TOSKANA’DA GEZİLECEK YERLER

Under the Tuscan Sun gibi İtalya’yı konu alan filmlerde, servi ağaçlarının süslediği kıvrımlı yolları, uçsuz bucaksız bağları, güneş ışınlarının ışık oyunları yaptığı dalgalı tepeleri ile başrol oyuncusundan rol çalan Toksana hep aklımızın bir köşesindeydi. Nihayet bir bahar mevsiminde çok keyifli bir  günübirlik turda buluşabildik kendisiyle. Penceremizden sıra sıra uzanan o ikonik servi ağaçlarını görmeye başladığımızda içimizi kaplayan o “çalıntı mutluluk” hissini anlatmak zor. Tıpkı sinemada izlediğimiz İtalyan filminin içindeymişiz gibi…

Toskana aslında İtalya’da bir il gibi düşünülüyor ama aslında il değil bir bölge. Hatta 1934 Anayasası ile kısmi bölgesel özerklik alan bir yer. Aslında Bolonya’nın güneyinden başlıyor ve neredeyse Roma’nın kuzeyine dek gidiyor. Yani oldukça geniş bir alan ve Arezzo, Grosseto, Livorno, Lucca, Massa, Pisa, Pistoia, Chianti, Siena, Val d’Orcia, Prato gibi pek çok ili kapsıyor. En büyük kenti ise Rönesans’ın doğduğu yer sayılan Floransa. Toskana büyük bir yer olduğundan, buraya ne kadar zaman ayıracağınız ya da hangi şehirlerini gezeceğiniz size kalmış.

Bizim gibi az zamanınız var ama çok yer görmek istiyorsanız bizim katıldığımız günübirlik, 3 şehir gezmeli Toskana turu hem çok verimli hem de keyifliydi. Aynı zamanda ulaşımla da uğraşmak zorunda kalmadık. Floransa’dan çıktık, Pisa’ya geçtik, bağlara uğradık, San Gimignano’yu gördük, Siena’yı gezdik ve Floransa’ya geri döndük. Fiyatına ve detaylarına linkten ulaşabilirsiniz.

Eğer çok zamanınız varsa bölgenin enlerini aşağıda listeledik. Belki anlattıklarımızla karar vermeniz bi tık kolaylaşabilir ancak nereye giderseniz gidin, bu bölgede üzüm bağlarını gezmek, bolca ev şarabı içmek, tarihi sokaklarda yürümek cebinizde. Özellikle doğayla aranız iyiyse, altınızda arabanız da varsa, Microsoft arka planı gibi kareler çekmeye hazır olun.

Toskana’ya Ne Zaman Gidilir?

Toskana’nın en iyi zamanları bağ bozumunun yaşandığı, sıcaklıkların makul seviyelerde olduğu Eylül ve Ekim ayları. Veya toprağın yeşil örtüsünü sermeye başladığı, doğada olmak için en ideal sıcaklıkların yaşandığı Nisan – Mayıs gibi bahar ayları.

Nereye Kaç Gün Ayırmalı?

Fotooğraf Kaynak: Melina Kiefer / Unsplash
Yer Kaç Gün Ne Var?  Notlar
Floransa 2 gün Rönesans’ın doğduğu yer. Toskana’nın başkenti. Eğer Toskana’da aşağıdaki maddede bahsettiğimiz otellerde konaklaya konaklaya geniş bir rota çıkarmayacaksanız önerimiz Floransa’yı kendinize merkez edinip günübirlik geziler yapmanız.
Pisa 2-3 saat Meşhur eğik Pisa Kulesi ve katedral kompleksi. Turun ilk durağı, Galileo Galilei’nin de doğduğu yer olan Pisa. Turda şehirde 1 saat vaktiniz oluyor ancak Pisa’nın tarihi merkezinde görülecek yerler zaten o bir saatte bitiyor.
 

San Gimignano

 

2-3 saat Orta Çağ’dan kalma kulelerle dolu bir tarihi doku. Pietraserena’da mola. Turda burada gezmek için 1 saat vaktiniz var. Yine zaten küçük olan kasaba hakkında yeterli bir fikir edinmeniz için yeterli.
Siena Yarım gün Orta Çağ’dan kalma şehir yapısı, Palio di Siena adlı yüzlerce yıllık at yarışlarının düzenlendiği meydan ve tarihi katedral. Bölgenin bizce en güzel şehirlerinden. Turumuzun da son durağıydı. Turda gezmek için 1,5 saatimiz vardı ancak yarım günümüz de olsa Siena’ya doyamazdık.
 

Val d’Orcia Kasabaları

 

1 Gün Toskana’nın en pitoresk fotoğraf kareleri vadeden kasabaları. Kasabadan kasabaya geçmeli bir gün geçireceğiniz için altınızda arabanızın olması şart.
 

Chianti Bölgesi

 

Yarım gün Bağ evi ziyaretleri. Bu bölgeyi Floransa’dan yarım günlük bir turla da gezebilirsiniz kendi aracınızla da.
 

Terme di Saturnia

 

1-2 saat Pamukkale benzeri traverten oluşumuna sahip termal su kaynağı. Diğer tüm yerlere biraz uzak kalıyor ancak güzel şeyler için biraz daha yol yapmaya değer.
 

Arezzo

 

Yarım gün Orta Çağ’dan kalma bozulmamış doku. Giorgio Vasari’nin şehri.
 

Livorno

 

1 gün Sahil kasabası. Deniz mahsülleri ağırlıklı bir mutfak. Denize girme olanağı var. Bu nedenle günün yarısını şehri görmeye yarısını da denize girmeye sahile ayırabilirsiniz.
 

Lucca

 

1 gün Orta Çağ’dan kalma bozulmamış doku. Ünlü besteci Puccini’nin şehri.
 

Volterra

 

Yarım gün Twilight serisi ile ünlenmiş vampirli Orta Çağ kasabası. Trüf mantarı avına çıkabileceğiniz turlara katılma fırsatı.
 

Cortona

 

2-3 Saat Orta Çağ’dan kalma bozulmamış doku.

Toskana’nın Hangi Bölgesinde Konaklamalı?

Fotoğraf Kaynak: Booking.com

Floransa: Toskana’da bölgenin merkezi Floransa’yı kendinize üs seçip günübirlik gezilerle her yeri gezebilirsiniz. Bizim Floransa’dan otel seçkimizi Floransa’da Nerede Kalınır – Her Bütçeye Göre Floransa Otelleri yazımızda bulabilirsiniz.

Floransa otellerini incelemek için tıklayın.

San Gimignano ve Siena: Floransa kadar büyük şehirde kalmiyim ama imkanlarım çok kısıtlı olmasın, yaşayan bir kasaba hayatı göreyim derseniz San Gimignano veya Siena’yı tercih edebilirsiniz.

San Gimignano otellerini incelemek için tıklayın.

Siena otellerini incelemek için tıklayın.

Val d’Orcia: Ben daha Toskana’nın kırsal kalbinde kalmak istiyorum derseniz tercihiniz Montepulciano, Monticchiello, Montalcino, Pienza, San Quirico d’Orcia olmak üzere 5 küçük kasabadan oluşan Val d’Orcia bölgesi olsun.

Montelpulciano otellerini incelemek için tıklayın.

Montalcino otellerini incelemek için tıklayın.

Monticchiello otellerini incelemek için tıklayın.

Pienza otellerini incelemek için tıklayın.

San Quirico d’Orcia otellerini incelemek için tıklayın.

Toskana Neyi İle Ünlü?

1. Toskana üzüm bağları

Fotoğraf Kaynak: Johny Goerend / Unsplash

Toskana en çok uçsuz bucaksız uzanan bağları, bu bağlarda yetişen ve bu teruara özgü üzümleri, bu üzümlerden yapılan ödüllü şarapları ile meşhur. Aşağıda detaylıca ayrı bir bölümde bahsettik.

2. Orta Çağ’dan kalma dokusu bozulmamış Toskana şehirleri

Fotoğraf Kaynak: Piotr Dutko / Unsplash

Toskana irili ufaklı şehir ve kasabalardan oluşan bir bölge. Hepsinin ortak özelliği ise Etrüsklere kadar uzanan tarihleri ve Orta Çağ’dan beri bozulmadan bugünlere gelebilmiş mimari dokuları. Haliyle bu özelliği ile çoğu UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde.

3. Etleri, peynirleri, makarnalarıyla Toskana mutfağı

Fotoğraf Kaynak: Steffen Lemmerzahl / Unsplash

Toskana mutfağı en kaliteli malzemelerin en taze malzemelerle birleştiği, herkesi açık havaya kurulmuş uzun sofralarda bir araya getiren derya deniz bir mutfak. Bu da onu gurme damakların İtalya’daki bir numaralı adreslerinden biri yapıyor. İşin mutfağına ayrıca aşağıda girdik.

4. Doğa içinde Toskana evleri, taş butik otelleri

Fotoğraf Kaynak: Booking.com

Toskana’da konaklamalı kalacaksanız fark edeceksiniz ki burada doğal dokuya aykırı bir tane otel işletmesi yok. Her biri taş malzemelerden, doğa ile uyumlu, ekolojik esasları gözeten, zevkli işletmeler. Yavaş yaşamı deneyimlemek, sakin bir kafa dinleme tatili yapmak isterseniz mutlaka Toskana’nın rustik bağ otellerine, taş evlerine, butik otellerine bir şans verin. Aralarından en beğendiklerimizi En Güzel Toskana Otelleri ve Bağ Evleri yazımızda paylaştık.

5. Servi ağaçlarıyla kaplı ikonik peyzajı

Fotoğraf Kaynak: Luca Micheli / Unsplash

Toskana denince akla gelen ilk karenin demirbaşı servi ağaçları…Kimi zaman kıvrıla kıvrıla uzayan yolları sağlı sollu çevreleyen, kimi zaman ise güzel bir bağ evini meraklı gözlerden saklayan bu ağaçlar, Toskana’nın asıl sakinleri olarak sembol ağaç niteliğinde. Fotoğraf karelerinizi daha da güzelleştirmek için baktığınız yerde hep hazırlar.

Bonus: Toskana’da Evlenmek & Düğün Yapmak

Bir bonus olarak bu konuya da değinelim. Son yıllarda ülkemizde dahil Toskana’da düğün yapmak moda oldu. Bizce çok güzel bir fikir çünkü malum ülkemizdeki astronomik düğün fiyatlarını görünce insan para vereceksem bari boşuna olmasın diyerek daha nitelikli seçeneklere yöneliyor. İnanın arada pek fark da olmuyor. Üstelik kur farkına rağmen. Tek yapmanız gereken Toskana’daki güzel düğün mekanları, villa’lar, palazzo’lar veya bağ evleri ile anlaşması olan bir şirket ile çalışmak, davetli listenizi minimal tutmak ve vize işlemlerinizi halletmek.

Toskana’da Ne Yenir?

Toskana mutfağının en büyük sırrı sadeliğinde, çok az malzeme ile sihirli tatlar ortaya çıkarabilmesinde… Malzemelerin tazeliği, yerelliği, organikliği burada rol oynayan en önemli etken. Burada soslu veya marine edilmiş etler yerine sadece zeytinyağı, karabiber ve tuz kullanılarak yaratılan basit ama güçlü aromalar var. Buraya yolunuz düştüğünde mutlaka denemelisiniz diyeceğimiz lezzetleri şöyle sıralayabiliriz:

– Pecorino Toscana Peyniri: Parmigiano Reggiano’nun, Sardunya, Toskana ve Lazio bölgelerinde üretilen versiyonu. Ondan daha keskin bir tada sahip.

– Bistecca alla Fiorentina yani Biftek Florentine: Floransa mutfağının en meşhur lezzetlerinden biri. Kömürde ızgara şeklinde yapılan bu kemikli et, dana eti veya düveden hazırlanıyor. Genellikle az pişmiş olarak servis ediliyor. Püf noktası, yüksek kaliteli et kullanımı. Sadece biftek, tuz, karabiber ve zeytinyağından oluşan sade bir reçetesi var.

– Pappardelle Al Ragù Di Cinghiale: Yumurta bazlı, yassı ve uzun bir makarna türü olan Papardelle’nin yaban domuzu kıymalı sosla servis edileni. (Bu noktada domuz ürünü içerdiğinin altını çizmeliyiz.)

– Ribollita: Beyaz cannellini fasulyesi, sebzeler ve ekmekle yapılan Toskana fasulye güveci.

– Tagliolini Al Tartufo: Elbette bu mutfağın olmazsa olmazlarından bir trüf mantarı. Tagliolini al Tartufo da tereyağı, sarımsak, Parmesan peyniri ve beyaz trüf mantarı ile tatlandırılmış tagliolini makarna.

– Panzanella: Kıtır ekmek, domates, soğan, fesleğen, zeytinyağı ve balzamik sirke ile yapılan bir salata.

– Cantucci: Toskana’nın meşhur badem kurabiyesi. Biscotti’ye çok benziyor.

Meşhur Toskana Bağları

Fotoğraf Kaynak: Rich Martello / Unsplash

Toskana dendiğinde aklımıza ilk gelenler Rönesans ve Orta Çağ’dan kalma yapılar, dar tatlı sokaklar, bozulmamış bir tarihi doku, ömür uzatan manzaralar, gözün alabildiğine uzanan kırlar ve tabii ki üzüm bağları geliyor. Toskana dünyada en ünlü şarap üreticilerinden biri. Bölgede bağbozumu dönemi genellikle eylül ve ekim ayları arasında gerçekleşiyor. Elbette iklime göre bu tarihler değişebiliyor.

Chianti, Montepulciano, Bolgheri, San Gimignano en çok üzüm bağına sahip bölgeleri. Chianti ise aslında aralarında en önemli şarap üretim noktası. Sanılanın aksine bir il veya ilçe değil Chianti. Arezzo, Florence, Pisa, Pistoia, Prato ve Siena’nın bölge bölge, parça parça kapsadığı, Toskana içinde bir bölgeye verilen isim. Aynı zamanda bu bölgede üretilen siyah üzüme ve ondan üretilen kırmızı şarap Chianti Classico’ya da ismini veriyor. Bu bölgeyi Floransa’dan günübirlik bir turla gezip bağ ziyareti yapabiliyorsunuz. Floransa çıkışlı, rehberli, bağ gezmeli günübirlik tura bilet almak için tıklayın.

Brunello di Montalcino da bir diğer ünlü şarap. %100 Sangiovese üzümlerinden yapılıyor ve olgunlaşması için 5 yıl bekleniyor. Vino Nobile di Montepulciano ise Sangiovese üzümünden yapılan bir tür. Vernaccia di San Gimignano bir beyaz şarap türü ve genellikle deniz ürünleriyle tüketiliyor. Toskana şarapları genel olarak ızgara etler, domates soslu makarnalar, güveç yemekleri ve sığır etli yemeklerle Parmigiano Reggiano veya Pecorino Toscano gibi sert peynirlerle uyum sağlıyorlar.

Fotoğraf Kaynak: Moira Nazzari / Unsplash

Toskana denince üzüm türleri ve bunların kombinasyonlarıyla üretilen şaraplar listesi elbette uzadıkça uzuyor ancak yukarıda saydıklarımız bu coğrafyanın en ünlüleri.

Toskana’da Gezilecek Yerler Haritası

Haritayı zoom yaparak detaylı görüntüleyebilirsiniz.

Gezilecek Yerler

  1. Floransa
  2. Pisa Kulesi
  3. Pisa Katedrali
  4. Pisa Vaftizhanesi
  5. Camposanto
  6. Sinopie Museum
  7. Piazza del Duomo
  8. Torre Grossa
  9. Torri dei Salvucci
  10. Torre Chigi
  11. Torre Rognosa
  12. Torre dei Becci
  13. Torre Pettini
  14. Torre dei Cugnanesi
  15. Torre Campatelli
  16. Torre Pesciolini
  17. Torre del Diavolo
  18. Torri degli Ardinghelli
  19. Piazza della Cisterna
  20. Pietraserena, Az. Agr. Arrigoni
  21. Piazza del Campo
  22. Palazzo Pubblico
  23. Torre del Mangia
  24. Siena Kadetrali
  25. Facciatone
  26. Montepulciano
  27. Monticchiello
  28. Montalcino
  29. San Quirico d’Orcia
  30. Pienza
  31. Terme di Saturnia
  32. Lucca
  33. Arezzo
  34. Livorno
  35. Volterra
  36. Cortona

1. Rönesans’ın Çiçeklendiği Yer – Floransa

Fotoğraf Kaynak: Giuseppe Mondi / Unsplash

Rönesans’ın çiçeklendiği yer diyoruz keza “Floransa” Latince “çiçek açan” demek. Bir zamanlar İtalya’nın en güçlü merkezi konumundaki Floransa halen daha tüm Toskana bölgesinin ana üssü. Bizce en az 2 gününüzü ayırmanız doğru olur. Floransa gezinizi planlamak için aradığınız her şeyi zaten Floransa Gezi Rehberi’mizde bulacaksınız o nedenle burada lafı daha fazla uzatmıyoruz. Konum için tıklayın. Haritada 1 numara.

2. Kendisinden Rol Çalan Eğik Kulesi İle Ünlü – Pisa

Pisa 11-14. yüzyıllar arasında İtalya yarımadasının en güçlü dört deniz cumhuriyetinden biriymiş. Hakkında nasıl kurulduğuna dair net bilgi olmayan şehirde MÖ 5. yüzyıla dek kalıntılara rastlanıyor. Bu kalıntılar elbette daha çok Galya ve Roma dönemine ait. Birden çok egemenlik altında varolmuş Pisa, 1509’da Floransa’nın eline geçmiş. 2. Dünya Savaşı’nda ise öyle zarar görmüş ki, çoğu tarihi yapısı maalesef kurtarılamamış.

Pisa’nın en çok eğik kulesi ile öne çıkmasının nedeni bizce biraz da burada görülecek başka kayda değer bir yerin olmamasından kaynaklanıyor. Şehre geldiğinizde Pisa Kulesi, Pisa Katedrali ve vaftizhanesiyle beraber 1987’den beri UNESCO Dünya Mirasları listesinde yer alan Piazza del Duomo bölgesini gördüğünüzde şehirde yapılacaklar listesi sona eriyor. Eğer yemek de yiyeyim derseniz, yine tarihi merkezde yukarıdaki gibi tatlı seçenekler bulabilirsiniz. O nedenle de Pisa’ya en fazla 2 saat ayırmanız yeterli olur. Yemeye de kalayım derseniz siz onu 3 yapın.

Gözlemsel Astronominin Babası Galilei Galileo’nun Şehri

15 Şubat 1564’te Pisa’da dünyaya gelen ve Rönesans’ın bilimsel devriminde önemli rol oynayan, ünlü astronom, mühendis, fizikçi filozof ve matematikçi Galilei Galileo, babası daha iyi bir gelir için Floransa’ya taşındığında 10 yaşındaymış. Bir manastıra gönderilen ve burada 5 yıl Latince, Yunanca ve mantık öğrenen Galileo, sonra babası tarafından manastırdan alınıyor. Resim yapmaya hep ilgisi olan Galileo yine babası tarafından engelleniyor ve tıp eğitimi almak için 17 yaşında Pisa’ya dönüyor. Sonrasında matematik ve felsefeyle ilgilenmeye başlayan Galileo, 21 yaşında üniversiteden ayrıldığında çalışmaları sayesinde bilinen matematikçilerden biri haline geliyor.

Senatoya sunduğu meşhur teleskopu sayesinde uzunca süre Venedik’te biraz ünlü, çokça rahat bir hayat yaşıyor. Sonra burdan ayrılarak Toskana Grandüklüğü’nün matematikçisi ve felsefecisi oluyor. Aslında aldığı teklif yalnızca matematikçilik üzerine ama Galileo, Medici Ailesi’nin desteğinin ne denli önemli olduğunu biliyor. Kilisenin tehdit ettiği pek çok fikrini rahatça çalışabilmek adına felsefeci ünvanını da almak istiyor. Böylece Medici Ailesi’nin dikkatini çekiyor. Yani buradaki asıl niyeti, çalışmaları için Medici Ailesi’nin korumasını alabilmek. 1633 yılında Kopernikçi fikirleri yüzünden kilise tarafından yargılanıyor yaşam boyu ev hapsi cezası alıyor. Kilise için aslında bu suçun cezası çok daha kötü fakat Galileo bu durumdan Medici’lerin desteğiyle kurtuluyor ve 1642’de ev hapsinde hayatını kaybediyor.

Diren Pisa Kulesi!

Gelelim şehrin ikonik yapısı eğik açılı Pisa Kulesi’ne. 1173-1272 yılları arasında yapılan Pisa Kulesi, aslında Duomo Katedrali’nin çan kulesi. Yapımına Giovani Di Simone tarafından başlanmış olsa da 99 yıl sürdüğü için sürecin tüm mimarlarıyla ilgili bilgiler muallak. İç karışıklıklar ve savaş yüzünden yapımına pek çok ara verilmiş olan kule üst üste bindirilmiş 6 sütun dizisinden oluşuyor.

Kuleyi bu kadar ünlü yapan şey elbette mimarisi değil eğik açısı. Hep böyle değilmiş elbet, ilk 5 yılını gayet düz olarak geçirmiş. Sonrasında eğilmeye başlamış. Sebebi temelinin oturduğu zeminin killi yapısının ğırlığa ve basınca dayanamaması nedeniyle çökme yapması. Kule her yıl milimetrenin onda yedisi kadar (100 yılda 7 cm) eğilmeye devam ediyor! Bu günlere direne direne gelmiş doğrusu 🙂 Kule ağırlık merkezinin dengesi ve restorasyonlarla ayakta kalmaya devam ediyor. Hatta Galileo’nun meşhur ağırlık ve yer çekimi deneyini de burada yaptığı konuşulanlar arasında. Galileo’nun farklı ağırlıkları bu kuleden atsa da, ikisinin de aynı anda düşmesi, ilkokulda az mı anlatıldı. Haftanın her günü 09.00-20.00 sattleri arasında ziyaret edilebiliyor.

Pisa Kulesi’ne çıkış için çok sıra olabiliyor o nedenle de gittiğinizde beklememek için size özel bir zaman aralığı seçebileceğiniz giriş biletinizi şehre gelmeden önce satın almanız akıllıca olur. Pisa Kulesi ve katedraline giriş bileti almak için tıklayın. Konum için tıklayın. Haritada 2 numara.

Pisa Katedrali

Pisa Kulesi’nin aslında çan kulesi olduğu Pisa Katedrali, 1063’te Pisa’nın, Arap donanmasını yenilgiye uğratarak kazandığı zaferi kutlamak için yapılmış. Pisa’ya özgü Romanesk tarzın yaratıcısı olan Mimar Buscheto tarafından yapılan katedral, eğik Pisa Kulesi kadar üne ulaşamamış olsa da şehirdeki en önemli yapılardan biri. Bu tarihi katedral pazar günleri 13.00-19.00, haftanın diğer günleriyse 10.00-19.00 saatlerinde gezilebiliyor. Pisa’daysanız mutlaka gezeceğiniz bu katedrali ücretsiz ziyaret edebiliyorsunuz. Tek yapmanız gereken Sinopie Müzesi binasına gidip saat aralıklı ücretsiz biletinizi bastırmak. Konum için tıklayın. Haritada 3 numara.

Pisa Vaftizhanesi

Fotoğraf Kaynak: Joshua Kettle / Unsplash

Katedralin hemen karşısında bir yapı daha göreceksiniz. Burası katedral kompleksinin vaftizhanesi. 1152’den 1363’e dek uzunca bir yapım aşaması olan Vaftizhane, İtalya’nın en büyük vaftizhanesi. Şahane bir gotik mimari örneği olan bu kocaman yapıya mimar Diotisalvo başlamış olsa da onun ölümüyle bu işi Nicola Pisolo devralmış ve ilk tasarımı biraz değiştirip daha Gotik mimariye kaydırmış. Vaftizhane, katedralden sonra en eski yapı olma özelliğini de taşıyor. Pisa’da doğup büyümüş Galileo Galilei de bir zamanlar burada vaftiz edilmiş. Konum için tıklayın. Haritada 4 numara.

Camposanto

Fotoğraf Kaynak: Tommao Wang / Unsplash

Katedral Meydanı’nın kuzey ucunda yer alan bu uzun, dikdörtgen yapı aslında anıtsal mezarlık. Devasa Gotik mezarlık, mimar Giovanni di Simone tarafından tasarlanmış. İçeride mezar taşlarından oluşan bir kısımdan yürüyor ve Ölümün Zaferi freski önüne çıkıyorsunuz. İçeride pek çok mezar tasarımı göreceksiniz. Burayı her gün 09.00-20.00 saatleri arasında ziyaret edebiliyorsunuz. Konum için tıklayın. Haritada 5 numara.

Sinopie Museum

1300’lerden kalma bir bina içindeki Sinopie Müzesi genelde gözden kaçabiliyor çünkü Pisa Kulesi ve katedral kompleksi ile aynı yerde bulunuyor. Sinopie eskizlere verilen isme deniyor. Müzede ise mezarlıktan taşınarak restore edilen fresklere ve bunların taslak çizimleri sergileniyor. Konum için tıklayın. Haritada 6 numara.

3. Orta Çağ’ın Manhattan’ı San Gimignano

Fotoğraf Kaynak: Siegfried Poepperl / Pexels

Pisa’nın ardından turdaki ikinci durağımız, “Orta Çağ’ın Manhattan’ı” veya “Kuleler Şehri” olarak adlandırılan, tarihi dokusu çok iyi korunmuş olan sevimli ve huzurlu bir Orta Çağ kasabası olan San Gimignano oldu. 12. ve 13. yüzyıllarda, şehrin soylu ve nüfuzlu aileleri, kiminki daha yüksek şeklinde güç gösterisi olarak kasabada kuleler inşa etmişler. Yani savunma amaçlı falan sanmayın!

Kuzeyden Roma’ya seyahat eden tüccarlar için uğrak yeri olan San Gimignano, Via Francigena yolu üzerinde bir nevi tüccarların ve hac yolcularının geçiş yolu üzerinde olduğundan zenginleşmiş ve gelişmiş. Orta Çağ’da altın çağını yaşamış olan kasabada, bir zamanlar zenginlik göstergesi olan bu kuleler şimdilerde şehrin sadece sembolü. Fakat şehrin en ihtişamlı döneminde 72 adet olan kulelerden günümüze sadece 14 tanesi ayakta kalabilmiş. Tahmin edersiniz ki hepsi UNESCO Dünya Miras listesinde. Turda toplam bir saat vaktiniz oluyor ancak zaten en fazla 2 saat geçirebileceğiniz bir yer.

Piazza del Duomo

Fotoğraf Kaynak: Siegfried Poepperl / Pexels

Şehrin iki büyük meydanından biri olan Piazza del Duomo meydanı köyün kalbi denilebilir. İsmini ve önemini aslında meydanda yer alan San Gimignano Katedrali’ne borçlu. Katedralin merdivenleri bu meydanda dinlenme yerlerinden biri. Burada yemek yiyebilir ya da aradığınız her şeyi bulabilirsiniz. Ziyarete açık tek kule ve belediye binası Palazzo Comunale de bu meydanda bulunuyor, Torre Grossa. Kulenin yüksekliğiyse 55 metre. Torre Grossa dışında Chigi Kulesi, Ragnosa Kulesi ve Salvucci’nin ikiz kuleleri de burada. Konum için tıklayın. Haritada 7 numara.

Palazzo Comunale

Palazzo Comunale 1288’e inşa edilmiş bir belediye binası. Bugün şehir müzesi olarak da gezilebiliyor. İlk katta Sala di Dante olarak bilinen av sahneleri yer alıyor. İkinci katta 1300’lerde yapılmış farklı temalarda eserler bulunuyor. Dante’nin odası, Gizli Meclisler Salonu, Resim Galerisi, Podesta Odası gezebileceğiniz bölümler. Pinacoteca da bu müzenin ikinci katındaki resim bölümü. Filippino Lippi, Benozzo Gozzoli, Benedetto da Maiano gibi önemli isimlerin eserleri var. Konum için tıklayın. Haritada 8 numara.

Şehrin Başlıca Kuleleri

Torre Grossa: Belediye binasının bitişindeki Torre Grossa tüm kulelerin en yükseği ve dolayısıyla şehir manzarası şahane. Torre Grossa tam 55 metre yüksekliğinde. Konum için tıklayın. Haritada 8 numara.

Torri dei Salvucci: Bu kuleler ikiz ve isimlerini Salvucci Ailesi’nden alıyorlar. 1200’lerde inşa edilen kuleler yükseklik sınırını geçtikleri için sonradan daha alçak bir seviyeye indirilmiş. Konum için tıklayın. Haritada 9 numara.

Torre Chigi: Chigi Kulesi, Useppi ailesi tarafından 1280 yılında inşa edilmiş. Kulenin özelliklerinden biri girişinin zemin katta değil birinci katta olması. Orta Çağ’da şehrin aileleri arasındaki iktidar mücadelesi nedeniyle insanlar gece saldırılarından kaçmak ve güven içinde uyumak için evlerin girişini birinci kata yerleştirirmiş. Gündüzleri aşağı indirilen merdiven geceleri yukarı çekilirmiş. Konum için tıklayın. Haritada 10 numara.

Torre Rognosa: “Saat Kulesi” olarak da bilinen Rognosa Kulesi, şehrin en yüksek ve aynı zamanda en iyi korunmuş kulelerinden biri. 1200 yılında inşa edilen kule 52 metre yüksekliğinde. Kule hapishane gibi bir işlev de görmüş. Konum için tıklayın. Haritada 11 numara.

Torre dei Becci: Becci soyadlı tüccar bir ailenin 13. yüzyıldan kalma kulesi. Konum için tıklayın. Haritada 12 numara.

Torre Pettini: 13. yüzyıldan kalma bu kule şehrin alçak kulelerinden. Palazzo Pettini’nin hemen bitişiğinde yer alıyor ve yaklaşık 30 metre civarlarında. Konum için tıklayın. Haritada 13 numara.

Torre dei Cugnanesi: 13. yüzyıldan kalma, şehrin en yüksek kulelerinden biri. Konum için tıklayın. Haritada 14 numara.

Campatelli Evi ve Kulesi: 12 . yüzyıldan kalma bu yapı ismini ait olduğu aileden alıyor ve bugün ziyarete açık. 19-20. yüzyıllarda tekrar düzenlenmiş olan evde bir orta üst sınıf yaşam alanı görüyorsunuz. İçerde antika pek çok eşya dönemin zevkini yansıtıyor. İç mimarisinin yanında duvardaki tablolar da dönemi anlatıyor. Kule de ziyarete açık, yalnızca en üst katına çıkılamıyor. Konum için tıklayın. Haritada 15 numara.

Torre Pesciolini: 13. yüzyılın sonunda inşa edilen Torre Pesciolini’yi Via San Matteo’da bulabilirsiniz. Kuleye bağlı bir saray da var. Floransa tarzı bir mimariye sahip. Şu anda otel olarak kullanılıyor. Konum için tıklayın. Haritada 16 numara.

Torre del Diavolo: Türkçesi “Şeytan Kulesi” olan 35 metrelik kule, 1400 yılında eski binalar üzerine inşa edilmiş. Sahibinin kulenin uzadığını iddia etmesi üzerine, şeytanın işi denilerek “Şeytan Kulesi” adını almış. Konum için tıklayın. Haritada 17 numara.

Torri degli Ardinghelli: Ardinghelli ailesi, San Gimignano’daki en zengin ailelerdenmiş. Piazza della Cisterna’da bulunan bu ikiz kuleleri de 1200’lü yılların sonunda inşa ettirmişler. Yalnız bu iki kule tek yumurta ikizi değil: Biri dar ve neredeyse hiç penceresi yok, diğeri ise daha büyük ve kemerlerin altında bir dizi büyük pencereye sahip. Konum için tıklayın. Haritada 18 numara.

Piazza della Cisterna

Fotoğraf Kaynak: Joshua Kettle / Unsplash

Piazza della Cisterna, San Gimignano’nun iki önemli meydanından biri. Etrafında Orta Çağ taş bina ve kuleleriyle oldukça güzel bir görüntüsü var. Hafif eğimli ve üçgen şeklinde minik bir geçitle diğer meydan Piazza del Duomo’ya bağlanıyor. İsminiyse meydanın ortasında bulunan su sarnıcından alıyor. Halen daha kasabanın en önemli buluşma noktalarından biri. Bu meydanda kasabanın çok meşhur bir de dondurmacısı var: Gelateria Dondoli. Önünde upuzun bir kuyruk olduğu için biraz beklemeniz gerekebilir. Konum için tıklayın. Haritada 19 numara.

Pietraserena, Az. Agr. Arrigoni

San Gimignano’nun meşhur kuleleri de ufukta görülüyor.

Bizim Floransa’dan çıktığımız turun San Gimignano’ya varmadan önceki ara durağı Pietraserena, Az. Agr. Arrigoni bağı oldu. San Gimignano’nun meşhur kuleleri de ufukta görülüyor. Klasik Toskana manzaraları gözün alabildiğine uzanıyor. Burada bruschetta, trüf soslu krakerler, şarküteri ve peynir tabağı gibi ikramlar da masanıza geliyor. Elbette doymayı beklemeyin. Konum için tıklayın. Haritada 20 numara.

Trüf Avı

Toskana’nın bir diğer ünlü lezzeti ise trüf mantarı. Siz de San Gimignano’ya geldiğinizde birkaç saat şehirde vakit geçirip, görülecek yerleri görüp günün geri kalanını trüf mantarı avına çıkarak değerlendirmek isteyebilirsiniz. San Gimignano çıkışlı yemekli trüf mantarı avına bilet almak için tıklayın.

4. Tarihi At Yarışları Palio’nun Evi Siena

Bizim turdaki son durağımız ise Siena oldu. Şehir, içinde at yarışlarının yapıldığı ana meydanı Piazza del Campo ve Palazzo Pubblico (Belediye Sarayı) ile adeta Gotik bir Orta Çağ filminin setini andırıyor. Tarihi 13. yüzyıla dayanan “Palio”, İtalya’nın en popüler ve en eski at yarışlarından biri. 1650’den beri Piazza del Campo’da 2 Temmuz ve 16 Ağustos olmak üzere yılda iki defa gerçekleştiriliyor. Sadece 90 saniye süren bu eyersiz at binme yarışları için Siena halkı bütün bir yıl hazırlanıyor. Siena 17 mahalleden oluşuyor, her bir binici ‘Contrada’ denen şehrin 17 mahallesinden birini temsil ediyor ve buna göre giyiniyor. Oldukça renkli bir etkinlik ancak turist olarak izlemeye gelmek de oldukça pahalı. Yarışların olduğu hafta şehirde kalacak yer bulmak çok zorlaşıyor. Yarış günü ise adım atılacak yer kalmıyor. Bu yarışlarda heeer şey serbest, tek yasak diğer jokeyin atının dizginlerini tutmakmış!

Siena sokakları

Hem gelenekleri hem de mimarisiyle Orta Çağı temsil eden bu şehir UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde de yerini almış. Bizim burada 1,5 saatimiz vardı ancak bizce burası yarım gün ayırmaya değer bir yer.

Piazza del Campo

Şehrin hemen hemen her sokağı at yarışlarının gerçekleştirildiği ve kuş bakışı bakıldığında bir deniz kabuğunu andıran Piazza del Campo’ya çıkıyor. Avrupa’nın en büyük Orta Çağ meydanlarından biri olarak kabul edilen meydan baştan sona cafe ve restoranlarla çevrili. Ayrıca az sonra bahsedeceğimiz belediye sarayı ve Mangia Kulesi de burada bulunuyor. Bu meydana gelip bir şeyler içmek ve uzun uzun etrafı seyretmek Siena’da yapılacak en güzel şeylerden biri. Konum için tıklayın. Haritada 21 numara.

Belediye Binası (Palazzo Pubblico)

Belediye sarayının avlusundan o meşhur kare.

Siena’nın belediye binası meydana girdiğiniz anda dikkatinizi çekecek olan kiremit renkli Gotik yapı. 1200 sonlarında yapılmış bu saray şehirdeki Orta Çağ dokusunun en değerli parçalarından. Yan kısmında yüksekçe bir çan kulesi binayı tamamlıyor, bu kısım daha sonradan eklenmiş, biz de onu ayrıca anlatacağız. Palazzo Pubblico’nun çok meşhur bir fotoğraf karesi veren özel bir avlusu var. Buraya giriş ücretsiz ancak yapının içini gezmek ücretli. Palazzo Pubblico’ya giriş bileti almak için tıklayın. Konum için tıklayın. Haritada 22 numara.

Mangia Kulesi (Torre del Mangia)

Fotoğraf Kaynak: Vlado Paunovic / Pexels

Belediye binasının hemen üzerinde yükselen 102 metrelik Mangia Kulesi ismini, şehirde har vurup harman savurması, oburluğu ve müsrifliğiyle tanınan “Mangia” takma isimli Giovanni di Balduccio’dan alıyormuş. 1300’lerde tamamlanan kulenin, kilise ile devletin eşit güce sahip olduğunu belirtmek için Siena Katedrali ile aynı yükseklikte inşa edildiği de söyleniyor. Kuleye çıkıp panoramik Siena manzarasını görmenizi tavsiye ederiz böylece yukarıdan meydanın deniz kabuğu şeklini de çok daha fazla idrak edebileceksiniz. Yalnız kuleye çıkış oldukça dar uyaralım. Saat 19.00’a dek ziyaret kabul ediliyor. Konum için tıklayın. Haritada 23 numara.

Siena Katedrali

Şehirdeki bir diğer harika yapı da İtalya’nın en büyük katedrallerinden biri olan Siena Katedrali. Romanesk ve gotik mimarinin bir karışımı olan, beyaz, yeşil ve siyah mermerlerle kaplı Duomo’da, Donatello, Bernini ve Michelangelo gibi ustaların heykelleri bulunuyor. 1200’lerden kalma katedralin yapılışı neredeyse 50 yıl sürmüş. Mimarı ise Giovanni di Agostino.

Piccolomini Kütüphanesi

Kilisenin en önemli özelliği içinde, duvarlarında ve tavanında harika freskleri olan çok güzel bir Rönesans kütüphanesi Piccolomini’nin de bulunması. 15. yüzyılda Kardinal Piccolomini tarafından kurulan kütüphanede, asırlık el yazmaları koleksiyonu bulunuyor. Kütüphaneyi süsleyen fresklerde bir de bizden bir sürpriz var: Olaylı şehzademiz Cem Sultan. Hergün 10.30-17.00 saatleri arasında açık.

Katedral ve kütüphane de dahil çevredeki birkaç gezilecek yeri de kapsayan OPA SI Pass adında bir kombine bilet çıkarmışlar. Bizce sadece katedral yerine bu bileti almak çok daha akıllıca olur. Zaten az sonra bahsedeceğimiz yere çıkmak için de bu bilete sahip olmanız gerekiyor. Ayrı bilet satılmıyor. OPA SI Pass almak için tıklayın. Konum için tıklayın. Haritada 24 numara.

Facciatone

Facciatone, şehrin en güzel manzara noktalarından biri. Siena Katedrali girişi için aldığınız OPA SI Pass ile buraya da çıkabiliyorsunuz. Aslında zamanında katedrali genişletmek için yapılmış ve yarım bırakılmış planın bir parçasıymış. Manzara gerçekten şahane ama biraz sıra beklemek zorundasınız. Merdivenler Orta Çağ mimarisi dolayısıyla biraz dar ve klostrofobik gelebilir ama yukarısı size oh dedirtiyor! Her gün 19.00’a dek deneyimleyebilirsiniz. Konum için tıklayın. Haritada 25 numara.

5. Val d’Orcia Kasabaları

Fotoğraf Kaynak: Giuseppe Mondi / Unsplash

Val d’Orcia’yı aslında pek çok filmde güzel bir manzara sahnesi gibi görmüş olabilirsiniz. Şehirde manzaralar Microsoft arka planı gibi; göz alabildiğine geniş, olağanca doğal. Bölge Pienza, Radicofani, San Quirico d’Orcia, Montepulciano, Montalcino, Monticchiello gibi kasabalar bulunuyor. UNESCO Dünya Mirasları Listesi’nde de yer alan Val d’Orcia eşsiz manzarasıyla pek çok sanatçıya, yönetmene, yazara ilham kaynağı olmuş. Gelelim burada gezebileceğiniz kasabalara:

Montepulciano

Fotoğraf Kaynak: Rowan Heuvel / Unsplash

Montepulciano, Siena’ya bağlı, Orta Çağ ve Rönesans kasabası diyebileceğimiz bir komün. Mimarisi 16. yüzyıla dek uzanıyor ve yine kartpostalları aratmayacak bir manzarayı gerçekte görmenin mutluluğunu yaşatıyor. Aracınızla gelebilir ya da bölgeye giden otobüsleri kullanabilirsiniz. Şehrin girişinden sonraysa iç kısma zaten araç almıyorlar. En yakın tren istasyonunun ismi de Chiusi. Günübirlik bir ziyaretle tadını çıkarabileceğiniz Montepulciano’nun temel geçim kaynağı şarapçılık. Konum için tıklayın. Haritada 26 numara.

Monticchiello

Monticchiello yine Toskana kırsalında bir tepede konuşlanmış, denizden yükdekliği 500 metre olan antik bir köy. Köyün kuruluşunun 1000 yıl öncesine dayandığı söyleniyor. Köye girişte park alanından manzara şahane, antik köyü yaşamak içinse elbette sokaklarını arşınlamak gerek. Köyde Romanesk ve Gotik tarzdaki belediye binasını ve kilise gibi yapıları gezerken kasabanın tarihi dokusunun özenle korunduğunu göreceksiniz. 50 yılı aşkın süredir yapılan bir de yaz tiyatrosu var. Yazın gelirseniz aklınızda olsun. Konum için tıklayın. Haritada 27 numara.

Montalcino

Siena kırsalında, surlarla çevrilmiş bu kasaba, taş yapıları ve sokakları çok güzel bir Orta Çağ yerleşimi. Etrüsk döneminden beri yerleşimin olduğu tahmin ediliyor. Orta Çağ sonlarında Fransa ve Roma arsındaki eski ana yol olan Via Francigena üzerinde kaldığından, önemli ve bağımsız bir komünken sonrasında Siena şehri egemenliğine girmiş. Bu bölge de üzümleri ve şaraplarıyla biliniyor. Konum için tıklayın. Haritada 28 numara.

San Quirico d’Orcia

Val d’Orcia’nın kalbinde yer alan San Quirico d’Orcia, Etrüsk kökenli bir kasaba. Montalcino’nun da komşusu.  Şehir ve surlar olduğu gibi korunmuş, bu yüzden yine arabanızı dışında bırakmanız gerekiyor. San  Quirico Kilisesi, Horti Leonini, Vitaleta’lı Madonna Şapeli’ni gezebilir, köyün meşhur servi ağaçlarıyla fotoğraf çektirebilirsiniz. Konum için tıklayın. Haritada 29 numara.

Pienza

UNESCO Dünya Mirasları listesi’nde yer alan Pienza bize yine Toskana’nın 3 boyutlu resim havasını hissettiriyor. Konum olarak Montepulciano ve Montalcino’nun arasında kalıyor. Rönesans şehirçiliğinin mihenk taşı olarak kabul ediliyor. Bu özelliği ile de son derece korunmuş. Piskoposluk sarayı, belediye binası, Palazzo Piccolomini Sarayı gibi Rönesans mimarisi simgelerini gezebileceğiniz gibi şehrin küçük kafelerinde keyifli vakit de geçirebilirsiniz. Konum için tıklayın. Haritada 30 numara.

6. Terme di Saturnia

Fotoğraf Kaynak: Kirsten Velghe / Unsplash

Termal tatillerini tercih etmemiz için sanırım yaşımızın biraz ilerlemesi lazım ama bazı olağanüstü termal deneyimleri var ki ve sıcacık sularının içinde 1-2 saat geçirmek için bile saatlerce yol yapmaya değer. Grosseto ilindeki, termal suları ile ünlü meşhur Terme di Saturnia da Toskana içindeki duraklardan biri. Efsaneye göre fanilerin kavgasından fenalıklar geçiren tanrı Satürn bir şimşek fırlatır ve kaymak gibi travertenleriyle Pamukkale’nin Toskanalı kardeşi Terme di Saturnia yeryüzüne çıkar. Tabii istikamet Toskana olunca termal bahane, yiyip içip gezmek şahane. Konum için tıklayın. Haritada 31 numara.

7. Lucca

Fotoğraf Kaynak: Gabriele Natali / Unsplash

Lucca’ya gidiyoruz ama o Lucca bu Lucca değil! Serchio Nehri’nin içinden geçtiği Lucca, Rönesans Dönemi’nden kalma oldukça iyi korunmuş bir şehir. Eski şehrin güzel sokakları, birden çok meydanı ve pek çok kilisesi bulunuyor. Ünlü besteci Giacomo Puccini de burada doğmuş ve yaşamış, şehir meydanında bir heykeli de bulunuyor. Dar sokakları ve hoş mimarisiyle Toskana’da uğramak isteyeceğiniz bir yer. Lucca’daki bir gününüzün yarısını şehri görme diğer yarısını ise çevredeki diğer seçenekleri görmeye ayırabilirsiniz. Konum için tıklayın. Haritada 32 numara.

8. Arezzo

Fotoğraf Kaynak: Alexander Henke / Unsplash

Güneydoğu Toskana’da bulunan, en ünlü Rönesans sanatçılarından biri olan Giorgio Vasari’nin şehri olan Arezzo, bir kısmı İkinci Dünya Savaşı’nda yıkılmış olsa da ayakta kalabilmiş ve Orta Çağ’dan kalma mimarisini korumuş bir yer. Aslında tarihi Etrüsklere, MÖ. 9. yüzyıla dek uzanıyor. Zamanında kırmızı çamurdan Arezzo ismindeki kaplarıyla ünlüymüş. San Francesco Bazilikası, Piero della Francesca’nın güzel freskleriyle size ilk merhaba diyecek yerlerden. Arkeoloji Müzesi de ilgilenenlerin kaçırmaması gereken yerlerden. Her yıl ağustos ayının solarında “Guido d’Arezzo Concorso Polifónico” isimli çok sesli koro müziği yarışması oluyor, belki yakalarsınız. Ayrıca burada her ay kurulan ünlü bir antika pazarı olduğunu da not düşelim. Konum için tıklayın. Haritada 33 numara.

9. Livorno

Livorno, Ligurya Denizi’nin kıyısında bir liman şehri. Büyük binaları ve geniş meydanlarıyla hoş bir şehir olmasına rağmen çok turistik değil. Bizce buraya uğramaktaki temel motivasyonunuz denize girme olanağı olabilir. Eğer aylardan yazsa Toskana’da denize girme fikri oldukça çekici ancak mevsim dışında bir zaman Toskana’daysanız pas geçebilirsiniz. Denize girmek dışında yerel bir pazar gezmek isterseniz Mercato Centrale’ye, müze gezmek ve yerel Toskanalı sanatçılara ait bir şeyler görmek isterseniz The Civic Nuseum of Giovanni Fattori’ye uğrayabilirsiniz. Livorno, liman kenti olduğundan mutfağı da deniz ürünleri ağırlıklı. Bu konuda seçenek bol ve her şey tazecik. Konum için tıklayın. Haritada 34 numara.

10. Volterra

Fotoğraf Kaynak: Laura Lugaresi / Unsplash

Pisa bölgesinde kalan bu Orta Çağ dağ kasabası, Etrüsk kalıntılarına, iyi korunmuş bir tarihi merkeze ve Toskana kırsalının nefes kesici manzaralara sahip. Bir tepenin üzerinde yer alan Volterra’da, 13. yüzyıldan kalma Duomo ve Toskana’daki en eski sivil mimari yapılarından biri olan Palazzo dei Priori ile Twilight filminde vampirler konseyinin toplanışını çekmek için gerçekten de biçilmiş kaftanmış. Volterra’nın bir diğer özelliği de çevrede Toskana’nın bir diğer lezzeti olan Trüf mantarının avına çıkabileceğiniz turlar sunması. Volterra çıkışlı trüf avına bilet almak için tıklayın. Konum için tıklayın. Haritada 35 numara.

11. Cortona

Santa Margherita Bazilikası – Fotoğraf Kaynak: Massimo Virgilio / Unsplash

Çoğu Toskana şehirleri gibi Etrüskler tarafından kurulmuş bu şehrin tarihi taa MÖ. 4. yüzyıla dek uzanıyor. Taş duvarlarla çevrili şehir çok büyük bir yer değil ve tepede yer alıyor. Trasimero Gölü’ne dair güzel bir manzarası var. Küçük olmasına rağmen ziyaret edecek pek çok yer var. Piskoposluk Müzesi, Santa Margherita Bazilikası, Madonna del Calcinaio, Palazzo Comunale, Grifalco Kalesi bazıları. Montepulciano ve Montalcino’ya yakın konumda yer alıyor. Küçük şarap dükkanları ve el yapımı ürünler satan yerlerle dolu. Konum için tıklayın. Haritada 36 numara.

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir