İSTANBUL’DA KAYA VARDI DA, BİZ Mİ TIRMANMADIK? – BOULDERING

ÖNCELİKLE yukarıdaki BOULDERING VİDEOMUZU izleyiniz. Aşağıdaki yazılarda da detayları okuyabilirsiniz. Youtube Kanalımıza abone olmayı unutmayın.

Bouldering’in Türkçe karşılığı “yapay duvar tırmanışı” ancak biz bu yazıda uluslararası bilindiği şekliyle “bouldering”i kullanacağız.


Yok hava soğuk, yok hava sıcak, yok haftasonuları işlerime yetmiyor, yok arabam yok ki şehir dışına çıkayım, yok adam toplayamadım gibi bahnelerin tükenip, köşeye sıkıştığın yer Bouldering’dir arkadaş. Sevgilim hem taş olsun, hem de kimse bakmasıncılar, hem salon salomanje, hem de buzdolabından kırmızı eti mahrum etmeyecek fiyata ev arayanlar, yani hayalperest mükemmelliyetçiler Bouldering’i keşfettikten sonra ümitle doldu. İmkansızı optimuma çeviren; şehrin göbeğinde, haftaiçi veya sonu, indoorda outdoor tadında fiyakalı spor.

bouldering3
Kafa nereye giderse, vucut oraya gidermiş, biz de Boulder İstanbul’a cayır cayır tırmanacağız diyerek geldik. Kamil ve Berkan bizi resepsiyonda bekliyorlar. Kamil senelerce çeşitli doğa sporlarıyla uğraşmış, sonra da Kadıköy’de şehirlilerin bahane balonlarına iğne batıran tırmanış salonunu açmış. Birazdan o yukarıda bahsettiğimiz fiyaka faktörünü 10 ile katlayan eğitmenlerinden, Berkan Aksu’dan başlangıç dersi alacağız. Berkan hem çok sıkı, hem de cool bir eğitmen. Gençlerde kendi kategorisinde bir çok kez Türkiye Şampiyonluğu var. Geçtiğimiz günlerde Sakarya’da düzenlenen Spor Tırmanış Boulder Türkiye Şampiyonasında da 1. olmuş.

İlk konu: duvardan nasıl düşeceğimiz. Berkan lazeriyle duvarla tavanın kesişimini işaret edip, “Hadi çık. Bütün tutamaklar serbest” diyor. Canım ne var ki onda, hop çıktık tepeye. Eee? “Hadi şimdi atla.” Pışık, burdan atlanır mı? Atlayacaksın paşa paşa, nitekim duvarda pes ettiğin yada risk alıp beceremediğin yerler olacak, o zaman daldan düşen armut gibi gelişine düşmemek lazım. Altında minder (crash pad) var tabi ama hatırla bakalım suya bile üsturupsuz atladığında nasıl piştiğini.

Sonra başlıyoruz rota denemelerine. Berkan lazeriyle işaretliyor, biz çıkıyoruz. Alnımızda boncuk boncuk terler, kaslarda minik bir titreme. Hedefe pıtır pıtır tırmanıp, gururla atlıyoruz duvardan. “Tırmandığımız duvarın zorluk derecesi kaç Berkan?” “4-5 falan”, diyor. Yabadabaduu! O zaman harbi yetenekliyiz bu işe! “Iııı, aslında birkaç notlama sistemi var. Siz Font Bouldering Grade sistemine göre 4-5’te tırmandınız, o da V Grade’de 0 ila 2’ye tekabül ediyor”. 0 ila 2 mi? Fısladık mı sanki?

bouldering4
Çıtayı yükseltiyor, bu sefer ayakları koyabileceğimiz yerler de sınırlı. İlk denemelerde olmuyor, minderle samimiyeti ilerlettiğimizle kalıyoruz. İkincide, Berkan bir iki çapraz tutuş gösteriyor, ve kırıyoruz şeytanın bacağını.

Sırada negatif düzlemede tırmanış var. Yani şimdiye kadar “I” harfine tırmandıysak, artık “V” harfine dışarıdan tırmanıyoruz. “Düz duvarda aslında tırmanmıyoruz, yürüyoruz” diyor. Anlaşılan asıl heyecan şimdi başlıyor. Hevesle girişiyoruz duvara. Yaptığımız düzenli spor bizi ilk birkaç tutamak ileri taşıyor ama sonra öyle bir yer geliyor ki mıhlanıp kalıyoruz. Ne ayağı bir yere koyup kendimizi itebiliyoruz, ne de kol uzanıyor bir sonrakine. Orda titriyor da titriyoruz, kaslar kırmızı alarmda. Ey minder sana geliyoruz!

Tekrar tekrar deniyoruz aynı rotayı. Elimizin ulaşamadığı yerin hemen altında rota dışı bir tutamak kuzu kuzu bize bakıyor, biz kös kös üzerindekine. Sen mi büyüksün duvar, biz mi? Her seferinde gelip gelip aynı yerde takılıyoruz. “Sorun biz de değil, rota imkansızdı canım” yazmak isterdik ama Berkan aynı rotayı ayaklarını hiç kullanmadan sadece elleriyle çıkınca o opsiyonu elimizden almış oldu. Kollar, bacaklar, hatta parmağın içindeki kaslar, hatta hatta dişleri sıkmaktan çene kasları, hepsi pert. Ders de bitmiş, biz de. Sınırlarımızı zorladık, suratımızda yorgun ve gururlu bir gülücük…

bouldering2
Bouldering’in insanın kensini aşmasını sağlayan karakter güçlendirici bir doğası var. Bir kere, alışılmış bireysel sporlarda bile kendinle böyle başbaşa değilsin. Teniste karşısında mücadele ettiğin bir rakibin, boulderingin yakından akrabası kaya tırmanışında ise emniyetçi partnerin, yani her adımından haberdar birileri var. Bouldering’de ise sadece sen bilirsin neyi ne kadar yaptın. Doğru rotadan mı çıktın, kaytarıp başka bir tutamaktan mı destek aldın, kaç saniyede bitirdin… Bütün muhakemen kendinle. Kendini kendin alkışlar, ya da kendin kırmızı kartlarsın. Kendine dürüst olmayı başardığında evre atlıyor insan. Artık hem kişisel gelişiminin, hem de iyi bir boulderingci olmanın ikinci aşamasındasın. Daha zihnine hükmetmek var.

Duvarda asılı kaldığın bir an var ki, vucudunun tükendiğini sanıyorsun, ama aslında tükenen zihnin. İnsan vücudu da iPhone gibi şarj %1 gösterirken saatlerce gidebiliyor (telefon yeniyse tabi). Steve Abi’nin mühendislerine güveniyoruz, kendi mühendisliğimize niye güvenmeyelim? Hemen zihninin tıpasını tıkayıp, içeriyi inançla doldurman lazım. %1’e bakıp havluyu atmak kolay, zor olan ve başarıyı getiren, tam oradayken muhtaç olduğumuz kudretin damarlarımızda bulunduğunu hatırlamak. Bouldering işte böyle zihnini bir kas gibi geliştirip, bütün yıldırıcı faktörleri sana göz ardı ettirerek hedefine ulaşmanda ısrar ettirecek kadar güçlendirebiliyor.

bouldering1
Hop, bi dakika, bi dakika, biraz başa sarsak, az önce biri kas mı dedi? Kişisel gelişim melişim iyi hoş ama bana dirseğinin içinde fındık kıran pazulardan, selülitsiz popolardan bahset diyenleri duyar gibiyiz. Aslında salon eşit çeşit insanla dolu; küçüğü büyüğü, uzunu kısası, irisi, ufağı. Ama bu spor öyle bir spor ki, belli bir disiplinle sürdürürsen, tıpkı zamanla kömürün pırlantaya dönüştüğü gibi, senden nadide bir parça çıkarır. Tricepsler, adonisler, obliksler, Cerrahpaşa anatomi derslerine figür olacak bir fiziğe ulaşmak mümkün. Bodrum denizlerinin nasıl dibi pırıl pırıl görünüyor, profesyönel tırmanışçıların da yağsız vücutlarında da kasları öyle net. Hem direnç, hem de kuvveti geliştiren bir spor olduğundan -burayı çok yiyerek zayıflamak isteyen hayalperest mükemmelliyetçiler kaçırmasın- yarım ekmeği yemeğin suyuna bana bana Herküller ve Afroditler olmak mümkün.

Urfa’da Oxford yok ama Kadıköy’de bouldering var, gidin. Hem zihninizi, hem de fiziğini geliştirin. Üstelik çiğ köfteden, kebaptan da mahrum kalmadan, etrafta bolca var.

BOULDER İSTANBUL
Websitesi / Facebook

KİM YAPABİLİR?
– Spor yapmayı engelleyecek herhangi bir sağlık problemi olmayan ve doğal olarak boy kilo endeksi extrem limitlerde olmayan herkes.
NE GETİRMEK LAZIM?
– Spor kıyafetler
– Bouldering ayakkabısı ve magnezyum (tebeşir tozu olarak da bilinir) / Boulder İstanbul’dan kiralayabilirsiniz.
NASIL BAŞLANIR?
– Başlangıç eğitimi almanız şart değil. İsterseniz bir iki ön bilgiyle tırmanışa başlayabilirsiniz. Fakat yinede ilk deneyiminiz yaklaşık 2 saat süren spor tırmanış tanıtım programını almakta fayda var. Bu programda size başlangıç için ihtiyacınız olacak temel bilgiler verilecek uygulamalarla pekiştirilecektir.
İLETİŞİM: +90 535 203 5893

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir