüs yolculuğu mesafesinde olduğunu bilin istedik. Bizim vaktimiz olmadı ama bir daha şans bulursak gitmek isteriz. Brüksel’den çıkıp Dinant adlı pitorest Belçika kasabasına da uğrayan rehberli tura bilet almak için tıklayın.
3 Günlük Brüksel Turu Rotası
1. Gün: Tarihi Merkez + Saint Catherine + Dansaert
Güne Grand Place, Belediye Binası, Manneken Pis, Royal Gallery of Saint Hubert gibi merkezdeki tarihi yapıları görerek başlayın. Comic Strip Route murallerini kovalayın.
Akşam üzeri Saint Catherine’deki Marché aux Poissons veya Saint Catherine Meydanı’nda takılın. Boulevard Anspach’ta piyasa yapıp Bourse binasını gezin. Dansaert’in gece hayatını keşfedin.
2. Gün: Quartier Royal + Sablon + Marolles + Saint Gilles
Güne kraliyet mahallesini gezerek başlayın. Brüksel Parkı, eğer açık olduğu dönemse Kraliyet Sarayı, Magritte Müzesi, Güzel Sanatlar Müzesi, Müzikal Enstrümanlar Müzesi, Mont des Arts, St. Michael ve St. Gudula Katedrali mutlaka listenizde olsun.
Öğleden sonra Sablon mahallesinden yürüyerek Marolles’e geçin. Akşam üzeri 17.00 öncesinde Marolles’deki Jeu de Balle meydanında kurulan bit pazarını gezin. Günü Saint Gilles mahallesindeki Art Nouveau yapıları görerek sonlandırın.
3. Gün: Cinquantenaire + Ixelles + Louis + Koekelberg + Laeken
Güne Cinquantenaire Park’ı ve içindeki yapıları gezerek başlayın. Eğer aylardan baharsa Avenue Louis’i boydan boya geçtikten sonra Bois de la Cambre’da geçip yürüyüş yapın.
Eğer aylardan bahar değilse, Ixelles’deki Art Nouveau yapıları keşfedin. Öğle yemeği için Tour & Taxis’deki gurme standlarda bir şeyler atıştırın.
Öğleden sonra Koekelberg’e geçip Kutsal Kalp Bazilikası’nın kubbesinden şehir manzarasına bakın. Ardından Laeken’e geçip Laeken Park’taki guingette’te mola verip Atomium’a çıkın. Eğer çocukluysanız Mini Avrupa veya Gözlemevi de programa eklenebilir.
Bonus Gün: Brugge + Ghent Veya Antwerp
Eğer Brüksel’de bir gününüz daha varsa mutlaka ama mutlaka yukarıda saydığımız yerlerden birini veya birkaçını programınıza ekleyin.