BOLONYA’DA GEZİLECEK YERLER

Terracotta tuğlalı mimarisiyle “Kızıl Şehir”, Tortellini ve Tagliatelle al Ragu’yu İtalyan mutfağına kazandıran bir gurme başkenti olmasıyla “Şişman Şehir”,  Avrupa’nın ilk üniversitesine sahip olmasıyla da “Bilge Şehir” lakabını kazanmış Bolonya, hem gözü, hem gönlü doyurmakta bir dünya markası. Üstelik bir Roma, Floransa veya Venedik’e oranla daha az turistik kalabalık olması gözlerimizde kalp emojileri çıkmasını ve istediğimiz restoranda spontane yer bulmamızı kolaylaştıran mükemmel bir detay. Burası öyle keyifçi bir şehir ki belirli aralıklarla kendinizi ona geri dönmüş bulabilirsiniz. Ve emin olun ki her seferinde ayrı güzel bir yüzünü keşfeder, her seferinde oradan memnun ayrılırsınız. Özellikle de mideniz size bu seyahat için çokça teşekkür eder.

Bolonya Seyahati Planlaması – Gitmeden Önce

Bolonya’ya Nasıl Uygun Fiyatlı Uçak Bileti Bulurum?

Bolonya’ya uçakla geldiğinizde, Türkiye’den direkt uçuşların gerçekleştiği Guglielmo Marconi Havalimanı’na ineceksiniz. Her şekilde uçak biletinizi almadan önce mutlaka çeşitli havayollarının fiyat karşılaştırmasını yapın deriz.

– Guglielmo Marconi Havalimanı’na uygun fiyatlı UÇAK BİLETİ bulmak için TIKLAYIN.


Bolonya Havalimanından Bolonya Merkeze Nasıl Gidilir?

Havalimanı’ndan şehre ulaşım için de en kolay yöntem bizdeki Havaist gibi havalimanı shuttleları olan Aerobus’e binmek. Biletleri otobüse binmeden önce makinelerden alabilir ve oracıkta valide edebilirsiniz. (Genel bir kural olarak İtalya’da toplu taşımada biletlerinizi her zaman durak önündeki kutucuklarda valide etmeniz bekleniyor.) Yolculuk yaklaşık 20-30 dakika kadar sürüyor. Otobüs sizi Stazione Centrale’ye bırakıyor. Oradan otelinize gideceğiniz yöne göre tren veya otobüsle geçebilirsiniz. Zaten Aerobus biletleri de valide edilişten itibaren 75 dakika kadar geçerliliğini koruyor. Aktarma yaparken de bu süreyi kullanabilirsiniz yeniden bilet almanıza gerek olmuyor.

Bir de havalimanından şehir merkezine giden 944 nolu otobüs var. Bu Aerobus’tan da daha uygun fiyatlı bir seçenek ama daha az konforlu ve sefer sıklığı daha az. Ayrıca çok daha fazla durakta durduğu ve Aerobus gibi ekspres çalışmadığı için yolculuk da 40 dakikaya kadar varabiliyor. O nedenle daha hızlı ve daha direkt bir ulaşım için Aerobus tercihimiz.


Bolonya’ya Ne Zaman Gidilir?

– Sonbahar: Yaz sıcaklıklarının ve kalabalıklarının azaldığı sonbahar dönemi şehri gezmek için ideal zamanlardan. Şehri sokak sokak boydan boya saran revaklı mimarisi sayesinde, şemsiyeniz olmasa ve yağmur bastırsa bile damla ıslanmazsınız. Hatta şöyle diyelim bir kasım ayında Avrupa’da daha kuru gezebileceğiniz bir yer daha yoktur. Ayrıca bu dönemde trüf mantarı gibi sonbahara özgü mevsimlik lezzetler de menülerde daha çok yer almaya başlar ki bu da tahmin edersiniz ki ekstra lezzet demek.

– Kış: Enteresan bir şekilde her ne kadar İtalya’nın kuzeyinde olsa da Bolonya’yı gezmek için kış mevsimi en güzel zamanlardan. Öncelikle üniversite şehri olduğu için ve üniversite de kışın açık olduğu için şehir genç yerellerle cıvıl cıvıl oluyor. Bu genç enerji şehre bambaşka bir hava katıyor. Ocak ayında bile sokaklara masa atan mekanlarda aperitivo yapan kalabalıklar insanın iştahını açıyor ve bu mevsimde bölgenin yerel lezzetlerinin tadını çıkarmalı bir tatil sizi bekliyor.

– İlkbahar: Her şehrin ilkbaharı gibi Bolonya’nın da ilkbaharı gayet keyifli zamanlardan. Tek uyarımız Paskalya Bayramı’na veya 1 Mayıs’a denk gelmemeniz olacak. O dönemlerde şehirde dükkanlar ve mekanlar kapalı olabiliyor.

– Yaz: Sıcaklıkların en yüksek olduğu o yüzden de şehrin gölgeden yürümenize olanak veren revaklı mimarisine bin kez şükredeceğiniz, üniversitenin kapalı olmasıyla yerellerin şehir dışında olduğu ve bu nedenle de tüm şehrin turistlere kaldığı bizce Bolonya’nın keyfini çıkarmak için en elverişsiz dönem. Ayrıca bölge mutfağının ne kadar güzel olduğunu ama yaz sıcaklarında hiç de tadının çıkmadığını hatırlatırız. İtalya’ya yazın geldiyseniz, denize kıyısı olan yerleri önceliklendirmenizi tavsiye ederiz. Son olarak çoğu ikonik gurme mekan temmuz veya ağustos aylarında bir aylık uzun siestaya girmiş olabiliyor. Bolonya’ya bol bol yeme içme modunda gidip avucunuzu yaladığınızla kalmayın.


Bolonya Kaç Günde Gezilir?

Bizce sadece Bolonya’ya en az 2 gün ayırmak lazım. Eğer daha gastronomi odaklı bir seyahat planlıyor ve çevredeki Parma ve Modena gibi diğer küçük durakları keşfetmek istiyorsanız Bolonya’yı kendinize merkez üs belirleyip programınızı rahatlıkla 4 güne çıkarabilirsiniz.


Bolonya’nın Hangi Bölgesinde Konaklamalı

– En Turistik / Tarihi Merkez: Bolonya’nın tarihi merkezi Bolonya’ya ilk kez geliyorsanız gezilecek tüm yerlere yürüme mesafesinde olmak için ideal bölge. Tabii akşamları çok gürültülü olabilen, genellikle gençlerin mekanların kapı önlerinde toplaştığı Ghetto Ebraico ve gece gündüz çok kalabalık olan Mercato di Mezzo gibi birkaç bölgeden kaçınmanız suretiyle.

Tarihi merkez otellerini incelemek için tıklayın.

– Favorimiz / Santo Stefano: Eğer Bolonya’da ilk seferiniz değilse, daha lokal bir mahallede, daha sakin bir atmosferde konaklamak isterseniz önerimiz Santo Stefano olur. Santo Stefano Meydanı çevresini kapsayan bölge otellerden ziyade bolca daire seçeneği de bulabileceğiniz yerlerden. Daha çok çocuklu ailelere ve çiftlere öneririz.

Santo Stefano otellerini incelemek için tıklayın.

– En Uygun Fiyatlı / Üniversite Bölgesi: Bolonya İtalya’nın Eskişehir’i gibi bir şehir olduğu için haliyle üniversite gençliği yoğun. Hal böyle olunca üniversite bölgesi de daha uygun fiyatlı mekanların ve konaklama seçeneklerinin kümelendiği yer oluyor. Daha çok solo veya sırtçantalı gezginlere uygun diyebiliriz.

Üniversite bölgesi otellerini incelemek için tıklayın.

– En Lokal / Saragozza: Şehrin lokal dokusunu deneyimlemek için en uygun seçeneklerden. Şehrin gezilecek tüm yerlere yakın ama bir o kadar da yerel kalabilmeyi başarmış yerlerinden. Mahalle üniversite gençliğinin takılmayı sevdiği mekanlarla dolu.

Saragozza otellerini incelemek için tıklayın.


Bolonya’da Seçtiğimiz Oteller

Bolonya’da her bütçeye uygun bir konaklama opsiyonu var. Ayrıca Bolonya genelinde otel kadar ev tutmak daha yaygın. Özellikle de 2-4 kişilik bir ekipseniz çok güzel ve uygun fiyatlı seçenekler var. Biz sizin için birkaç otel seçtik:

Hotel Corona d’Oro 1890 $$$

İçlerinde özel banyo, tv, minibar, çay/kahve makinesi ve klima bulunan zarif ve konforlu odalara sahip bir otel seçeneği. İncelemek için TIKLAYIN.

Hotel Brun $$


Saragozza bölgesinde bulunan dört yıldızlı bir yetişkin oteli. Modern tarzda dekore edilen odalarında özel banyo, klima, minibar, düz ekran TV ve gardrop bulunuyor. İncelemek için TIKLAYIN.

Piazza Santo Stefano Con Vista $$

Santo Stefano Meydanı ve Kilisesi manzarasına sahip, tek yatak odası, tam donanımlı mutfağı, tv ve kliması bulunan oturma alanı ve küvetli bir banyosu mevcut olan daire seçeneği. İncelemek için TIKLAYIN.

Clavature LuxuryApartment $$

İki çift kişilik yatak ve bir çekyattan oluşmak üzere toplam iki yatak odası, tv ve yemek masası bulunan bir oturma odası, tam donanımlı mutfağı ve bir banyosu buluan bir daire. İncelemek için TIKLAYIN.

Aşağıdaki bağlantıdan Bolonya’daki tüm otelleri ve kiralık evleri inceleyebilirsiniz.

– Bolonya’daki tüm OTELLER ve EVLER için TIKLAYIN.

Ayrıca daha fazla Bolonya oteli önerisi için BOLONYA’DA NEREDE KALINIR – BOLONYA OTELLERİ yazımız da var. Şimdiden harika bir tatil diliyoruz.


Bolonya’daki En Favori 3 Deneyim

1. Bolonya şehir merkezini karış karış gezmek.
2. Bolonya’nın yerel lezzetlerini yerel mekanlarında tatmak.
3. Parmesan peynirinin izinde yollara düşmek.


Araba Kiralamak Gerekir mi?

Bolonya’da araç bir lüks değil bir yük. Eğer başka şehirleri de içeren bir roadtrip yapmayacaksanız sakın kiralamayın. Sadece yürüyerek veya otobüsler ile şehrin her yerine kolayca ulaşabiliyorsunuz. Sokaklar dar, park yerleri çok sınırlı. Arabanıza kalacağınız yere yakın bir yerde park yerleri bulmak hem çok zor hem de gereksiz pahalı. Eğer yanlış bir yere park ederseniz cezası var. Eğer İtalyanca olan park makinelerini çözemez ve ödeme yapmayı beceremezseniz yine anında cezanız arabanın camına takılmış oluyor. Yine de Bolonya’yı da içeren ve çoklu duraklı bir İtalya turuna çıkacaksanız konforunuz için araba kiralamak akıllıca olabilir. Bolonya’dan veya havalimanından uygun fiyatlı araç kiralamak için TIKLAYIN.

Bolonya’ya Gelmeden Önce Bilmeniz Gerekenler

Bolonya’nın Neyi Meşhur?

Porticolu Mimarisi

Dünyanın en büyük ikinci tarihi merkezine sahip şehir Orta Çağ dokusunu hala muhafaza ediyor. O kadar büyük ki şehrin imzası haline gelen sıra sütunlu, üzeri kapalı koridorları (porticolar) şehrin sokaklarını yaklaşık 50 km boyunca dolanıyor. İşte Bolonya’nın tarihi 12. yüzyıla kadar giden ve bozulmadan günümüze ulaşmış kesintisiz porticolu dokusu onu özel kılan en önemli özelliklerinden. Hatta sadece Bolonya için değil tüm insanlık için UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girmiş bir kültürel miras. Yapılma amaçlarının başında ise insanların yağmurdan / güneşten korunmasını sağlamak ve tabii ki estetik görünüm geliyor. Ayrıca porticolar dışarıya masa atmak için çok uygun olduklarından dükkanlar, cafeler ve restoranların da konuşlandığı, Bolonya’nın sosyal ve ticari yaşamına çok farklı bir dinamizm katan noktalar. Dünyanın en uzunu 666 metre ile Portico di San Luca da başta olmak üzere şehrin her yerinde farklı bir örneğine rastlayabileceğiniz bu mimari unsur İslam mimarisinde de revak olarak karşımıza çıkıyor.

Ragù alla Bolognese ve Tortellini’nin Evi Bolonya Mutfağı

Pizza bir kenara dursun Bologna’nın merkezi olduğu Emilia-Romagna bölgesi bizce İtalyan mutfağının gerçek kalbini oluşturuyor. Haliyle Bolonya da etler, peynirler, makarnaların başrolde olduğu bu bölgenin mutfağını tadabileceğiniz en ideal merkez. İşte Bolonya’dan tatmadan dönmeyin diyeceğimiz o lezzetler:

– Bolonez soslu makarna değil Tagliatalle al Ragù: Genellikle Bolonez sos diye bilinen sos aslında içinde ince çekilmiş et olan bölgesel bir Ragù (İtalya’da et ve domates bazlı soslar için kullanılan bir terim) çeşidi. O yüzden menülerde Bolonez makarna gibi bir seçenek göremezseniz şaşırmayın gözünüz Tagliatalle al Ragù’yu arasın. Bizce Bolonya’dan çıkma en imza lezzet bu. Şehirde en iyisini nerede yiyebilirsinize dair önerilerimizi yeme-içme kısmında bulabilirsiniz.

– Tortellini: İtalyan restoranları menülerinin vazgeçilmezi Tortellini de Bolonya’dan dünyaya açılan lezzetlerden. Küçük, yuvarlak bir bohça şeklindeki bu makarna bu yörede genellikle “tortellini in brodo” yani et suyu içinde servis ediliyor. Geleneksel olarak bizdeki mantı gibi etli bir iç harcıyla yapılıyor ama artık peynirli veya ıspanaklı gibi farklı versiyonlarını bulmak da mümkün.

– Lasagna alla Bolognese: Sadece İtalya’nın değil dünyanın neresine giderseniz gidin karşınıza çıkabilecek bir İtalyan klasiği olan lazanyanın da doğum yerinin Bolonya olduğu az bilinen bir gerçek. Kat kat makarna, Ragù, beşamel sos ve rendelenmiş peynirden oluşan bu lezzeti bir de kendi evi Bolonya’da denemelisiniz.

– Balzamik Sirke (Aceto Balsamico): Kulağına Cem Yılmaz’ın “balsamicooooo” esprisi gelenler burada mı! 🙂 Salatalarımızın son yıllarda vazgeçilmezi haline gelen balzamik sirke sadece Bolonya’ya özgü değil tabii Emilia-Romagna Bölgesi’nden çıkma bir lezzet. Hatta en ünlü üreticiler Modena şehrinde kalıyor. Eğer yolunuz oraya da düşecekse oradan alırsınız ama Modena’ya gitmeyecekseniz de Bolonya’ya geldiğinizde alışveriş listenizde mutlaka olmalı.

– Parmigiano-Reggiano: Ve son olarak Bolonya’ya gelmişken Emilia-Romagna bölgesinden çıkma belki de dünyaca en ünlü gastronomik öğesi coğrafi işaretli Parmigiano-Reggiano peynirini unutmamak lazım. Ona kısaca parmesan peyniri diyemiyoruz çünkü her parmesan peyniri bir Parmigiano-Reggiano değil bu ince ayrımın üzerine basa basa durmamız gerekir. Bolonya’ya gelmişken seyahatinizi Parma ile birleştirip oradan da alabilirsiniz ancak vaktiniz yoksa Bolonya’daki her peynirci ve şarkütericide de en hasını bulabileceğinizi not düşelim. Eğer planınızda yarım günlük bir boşluk varsa, bunu Reggio Emilia’nın yerel lezzetlerini yerinde tadabileceğiniz fabrika turlarına da saklayabilirsiniz. Parmigiano Üretimi ve Parma Jambonu turu bileti almak için tıklayın. Parmesan peyniri ve balzamik sirkenin izinde yollara düşüren tur biletini almak için tıklayın.

Bolonya’nın Lakapları: “Bilge”, “Şişman”, “Kırmızı”

Bolonya Orta Çağ’ın mistik havasını lakap olarak da aldığı kırmızı yapıların içinde tarihi derinliğiyle yansıtan bir şehir. “Bilge”, “Şişman”, “Kırmızı” (“La Dotta, La Grassa, La Rossa”) gibi karakteristik özelliklerini taşıyan 3 lakabı var. Bilge, Avrupa’nın eeeen eski üniversitesi sayılan Bologna Üniversitesi’ne atıfta bulunuyor. 1088’de kurulan üniversite Dante Alighieri, Erasmus, Kopernikus gibi düşünürler çıkartmış düşünün. Hal böyle olunca da şehir bilge mahlasını hak etmiş. Kırmızı lakabıysa terracotta kiremitli çatılarına, kırmızı-turuncu tonlardaki mimarisine, tarihi yapılarındaki geniş ve etkileyici kısımlarına, revaklı mimarisi ve uzun geniş koridor kaplı binalarına atfen geliyor. Özellikel de dizi dizi sıcak tonlardaki Bologna evleri şehre tatlı ve karakteristik bir görünüm kazandırmış. Son olarak tahmin edebileceğiniz gibi Şişman lakabı da şehrin artık dünyaca ünlü birer ikon haline gelmiş gastronomik değerlerinden geliyor.

Bolonya’nın 7 Sırrı

Beki bir yerlerde Bolonya’nın ünlü 7 sırrı olduğunu duymuşsunuzdur. Aslında bu 7 sır “şehir avı” tadında keyifli turistik bir oyun haline gelmiş Bolonya’nın 7 özel noktasından oluşuyor. Elbette hiçbiri gerçek birer sır değil çoğu “rivayete göre” diye başlayan aslı astarı bilinmez hikayelerden oluşuyor. Komik, tuhaf hatta yer yer amaçsız görünübilse de peşine düşmesi çok eğlenceli. Siz de bu 7 sırrın peşine düştüğünüzde bir bakmışsınız şehrin altını üstüne getirmiş pek ala karış karış gezmişsiniz. Elbette size bunları bir minik çıtlatacağız.

1. Sır – “Fısıldayan Duvarlar”: Palazzo del Podesta’nın içinde yer alan mimari bir detaydan kaynaklanan akustik bir özellik. Buraya geldiğinizde dört sütun altında toplanmış insanları göreceksiniz. Bu sırrı tek başınıza çözemiyorsunuz çünkü bir eşlikçiye ihtiyacınız var. Bu tanıdığınız biri de olabilir o anda orada olan bir yabancı da… Karşılıklı çapraz sütunlara yerleşip yüzünüzü duvara gömüp fısıldaştığınızda karşı sütundaki kişi sanki yan yanaymış kadar net bir şekilde sizi duyabiliyor! Tıpkı ilkel bir telefon gibi. Bir rivayete göre salgın dönemleri cüzzamlıların günah çıkarmak için burayı kullandığı söyleniyor. Konum için tıklayın. Haritada 1 numara.

2. Sır – “Neptün’ün Parmağı”: Ana şehir meydanı Piazza Maggiore’de bulunan Neptün Çeşmesi heykeli yapılırken Papa Neptün’ün cinsel organının küçültülmesini istiyor ama işine karışılmasından hoşlanmayan heykeltraş Giambologna minik bir açı şaşırtmasıyla başka bir göz oyununa gidiyor. Neptün’ün sol baş parmağı başka açılarda bakıldığında başka şekillerde görülüyor diyelim siz anlayın. Bu da şehrin bel altı muzur şakalarından biri oluyor. Giambologna bunu elbette kiliseye bir eleştiri olarak yapıyor. Konum için tıklayın. Haritada 2 numara.

3. Sır – “Küçük Venedik Penceresi”: Şehrin içinden geçen minik bir derenin oluşturduğu “Küçük Venedik”i izleyebileceğiniz gizli (tabii artık çok da gizli değil!) bir pencere. Yazının devamında zaten bahsedeceğiz o yüzden sadece konumunu koyuyoruz. Konum için tıklayın. Haritada 3 numara.

4. Sır – “Meşhur Üç Ok”: Santo Stefano Meydanı’ndaki pasaj Corte Isolani’nin çıkışında tavana bakan pek çok insan göreceksiniz. Burada ahşap sundurmanın alt kısmında yani revakta saplanmış oklar yani “Le Tre Frecce” var. Aslında neden oldukları biraz muamma ama hikaye bol tabii. En bilinen hikayeyse 3 haydutun toprak sahibi lordlarını öldürmek isterken pencerede çıplak eşini görüp hedefi tutturamıyor oluşu. Bu hikayenin kadının lordu aldatan eşi olduğu ve haydutların da lord tarafından tutulan suikastçiler oluşu gibi farklı versiyonları da var. Konum için tıklayın. Haritada 4 numara.

5. Sır – “Panis Vita, Canabis Protectio, Vinum Laetitia”: Via dell’Indipendenza ve Via Rizzoli kavşağında bir yürüyüş yaparsanız porticonun tavanında fresk şeklinde Latince bu üçlemeyi göreceksiniz: “Panis vita, canabis protectio, vinum laetitia”. Direkt çevrildiğinde “ekmek hayattır, kenevir korumadır ve şarap neşedir” anlamına geliyor. Geçmişe dair bir hayat felsefesi diyelim ve ekleyelim günümüzde şehirde kenevir kullanımı yasal değil sadece zamanında şehrin gelişmesinde rol oynamış bir ticari ürün. Konum için tıklayın. Haritada 5 numara.

6. Sır – “Panum Resis”: Tam olarak bulunabilen sır değil aslında rivayet olan bir detay. Söylenene göre Avrupa’nın en eski üniversitesi sayılan Bolonya Üniversitesi binalarından biri olan Palazzo Poggi’de üzerine “Panum Resis” yazısı kazılı bir sıra varmış. Çevirdiğimizde “bilgi, seçimlerin temelidir veya merkezidir” anlamına geliyor. Aman gençlerin yazıladığı banklara kanmayın bizce bu sır Bolonya’nın dünyanın en eski eğitim merkezlerinden biri oluşuna bir gönderme niteliğinde. Konum için tıklayın. Haritada 6 numara.

7. Sır – “Kırık Bir Vazo”: Şehrin Orta Çağ’dan kalma Asinelli ve Garisenda kuleleri Bolonya’nın en simgesel yapıları ve tam bu noktada şehrin son sırrı saklı. Torre degli Asinelli’nin tepesinde kırık bir vazo olduğu söyleniyor ama bugüne kadar daha bunu bulabilen yok. Her ne kadar şehri bir de kulenin tepesinden kuşbakışı görmenize vesile olacak bir bahane olsa da inanın bize o manzara o kadar basamağı tırmanmaya değer. Güncel not: Kule 2023’ten beri restorasyonda olduğu için kapalı. Sanırız ki 2026’ya kadar da açılmayacak. Açıldığında gerekli güncellemeyi yapmamız adına bize yazabilirsiniz. Konum için tıklayın. Haritada 7 numara.

Bolonya’nın Kısaca Tarihi

Bolonya’da şehrin tarihi dokusu Entrüsk dönemine dek uzanıyor. Sonrasında Roma egemenliğine giren şehir bu dönemde “Bononia” olarak adlandırılıyor. Orta Çağ’da Lombardlar ve Franklar gibi çeşitli barbar kavimlerin egemenliğne girse de kültürel gelişmesi de devam ediyor. Mesela 1088’de Bologna Üniversitesi kuruluyor ve Orta Çağ boyunca akademik olarak çok önemli bir rol oynuyor. 14. yüzyılda Rönesans, 15. yüzyılda Papalık Devleti etkisi altına giriyor. Zaten şöyle bir bakıldığında Antik dönemleri, Orta Çağ’daki akademik ve ticari gelişmeleri, Rönesans ve Papalık dönemleri ile modernleşme süreci şehri tarihi ve kültürel olarak besleyen en önemli dönemler. Sonrasında meşhur Napolyon himayesine girip sonunda 1859’da İtalya Krallığı’nın bir parçası oluyor. İşte tüm bu kültürel ve mimari birikim ile günümüzde tarihi şehir merkezi UNESCO tarafından koruma altında.

Bolonya’da Gezilecek Yerler Haritası

Haritayı zoom yaparak detaylı görüntüleyebilirsiniz.

Gezilecek Yerler

  1. Fısıldayan Duvarlar
  2. Neptün Çeşmesi
  3. Venedik Penceresi
  4. Le Tre Frecce
  5. Panis Vita, Canabis Protectio, Vinum Laetitia
  6. Museo di Palazzo Poggi
  7. İki Kule
  8. Maggiore Meydanı
  9. San Petronio Bazilikası
  10. Torre dell’Orologio
  11. Palazzo d’Accursio
  12. Biblioteca Salaborsa
  13. Palazzo Re Enzo
  14. Palazzo del Podestà
  15. Museo Civico Archeologico
  16. Biblioteca Comunale dell’Archiginnasio
  17. Libreria Nanni
  18. Librerie.coop Zanichelli
  19. Piazza Galvani
  20. Piazza Santo Stefano
  21. Basilica Santuario Santo Stefano
  22. Corte Isolani
  23. La Piccola Venezia
  24. Piazza Giuseppe Verdi
  25. Cattedrale Metropolitana di San Pietro
  26. Pinacoteca Nazionale di Bologna
  27. Santuario Madonna di San Luca
  28. Devotional Portico of St. Luke
  29. Mercato di Mezzo
  30. Mercato delle Erbe
  31. Via dell’Indipendenza
  32. Museo d’Arte Moderna di Bologna
  33. Lamborghini Automobile Museum

Yeme-İçme

  1. Osteria dell’Orsa
  2. Ristorante Da Cesarina
  3. Sette Tavoli
  4. Osteria Broccaindosso
  5. Al Sangiovese Restaurant
  6. Ristorante da Nello al Montegrappa
  7. Da Cesari
  8. Salumeria Simoni
  9. Salumeria Simoni Laboratorio
  10. Zerocinquantuno
  11. Osteria del Sole
  12. Le Stanze
  13. Camera con Vista Bistrot
  14. Bar Senza Nome
  15. Cremeria Santo Stefano
  16. Cremeria la Vecchia Stalla
  17. Cremeria Cavour
  18. Sablè Gelato
  19. Gelateria Gianni
  20. La Sorbetteria Castiglione
  21. Forno Brisa
  22. Caffè Terzi Bologna

1. Şehrin Sembolü İki Kule: Torre degli Asinelli ve Torre Garisenda

Şehrin sembollerinden bu iki kule muhtemelen şehirde gözünüze çarpacak olan ilk şey olacak çünkü yüksekliği sayesinde şehrin pek çok yerinden görülebiliyorlar. İkisi de Orta Çağ’da savunma amacıyla inşa edilmeye başlanıp zamanla onları yaptıran ailelerin prestijini simgeleyen, kendi aralarında güç gösterisi yapmalarına yarayan araçlara dönüşmüş. Tıpkı Toskana’da Gezilecek Yerler yazımızda anlattığımız San Gimignano’daki gibi yani. Aslında zamanında 100’ü aşkın olan kulelerden geriye irili ufaklı da olsa bu ikilinin dışında başka kuleler de kalmış ama gezilemedikleri için pek de öne çıkmıyorlar.

Eğik ve daha kısa olan Torre Garisenda, Garisenda ailesi tarafından 12. yüzyılda inşa edilmiş. Yaklaşık 48 metre ama başlangıçta 60 metre civarındaymış. 14. yüzyılda zemin eğikliği yüzünden alçaltılmış. Kuleyi kah Dante İlahi Komedya’sında eğikliğiyle tasvir etmiş, kah Umberto Eco’nun Gülün Adı romanında geçmiş. Belki Dan Brown hayranları da Inferno’da İlahi Komedya ile bağlantılı olarak kuleyi yine hatırlayacaktır.

Yine 12. yüzyılda Asinelli ailesi tarafından yaptırılan Torre degli Asinelli ise 97,2 metreyi buluyor. 14. yüzyılda küçük bir kale ve hapishane olarak kullanılmış. Eğer 498 basamağı çıkmaya göze alırsanız ki bizce almalısınız Torre degli Asinelli’ye çıkabiliyor ve şehir manzarasına bakabiliyorsunuz. Böylece başta bahsettiğimiz Kırmızı şehir lakabını neden aldığını daha iyi algılayabilirsiniz. 45 dakikalık timeslotlardan oluşan biletleri Maggiore’deki turist ofisinden alabiliyorsunuz. Garisenda Kulesi ise eğik olduğu için ziyarete her zaman kapalı. Güncel Not: Asinelli Kulesi 2023-2026 yılları arasında restorasyonda olduğu için geçici olarak kapalı. Açıldığında gerekli güncellemeyi yapmamız adına bize yazabilirsiniz. Konum için tıklayın. Haritada 7 numara.

2. Maggiore Meydanı (Piazza Maggiore)

Fotoğraf Kaynak: Ingo Mehling, Bologna – Piazza Maggiore from Palazzo Comunale, CC BY-SA 4.0

Maggiore Meydanı için Bolonya’nın ana meydanı diyebiliriz. San Petronio Bazilikası, Palazzo d’Accursio, Neptün Çeşmesi gibi pek çok önemli yapı meydanı çevreliyor. Şehrin en büyük kamusal alanlarından biri olduğundan şehirdeki önemli etkinlikler, yaz konserleri, açık hava film gösterimleri gibi halk etkinliklerinin de ana mekanı. Burayı çevresindeki görülecek mekanlar ve noktalarla bir bütün olarak ele alıyoruz. Konum için tıklayın. Haritada 8 numara.

2.1 San Petronio Bazilikası

San Petronio Bazilikası, şehrin ana kilisesi. Yaklaşık 7,500 metrekarelik alanıyla dünyanın en büyük beşinci bazilikası ki zaten meydandanki mimari heybeti dikkatinizi çekecek. Yalnız Floransa’daki gibi bir Santa Maria della Fiore veya Milano’daki gibi bir Duomo tarzında süslü bir yapı görmeyi beklemeyin. Dışarıdan oldukça sade bir mimarisi var. Bunun sebebi ise yapımına 1390’da başlanmış olsa da yüzyıllarca süren çabanın ardından halen daha tamamlanamamış olması. Sebepleri çoğalıyor ama örneğin bir tanesi Papa IV. Pius’un gördüğü bir rüya üzerine inşaatı durdurması ve değiştirmek istemesi. Bir sürü mimar üzerine çalışmış ancak yapımı bu kadar uzun süren bir bazilika zaten sonunda ortak bir eser haline gelmiş. İsmini Aziz Petronius’dan alıyor ve içinde bir anıt mezar da içeriyor. Mimari açıdan kısım kısım malzemelerin farklı olması ilginizi çekebilir sebebini ise sanırız anlamışsınızdır.

Meşhur fresk.

Yalnız tamamlanamayışıyla ünlü bu kiliseyi asıl ünlü yapan ise bazilikanın içinde Hz. Muhammed’in görsel olarak tasvir edildiği bir cehennem freskinin olması. Hatta bu fresk nedeniyle bazillika zaman zaman saldırıların hedefi olmuş. O yüzden de şu anda kapısında silahlı askerler bekliyor ve içeri girişte sıkı kontrol yapıyorlar. Girişi ücretsiz. Normalde bazilikanın fark ödeyerek çıkabildiğiniz çok güzel bir manzara terası da var ama websitesinde restorasyon çalışmaları nedeniyle kalıcı olarak kapatılmış olduğu yazıyor. Belki siz gittiğinizde yeniden açmaya karar vermişlerdir bir kontrol edin deriz. Konum için tıklayın. Haritada 9 numara.

2.2 Neptün Çeşmesi

Neptün Çeşmesi, Piazza Maggiore’nin ünlü çeşmesi. 1563 yılında şehre bir anıt çeşme yaptırılmak istenmiş ve heykeltraş Giambologna bu tasarım için görevlendirilmiş. Giambologna’nın Rönesans döneminin önemli heykeltraşlarından biri olması çeşme için ayrıca önemli. Neptün’ün (Yunan mitolojisindeki Poseidon) heykeli olduğu için bu ismi almış. Onu sağ kolunda tuttuğu üç başlı mızrağından hemen tanıyabilirsiniz. Çeşmenin diğer dört tarafındaki heykellerse 4 büyük nehri simgeliyor: Ganj, Nil, Amazon ve Tuna. Konum için tıklayın. Haritada 2 numara.

2.3 Saat Kulesi (Torre dell’Orologio)

Piazza Maggiore’ye en hakim konumda yer alan saat kulesinin yapımı 13. yüzyıla dek uzanıyor. Orta Çağ döneminde şehirlerde farklı saat sistemleri ve mekanizmalarının olması eşzamanlılığa dair problemler yarattığından bir referans noktasına ihtiyaç olmuş ve Torre dell’Orologio da bu boşluğu doldurmuş. Kule şehirdeki en eski ve dikkat çekici yapılardan biri. Taş işçiliği ve süslemeleri çok güzel. Saatin mekanizması ise 14. yüzyılda monte edilmiş ve döneminin en teknolojik versiyonlarından biri. Eğer içerisini gezmek isterseniz ziyaret sırasında saat mekanizmasını inceleyebiliyor ve meydanı kuşbakışı gözlemleyebiliyorsunuz. Kule böylesine eski ve görkemli olunca elbette hakkında şehir hikayeleri de çoğalmış. İnanışa göre tarih boyunca kule bazı tarihi olayların zamanını belirlemiş ya da çalışmadığı dönemlerde şehre kötü şans getirerek olumsuz olayların yaşanmasına neden olmuş. Başka hikayelere göre -ki aslında öncekilerle bağlantılı olarak- mistik güçlerle ilişkilendirilmiş. Saatte her şey yolunda ise şehirde huzur ve güvenin hakim olduğu düşünülmüş. Pazartesi günleri kapalı, diğer günlerde 10-17.00 saatlerinde uğrayabilirsiniz. Dilerseniz saat kulesine de çıkaran 2 saatlik sesli rehberli yürüyüş turuna da katılabilirsiniz. Saat Kulesi sesli rehberli tura bilet almak için tıklayın. Konum için tıklayın. Haritada 10 numara.

2.4 Palazzo d’Accursio (Belediye Binası)

Saat Kulesi aslında Palazzo d’Accursio’nun bir parçası. İnşasına 13. yüzyılda başlanmış ama şimdiki görünümünün oluşması için yüzyıllar geçmiş. Tüm bu yıllar boyunca yapılan genişletme çalışmalarıyla 14. yüzyılda yapıya saat kulesi kısmı da eklenmiş. 15 ve 16. yüzyıllarda ek binaların dahil olması derken genel mimarisi günümüzdeki halini almış. Uzun yıllar şehir hükümetinin merkezi olarak kullanılmış ve konsey toplantıları burada yapılmış. Tarihi ve mimari bi güzellik olmasının yanı sıra içinde Orta Çağ ve Rönesans dönemine dair eserler, arkeolojik buluntular, dönem sanatçılarına ait tablo ve heykellerin bulunduğu bir müze. Haftanın her günü 10-20.00 saatleri arasında ziyarete açık. Maggiore Meydanı’nı balkondan izlemek de çok keyifli. Girişlerse ücretsiz. Konum için tıklayın. Haritada 11 numara.

2.5 Biblioteca Salaborsa

Salaborsa Kütüphanesi Palazzo d’Acursio kompleksinin bir diğer parçası. Aslında eskiden bir kütüphane değil borsa merkeziymiş ama 2001’de belediye kütüphanesine çevrilmiş. İçerisi oldukça büyük ve Orta Çağ’dan kalma mimari detaylarla bezeli. Kütüphanenin merkezindeki cam zeminden arkeolojik kalıntıları görebiliyorsunuz. Pek çok kitabın yanı sıra gazete ve dergi arşivleri, videolar, cd ve kasetleriyle zengin bir multimedya arşivi de. Çocuklar için ayrı okuma ve arşiv kısımlarının olması tüm gezginlerin kendine bir alan bulmasını sağlıyor. Girişler ücretsiz. Pazartesi ve salı 14-19.00 çarşamba 09-14.00 saatlerinde gezebilirsiniz. Diğer günlerin tümünde kapalı. Konum için tıklayın. Haritada 12 numara.

2.6 Palazzo Re Enzo

Palazzo Re Enzo, Piazza Maggiore’nin güneydoğusunda kalan bir saray. İnşaatı 1244’te başlamış. Dış cephesi genel şehir mimarisinde de görebileceğiniz gibi tuğla işçiliğini yansıtıyor. İç avlulu yapısı da yine dönemin genel özelliklerinden. İsmini ise 13. yüzyılda savaşta esir düşerek burada hapsedilen Kral Enzo’dan alıyor. Enzo’nun komutasındaki askeri kuvvetler, Guelfler tarafından savunulan Bolonya’ya karşı yürütülen bir saldırıda yenilmiş ve Kral Enzo, bu savaş sırasında esir düşmüş. Söylenilene göre kral gündüzleri sarayda serbest bırakılırmış ama geceleri tavandan sarkan bir kafeste tutuluyormuş. Hayatının geri kalanını yani 23 yılını burada geçirmiş. Sarayı ücretsiz olarak gezebiliyorsunuz. Şimdilerde içeride genelde geçici sergiler yapılıyor. Konum için tıklayın. Haritada 13 numara.

2.7 Palazzo del Podesta

Dizi dizi ilerleyen pencere ve revaklarıyla Palazzo del Podestà, Piazza Maggiore’de dikkatinizi çekecek güzelliklerden. İnşası 1200 sonlarında başlamışsa da çeşitli dönemlerde ekleme ve restorasyonlar görmüş tabi. Bolonya’nın hükümet binası olarak önemli rol oynamış ve şehir siyasetinin merkezlerinden biri olmuş. Savunma gibi sebeplerle eklenmiş kulelerini farkedeceksiniz, özellikle “Torre dell’Arengo” olarak bilinen çan kulesi en dikkat çekicisi. Büyük bir iç avlusu var ve etrafında toplantı salonu gibi bir dizi oda bulunuyor. Günümüzdeyse tarihi bir anıt olarak varlığını korumuş ve zaman zaman kültürel etkinliklere ev sahipliği yapıyor ama her zaman ziyarete açık değil. Konum için tıklayın. Haritada 14 numara.

3. Archiginnasio

Theatro Anatomico
Sala dello Stabat Mater

Bolonya’da bilet alarak gireceğiniz tek bir yer olacaksa o burası olsun. 1800’lü yıllara kadar Bolonya Üniversitesi’nin eğitim binalarından biri olarak işlev görmüş Archiginnasio Mimar Bartolomeo Tristano tarafından tasarlanmış ve Rönesans mimarisi özelliklerini taşıyor. Binanın kendisi zaten çok güzel ama burayı asıl önemli yapan dünyanın en eski anatomi sınıflarından birinin ve tarihi 16. yüzyıla dayanan bir halk kütüphanesinin burada olması. Kartsız dışarıdan ziyarete açık değil ama kütüphane zamanında yasaklandığı için toplatılan pek çok az bulunan dini kitabı içeriyor. Koleksiyonu bir hayli geniş ve değerli. Bilet alınan kısımları da görmek için pazarları 10.00-14.00 diğer günlerde 10.00-18.00 saatleri arasında gelebilirsiniz. Yapının gözalıcı motiflerle süslü koridorlarını gezmek ücretsiz ancak anatomi tiyatrosu ve Sala dello Stabat Mater’i görmek için tek bir bilet almanız lazım. Konum için tıklayın. Haritada 15 numara.

4. Museo Civico Archeologico

Palazzo Galvani adlı 17. yüzyıldan kalma tarihi bir binada yer alan Museo Civicı Archeologico sadece Bolonya için değil İtalya için en önemli arkeoloji müzelerinden biri. Koleksiyonunda Roma, Etrüsk, Prehistorik, Antik Yunan, Mısır ve Yakın Doğu gibi bölümler var. Özellikle Etrüsk ve Roma dönemlerine ait taş tabletler, mozaikler, heykeller, seramikler ve mezar objeleri ve mezar taşları müzenin en değerli parçaları arasında. Müze pazartesileri değil salı günleri kapalı. Konum için tıklayın. Haritada 16 numara.

5. Bolonya’nın Tarihi Kitapçıları

Köklü bir eğitim yuvası olan şehirde kitaba ve kitapçılara ayrı bir önem atfediliyor. Şehrin her yerinde irili ufaklı kitapçılari kinci el kitaplar satan sahaflar ve kütüphaneler bulmak mümkün ama birkaç nokta özellikle ziyaret etmeye değer.

Libreria Nanni

Libreria Nanni, Bolonya’nın en eski kitapçısı. 1825’te Marchesi ailesi tarafından kurulmuş. Kitapçı dükkanını revakların birindeki koca tabelası sayesinde bulmanız zor olmuyor. İçeride gerçekten çok fazla türde, çok fazla kitap yer alıyor çoğu İtalyanca tabii ama tarihi kitapçının kokusunda vakit geçirmek bile keyifli. Konum için tıklayın. Haritada 17 numara.

Librerie.coop Zanichelli

Bologna’nın en prestijli ve tarihi kitapçılarından biri olan Librerie.coop Zanichelli aynı zamanda 1906’da Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanan ilk İtalyan yazarı olan ünlü şair Giosuè Carducci’nin de bir zamanlar sıklıkla zaman geçirdiği yer. Zaten Zanichelli Yayınları da kendisinin eserlerini yayımlayan yayınevlerinden biri olagelmiş. Yazar Bolonya doğumlu olduğu, Bologna Üniversitesi’nde edebiyat profesörü olarak uzun yıllar çalıştığı için Librerie.coop Zanichelli de Carducci’nin mirasını yaşatan yerlerden biri olarak edebiyatseverlerin şehirdeki uğrak noktalarından biri. Konum için tıklayın. Haritada 18 numara.

6. Galvani Meydanı

Fotoğraf Kaynak: Giuseppe Lombardini, Bologna – Piazza Galvani, CC BY-SA 4.0

Piazza Galvani ismini Luigi Galvani’den alan bir meydan. Zaten meydandaki heykel de ona ithaf edilmiş. Galvani İtalyan bir bilim insanı; ölü kurbağalar üzerinde çalışarak kimyasal etkilerle elektrik akımının üretilmesi üzerine çalışmış ve ismi de biyoelektrik alanında Galvanizm olarak terimleşmiş. Maggiore Meydanı gibi o da çeşitli etkinlik ve sosyal toplaşmalara ev sahipliği yapabiliyor ve halk arasında popüler buluşma noktalarından biri. Konum için tıklayın. Haritada 19 numara.

7. Santo Stefano Meydanı

Piazza Santo Stefano etrafı Orta Çağ mimari ve porticolarla çevrili, akşamları ışıklandırılınca ayrı güzel olan, meydana masa atmış restoranların dolup taştığı, hoş bir meydan. En ucunda da aynı isimdeki Santa Stefano Bazilikası var. Bu alan da sıklıkla konserlere, kültürel etkinliklere ve antik pazarına ev sahipliği yapıyor. Özellikle de temmuz ve ağustos hariç her ayın ikinci cumartesi pazarı kurulan antika pazarına denk gelirseniz uğramayı unutmayın. Bizce bu meydan Bolonya’nın en güzel noktalarından biri, keyifle bir şeyler yiyip içebilirsiniz. Konum için tıklayın. Haritada 20 numara.

7.1 İç İçe Geçen 7 Kiliseden Oluşan Santo Stefano Bazilikası

Basilica Santuario Santo Stefano, ismini Aziz Stefano’ya adanmış tek bir kiliseden alsa da aslında 7 kilisenin birleşiminden oluşan bir kompleks. Kompleks yedi yapının zaman içinde birbirine eklenmesiyle mimari ve dini açıdan benzersiz bir bütünlük oluşturmuş. İçiçe bu yapılar farklı dönem ve stillerde mozaikler gibiler. Kompleks bilgelik tanrıçası İsis’e adanmış antik bir Roma tapınağının üstüne inşa edilmiş. Bugün Bolonya’nın koruyucu azizi kabul edilen Aziz Petronio’nun mezarı da burada. 7 kiliseden günümüze 4’ü kalabilmiş; Chiesa del Crocefisso, Santo Sepolcro, Chiesa della Trinita ve Santi Vitale e Agricola. Girişler ücretsiz. Konum için tıklayın. Haritada 21 numara.

Chiesa del Crocifisso, bir diğer adıyla Haç Kilisesi 5. yüzyıldan kalma. Romanesk tarzda ve sade bir mimarisi var. Yuvarlak kemerleri ve iç mekanındaki erken dönem freskleri ilgi çekici.

Santo Sepolcro yani Kutsal Kabir Kilisesi adını Kudüs’teki Kutsal Mezarlar’dan alıyor. Yine Romanesk tarzda ve sade bir mimarisi var.

Chiesa della Trinita yani Üçleme Kilisesi 13. yüzyıda inşa edilmiş. Gotik tarzda, yüksek tavan ve detaylı taş işçiliği ile öne çıkıyor. Dini motiflerin yer aldığı pek çok fresk Gotik yapıyı tamamlamış.

Santi Vitale e Agricola da ismini aldığı Roma döneminde şehit olduklarına inanılan azizlere adanmış. Tarihi 5. yüzyıla dek uzanıyor.

7.2 Corte Isolani

Corte Isolani, Via Stefano ve Via Farini sokaklarının kesişiminde yer alan bir avlu veya pasaj. Bu avlu şehrin gelişimi sırasında zengin tüccarların, zanaatkarların, üst sınıfın iş yaptığı bir alan olarak ortaya çıkmış. Şimdi yüksek taş duvar, revaklar, kafe ve restoranlarla çevrili estetik bir alan. Bolonya’nın “Üç Ok’u” olarak bilinen “Le Tre Frecce” de pasajın çıkışında bulunuyor. Konum için tıklayın. Haritada 22 numara.

8. Küçük Venedik (La Piccola Venezia)

Bolonya’nın tam orta yerinde, kanal ve köprüsüyle insana Venedik’i anımsatan bir nokta var ve ismi de “Küçük Venedik”. Turuncu evler, kanala bakan minik balkonlar derken şehir merkezinin karmaşasından uzaklaşarak bir anda küçük de olsa etkileyici ve masalsı bir yere çıkıyorsunuz aslında. Eski şehir planlamasının bir parçası olan bu kanallı bölge döneminin güzel anımsatıcılarından biri. Ona Bolonya’nın sırlarından biri olan Venedik Penceresi’nden bakmayı da es geçmeyin. Konum için tıklayın. Haritada 23 numara.

9. Giuseppe Verdi Meydanı

İsmini ünlü besteci Giuseppe Verdi’den alan meydan üniversite bölgesinin en ana merkezi. Dört bir yanını Bolonya Üniversitesi’nin tarihi tuğla işlemeli yapıları süslüyor. Orta noktası ise meydandaki mekanların attığı masalarla dolu. Üniversite gençliğinin kantini gibi işlev gören hareketli bir nokta. Konum için tıklayın. Haritada 24 numara.

10. San Pietro Metropol Katedrali

San Pietro Metropol Katedrali, şehrin ana katedrali. Kökleri Roma dönemine dek uzansa da mevcut yapı büyük ölçüde Orta Çağ’da inşa edilmiş. İlk kilisenin inşası 5. yüzyılda başlamış ama 11. yüzyılda asıl şeklini almış. 13. yüzyılda ise Gotik tarzda genişletilmiş. Dış cephede Romanesk ve Gotik mimari tarzları baskın. 15 ve 18. yüzyıllardaysa iç mekanda Barok tarzı değişiklikler olmuş. İç mekan oldukça geniş ve renkli fresklerle süslü. Merkezinde bir koro alanı yer alıyor ve hala dini törenler için kullanılıyor. Kubbesi iç mekanın aydınlatmasına yardım ediyor. Haftanın her günü 07-12.00 ve 15-18.30 saatlerinde ziyarete açık. Girişler ücretsiz. Ekim – mayıs ayları arasında her cumartesi ve pazar 14:00 – 16:30, haziran – eylül ayları arasında cumartesileri 14:30 – 22:30 pazarları ise 14:00 – 16:30 saatleri arasında katedralin 1426 tarihli meşhur çan kulesine çıkıp manzaraya da bakabiliyor, “la nonna” (büyükanne) lakaplı 3.300 kilogram ağırlığındaki çanı görebiliyorsunuz. Konum için tıklayın. Haritada 25 numara.

11. Pinacoteca Nazionale

Pinacoteca Nazionale, 1800’lerin başlarında kurulmuş Bolonya’nın önemli bir sanat müzesi. Eski bir rahip okulu Convento di San Domenico’ya dayanan, klasik İtalyan mimarisi izlerini taşıyan tarihi bir binada yer alıyor. Orta Çağ’dan Rönesans’a, Barok dönemi ve sonrasını içeren geniş bir koleksiyona sahip. Bologna okulunun kurucularından Annibale Carracci’nin “Şehitler Ölümü” ve kuzeni Ludovico’nun “Son akşam Yemeği”ni, Francesco Francia ve Cosimo Turo gibi sanatçıların eserlerini bulabilirsiniz. Konum için tıklayın. Haritada 26 numara.

12. Santuario Madonna di San Luca

Guardia Tepesi üzerinde yer alan Santuario Madonna di San Luca Bolonya’nın en tepe noktası. Hem panaromik şehir manzarası hem de mimarisi için gelinmeye değer. Efsaneye göre Madonna di San Luca ikonu burada keşfedildiği için buraya bu mabet yapılmış ve zamanla hac noktası haline gelmiş. Yüksek tavanlar, detaylı freskler ve zarif taş işlemeleri ile süslü Barok stildeki mabedin inşaası ise 18. yüzyıl başları olarak tarihleniyor ve ünlü Bolonyalı mimar Carlo Francesco Dotti’nin emeği büyük. 3,8 kilometrelik kapalı ve bol revaklı bir koridorla şehre bağlanıyor, bunun sebebi ise ikonu görmek ve ibadet etmek için gelenlerin hava şartlarından korunmaları. Yalnız şehrin merkezinde değil biraz dışında kalıyor. Haftanın her günü 07-19.00 saatlerinde ziyarete açık. Konum için tıklayın. Haritada 27 numara.

13. Dünyanın En Uzunu St. Luke Porticosu

Santuario Madonna di San Luca’ya çıkan uzun ve etkileyici kapalı koridor 1715-93 arasında yapılmış dünyanın en uzun porticosu olarak geçen Devotional Portico of St. Luke. Yaklaşık 3,8 kilometre ve 666 adet kemerden oluşan bu rekortmen portico Madonna di San Luca’ya çıkarken hacıların ve ziyaretçilerin ana yolu. Tasarımı Carlo Francesco Dotti’ye ait ve Barok stilini yansıtıyor. Kırmızı tuğla ve taş işçiliğiyse oldukça estetik. Bolonyalılar bu yolu spor amaçlı da inip çıkıyor. Enerjiniz varsa size de çıkmanızı öneririz adeta terapi gibi bir yol. Konum için tıklayın. Haritada 28 numara.

14. Museo Palazzo Poggi

Fotoğraf Kaynak: Patafisik, Museo di Palazzo Poggi – Ercole Lelli abc1, CC BY-SA 4.0

Bolonya Üniversitesi’ne ait 16. yüzyıldan kalma bir saray içinde yer alan bilim müzesi. İçinde anatomi, astronomi, doğa tarihi ve tıp gibi alanlarda objeler bulunuyor. Pazartesileri hariç haftanın her günü 10:00-18:00 saatleri arasında gezebilirsiniz. Konum için tıklayın. Haritada 6 numara.

15. Mercato di Mezzo

Bolonya’nın en ünlü kapalı pazarı. Eataly’nin desteği ile restore edilerek yeniden düzenlenmiş. Zaten üst katında da bir Eataly şubesi yer alıyor. Peynirler, makarnalar, şarküteri ürünleri, balzamik sirke ve zeytinyağı gibi bölgenin taze yerel ürünlerini satın alabileceğiniz ve tadabileceğiniz alanlarla dolu. Konum için tıklayın. Haritada 29 numara.

16. Mercato delle Erbe

Fotoğraf Kaynak: www.facebook.com/MercatoDelleErbe

Mercato di Mezzo’dan daha az turistik olan, şehrin en yerel kapalı gıda pazarı. Taze meyve ve sebzelerden balık ve deniz ürünlerine en taze malzemeleri bulabilirsiniz. Pazarları kapalı. Dilerseniz Bolonya’daki yerel gıda pazarlarını rehberli gezebileceğiniz gurme tura da katılabilirsiniz. Konum için tıklayın. Haritada 30 numara.

17. Via dell’Indipendenza

Bolonya’nın en ünlü alışveriş caddesi. Bilinen tüm zincir mağazaların şubelerini bu cadde üzerinde bulabilirsiniz. Porticolu bir şekilde uzanan 1,5 kilometrelik caddenin bir ucu ana tren istasyonuna bir ucu da Piazza Maggiore’ye çıkıyor. Caddenin ismi de tahmin edebileceğiniz üzere İtalya’nın bağımsızlık mücadelesine dayanıyor. Konum için tıklayın. Haritada 31 numara.

18. MAMbo – Bolonya Modern Sanat Müzesi

Fotoğraf Kaynak: www.facebook.com/MAMboMuseoArteModernaBologna

MAMbo Bolonya’nın modern sanat müzesi. Koleksiyonunda 20. ve 21. yüzyıl soyut, pop art, kavramsal sanat, çağdaş sanat ve video gibi sanat dsiplinlerinden ağırlıklı olarak İtalyan sanatçıların eserlerinden örnekler var. Giorgio Morandi ve Lucio Fontana gibi baba isimlerin yanında günümüzden genç sanatçıların eserleri de var. Müze binası da bir zamanlar İstanbul Modern’in antrepo binalarında olması gibi Fonderia 7 diye geçen endüstriyel bir alanda, tarihi bir fabrika binasından dönüştürülme. Pazartesileri kapalı. Konum için tıklayın. Haritada 32 numara.

19. Lamborghini Müzesi

Fotoğraf Kaynak: www.museolamborghini.com

Bolonya aynı zamanda İtalya’dan çıkma en ünlü spor otomobil markalarından biri olan Lamborghini’nin de evi. Modena’daki Ferrari Müzesi kadar popüler olmasa da eğer araba müzelerine ilginiz varsa gelebileceğiniz yerlerden. Yalnız müze Bolonya’nın merkezinde değil bir 30 kilometre kadar dışında. Lamborghini Müzesi’ne giriş bileti almak için tıklayın. Konum için tıklayın. Haritada 33 numara.

Bolonya’da Yeme İçme

Osteria dell’Orsa

Osteria dell’Orsa Bolonya’nın artık en ikonikleşmiş lezzet durakları arasında. Bir osteria yani daha çok esnaf lokantası havasında bir yer olduğu için salaş ve samimi. İser masalara ister bara oturabiliyorsunuz. Bazı masalar uzunca ve ortak kullanılıyor. Bolonya’da yiyebileceğiniz en iyi Tagliatalle al Ragù’yu burada yiyebilirsiniz. Genelde kapısında sıra oluyor söylemiş olalım. Bazen yoğun zamanda giderseniz ve yer yoksa yandaki bar olan başka bir mekana sizi oturtuyor ve yandan servis yapabiliyorlar bu seçenek de aklınızda olsun ama oranın ortamı diğeri gibi otantik değil klasik bir bar atmosferi var. Haftanın her günü öğlen açılıyor ve servis 22.30’a dek devam ediyor. Konum için tıklayın. Haritada 1 numara.

Ristorante Da Cesarina

Santa Stefano Meydanı’dna, Tagliatelle al ragù ve tortellini gibi Bolonya’nın geleneksel yemeklerini sunan, beyaz örtülü masaları, takım elbise giymiş ilgili garsonları ile klasik bir restoran. En güzel yanı meydandan gelen geçeni izleyebileceğiniz konumu. Konum için tıklayın. Haritada 2 numara.

Sette Tavoli

Ahşap detayları, duvara asılı rafları, avizeleri ve beyaz örtülü masalarıyla Sette Tavoli tam bir klasik. Bu vintage havada Bolonez mutfağa yenilikçi dokunuşlar yapan bir menü görüyorsunuz. Rezervasyon önemli, genelde gelip geçerken oturulmuyor. Pazar günleri kapalı. Cumartesileri yalnızca 19.30-00.00 saatleri arasında akşam servisi açık. Diğer günlerde 12.00-15.00 öğle arasını da hedefleyebilirsiniz. Konum için tıklayın. Haritada 3 numara.

Osteria Broccaindosso

Osteria Broccaindosso da ahşap sandalye ve masaları, duvardaki Martini yazısı ile tam bir klasik. Genel olarak geleneksel makarna lezzetlerini tadabiliyorsunuz ve bu konuda iyiler. Öğle servisi 12.30-14.30 ve akşam servisi 19.30-00.00 saatlerinde. Konum için tıklayın. Haritada 4 numara.

Al Sangiovese Restaurant

Piazza Maggiore’ye yakınlarındaki Al Sangiovese Restaurant, iç dekorasyonunda olduğu kadar menüyle de otantik bir seçenek. Rezervasyonsuz yer bulmakta zorlanabiliyorsunuz. Yalnızca Perşembe, Cuma ve cumartesileri açık. Öğle servisi 12.15-14.30’da ve akşam servisiyse 19.15-22.30 arasında. Konum için tıklayın. Haritada 5 numara.

Ristorante da Nello al Montegrappa

Ristorante da Nello al Montegrappa 1948’den beri hizmet veren yine klasik bir İtalyan restoranı. Özellikle hafta sonları hayli kalabalık çünkü bir hayli ünlü. Pazartesi günleri kapalı, diğer günlerde öğle servisi 12-15.00 arası ve akşam servisiyse 19-22.00 arasında. Konum için tıklayın. Haritada 6 numara.

Da Cesari

Da Cesari, tarihi merkezdeki köklü bir restoran. 1955’ten beri Bolonya’nın geleneksel mutfağını sunuyorlar. Bolonya’ya özgü tortellini, Lasagna alla Bolognese ve Tagliatalle al Ragù gibi lezzetleri deneyebilirsiniz. Konum için tıklayın. Haritada 7 numara.

Salumeria Simoni

Salumeria Simoni, bölgenin en meşhur şarküterilerinden. Sadece şarküteri dükkanı diye oturamayacağınızı düşünmeyin sakın çünkü önünde ve içinde az da olsa birkaç masası değerlendirilebilir. Dilediğiniz şarküteri ürünü kestirebilir veya hazır şarküteri tabaklarından birini seçip aperitivo yapabilirsiniz. Yalnız yazın kısa bir dönem uzun süreli kepenk indirdiğini de belirtelim. Konum için tıklayın. Haritada 8 numara.

Salumeria Simoni Laboratorio

Salumeria Simoni ile aynı sokakta olan Salumeria Simoni Laboratorio yine aynı konseptte işliyor. Kendi üretimleri tütsülenmiş etler raflar boyu sizi bekliyor. Dilerseniz rezervasyon alıyorlarmış veya kapıya isminizi yazdırıp bekleyebilirsiniz. Haftanın her günü 11-23.00 saatlerinde uğrayabilirsiniz. Konum için tıklayın. Haritada 9 numara.

Zerocinquantino

Zerocinquantino da Salumeria Simoni ile aynı sokakta bir başka şarküterici. Eğer oralarda yer bulamaz veya kapalı bulursanız, peynir ve şarküteri tabakları için tercih edebilirsiniz. Haftanın her günü 11.00’de açılıyor ve hemen hemen gece yarısına dek servise devam ediyorlar. Konum için tıklayın. Haritada 10 numara.

Osteria del Sole

Osteria del Sole Bolonya’nın en özel barı. Duvarları silme fotoğraflarla kaplı, bohem ve salaş havası, ahşap detayları ve mahallenin işletmesi havasıyla sanki başka bir döneme ait. En önemli özelliği sadece içecek servisi yapıyor olması ve kendi yiyeceğinizi alıp getirebiliyor oluşunuz. Hemen karşısındaki şarkütericilerden dilediğiniz ürünü kesitirip getirin buradan içeceğinizi alıp keyif yapın. Haftanın her günü açık. Açılış 11.00’da ve pazarları bir saat daha geç. Kapanışsa 21.30, Pazar günleriyse 16.30’da. Konum için tıklayın. Haritada 11 numara.

Le Stanze

Le Stanze, Orta Çağ ve Rönesans dönemine dair detaylarıyla dolu bir binada, mekanının otantik dokusunu bozmadan koruyan bir bar/cafe. Yüksek tavanları ve freskleri ile kahvenizi adeta bir müzede içiyor gibisiniz. Konum için tıklayın. Haritada 12 numara.

Camera con Vista Bistrot

Camera con Vista Bistrot hem bir restoran ve hem de bar seçeneği. Hem iç hem dış oturma alanı var ve yaz aylarında dış kısmı çok popüler. Hoş bir tasarıma ve vintage bir havaya sahip. Barı üstündeki görkemli avizeleri ve zarif sandalyeleri ile karakteristik. Pazar günleri kapalı. Diğer günlerde 17.30-01.30 saatleri arasında açıklar. Rezervasyon yapabilirsiniz. Konum için tıklayın. Haritada 13 numara.

Bar Senza Nome

Bar Senza Nome, İtalyanca “Adı Olmayan Bar” anlamına geliyor. Ara sokakta kalan alternatif bir yer aslında. İlginç barın asıl karakteristik özelliği burada kimsenin sesli iletişim kurmaması; tüm personel de dahil herkes işaret diliyle, yazarak, yahut mimikleriyle iletişim kuruyor. Bu da değşik bir deneyim oluyor. Pazarları kapalı, diğer günlerde 18.00-01.00 saatlerinde deneyimleyebilirsiniz. Hafta sonu kapanış bir saat daha sarkıyor. Konum için tıklayın. Haritada 14 numara.

Cremeria Santo Stefano

Cremeria Santo Stefano şehirdeki en sevdiğimiz dondurma dükkanı oldu. Menü yalnızca dondurmadan oluşmuyor. Dilerseniz kekler kurabiyeler ya da farklı tatlılarla dondurmanızı çeşitlendirebilirsiniz. Pazartesi günleri kapalı diğer günlerde 11-22.30 arasında açık. Konum için tıklayın. Haritada 15 numara.

Cremeria la Vecchia Stalla

Cremeria la Vecchia Stalla, Bolonya’nın meşhur dondurmacılarından biri bu yüzden kapısında sıra görseniz de biraz bekleyip sabretmeniz gerekiyor. Haftanın her günü öğleden gece yarısına dek açık. Konum için tıklayın. Haritada 16 numara.

Cremeria Cavour

Cremeria Cavour, dondurma sevenlere önereceğimiz bir diğer dondurmacı ve sorbeci. Dondurmaları vitrine koymadıkları ve eski tip metal haznelerde tuttukları için görerek değil listeden seçim yapıyorsunuz. Dışarıda bir kuyruk görebilirsiniz ama çok yavaş akmıyor. Konum için tıklayın. Haritada 17 numara.

Sablè Gelato

Bolonya’daki en yenilikçi dondurmacılardan biri. Hem klasik tatlar hem de yaratıcı yeni tatlar deneyebileceğiniz bir adres. Şehir merkezinin biraz dışında kaldığı için de daha az turistik. Konum için tıklayın. Haritada 18 numara.

Gelateria Gianni

Gelateria Gianni iki kulenin hemen altında turuncu dükkanıyla ben buradayım diyor. Dondurmaları çeşit açısından oldukça tatmin edici. Oturma alanı yok, vitrinden gelatolarınızı alıp gidiyorsunuz. Ricotta peynirli dondurması özellikle ünlü. Pazartesileri kapalı. Diğer günlerde öğleden gece yarısına dek devam. Konum için tıklayın. Haritada 19 numara.

La Sorbetteria Castiglione

La Sorbetteria Castiglione hem İtalyan gelatosu hem de meyve bazlı sorbeler bulabileceğiniz siyah beyaz bir dondurma dükkanı. Dondurmalar günlük olarak yapılıyor. Oturacak yer yok elde alıp çıkıyorsunuz. Konum için tıklayın. Haritada 20 numara.

Forno Brisa

Forno Brisa – Castiglione, çıtır kıtır ürünleri olan bir fırın seçeneği. Kahvaltı ya da gün içi atıştırmalığı için uğrayabilirsiniz. Tatlılardan kruvasanlara yelpaze geniş. Hamur işlerine eşlikçi kahveleri de var. İçerde ve dışarıda oturma alanı bulunuyor. Konum için tıklayın. Haritada 21 numara.

Caffè Terzi

Caffè Terzi, özellikle kahveleri ve sonrasında tatlılarıyla sevilen bir dükkan. Minik bir İtalyan işletmesi, girdiğinizde solunuzda uzunca tezgahları var ve ilerlediğinizde siparişinizi aldıktan sonra şanslıysanız varolan birkaç masadan birine oturabilirsiniz. Atmosfer de keyifli. Pazar günleri dışında haftanın her günü 08-18.00 saatlerinde açık. Konum için tıklayın. Haritada 22 numara.

Bolonya’ya Yakın Gezilecek Yerler

Parma

Parmigiano Reggiano’nun ve Parma jambonunun çıktığı yer olan Parma Bolonya’ya 100 kilometre yani arabayla 1 saat 10 dakika, trenle 45 dakika mesafede küçük ama gurme bir destinasyon. Buradan hareketle civarda harika gurme turlar yakalayabilirsiniz. Biz sizin için favori turumuzun linkini buraya bırakıyoruz: Parmigiano Üretimi ve Parma Jambonu turu bileti almak için tıklayın.

Modena

Modena ise Parma’dan da yakın, Bolonya’ya sadece 46 kilometre, arabayla 50 trenle 20 dakika mesafede görülmeye değer bir diğer şehir. Tarihi şehir merkezi, meydanı ve sokakları bir yana dursun en büyük kozu Ferrari efsanesinin doğduğu yer olması. Buraya geldiğinizde yapılacak ilk şey Enzo Ferrari Müzesi’ni gezmek olsun. Enzo Ferrari Müzesi’ne giriş bileti almak için tıklayın. Bu müzede Ferrari’nin nostaljik arabaları ve ikonik modelleri, kurucusu Enzo Ferrari’nin hayat hikayesi eşliğinde görülebiliyor. Eğer yarış arabalarına meraklı bir F1 tutkunuysanız sizi Modena’ya 25 dakika mesafedeki Maranello Ferrari Müzesi’ne alalım. Maranello Ferrari Müzesi‘ne giriş bileti almak için tıklayın. Her ikisini de gezecekseniz, bu combo bileti alarak ekonomi yapabilirisiniz. Modena Enzo Ferrari Müzesi ve Maranello Ferrari Müzesi combo giriş bileti satın almak için tıklayın.

Verona

Bolonya seyahatinizi, ona 150 kilometre, trenle veya arabayla 1 saaat 40 dakikada mesafede bir aşıklar şehri ile birleştirmeye ne dersiniz? Evet Shakespeare’in kaleminden çıkma aşıklar Romeo ve Juliet’in şehri Verona’dan bahsediyoruz. Bizce bu küçük ama güzel şehir, Bolonya’ya kadar gelmişken günübirlik bir programla kaçırılmayacak bir fırsat. Verona’yı ayrı bir yazıda anlatmaya değer gördüğümüz için Verona’da Gezilecek Yerler yazımız da var.

Garda Gölü

Verona’ya gelmeye karar verirseniz, ona sadece yarım saat mesafedeki Garda Gölü’ne de yolunuzu günübirlik olarak düşürmek ve keyifli bir doğa kaçamağı da yapmak isteyebilirsiniz. Garda Gölü çevresinde görülecek çok tatlı kasabalar var. Özellikle de sular altındaki Orta Çağ kalesi ile ünlü Sirmione görülmeye değer.

Milano

Bolonya’da İtalya’nın Orta Çağ yüzünü gördükten sonra biraz da modern yüzünü deneyimlemek isterseniz planınıza trenle yaklaşık 1 saat 15 dakikada ulaşabileceğiniz Milano’yu da rahatlıkla ekleyebilirsiniz. Ancak bu seçenek günübirlik şekilde biraz zorlama bir program olur. O yüzden bağlayacaksanız en az 2 gün ayırın deriz. Program yapmak için Milano’da Gezilecek Yerler ve Milano Gezi Rehberi yazılarımıza başvurabilirsiniz.

Venedik

Bolonya’dan kanallar ve köprüler şehri Venedik’e trenle geçmek de oldukça kolay. Yolculuk yaklaşık 1 saaat 40 dakika kadar sürüyor. Tabii Venedik’e de günübirlik bir seyahat size yeterli gelmeyecektir. O nedenle de daha kapsamlı bir plan yapmanız için Venedik’te Gezilecek Yerler yazımız da var.

Floransa

Bolonya’ya gelmişken seyahatinizi hızlı trenlerle yaklaşık 35-40 dakikalık bir tren yolculuğu arabayla da 1,5 saat mesafedeki Rönesans’ın beşiği Floransa ile de birleştirebilirsiniz. Ancak burası için de en az iki gün ayırmanız ideal olur yoksa günübirlik bir geziden pek bir şey anlamazsınız. Niyetlenirseniz Floransa’da Gezilecek Yerler rehberimize de göz atmayı unutmayın.

2 Günlük Bolonya Turu Programı

1. Gün: Tarihi Merkez’de Gezilecek Yerler

Güne Piazza Maggiore’yi ve çevresindeki yapıları gezerek başlayın. Palazzo del Podestà’da, Bolonya’nın sırlarından Fısıldayan Duvarlar’ı ve Neptün Çeşmesi’ni görün, San Petronio Bazilikası’nı, Biblioteca Salaborsa’yı ve Palazzo d’Accursio’yu gezip Torre dell’Orologio’da meydana yukarıdan bakın. Ardından Biblioteca Comunale dell’Archiginnasio’da eski anatomi sınıfını görüp Libreria Nanni ve Librerie.coop Zanichelli’de kitaplar arasında kaybolun. Yeme molası için Via Pescherie Vecchie’nin şarkütericilerini tercih edin. Tercihiniz yer varsa Salumeria Simoni yoksa Zerocinquantuno’da aperitivo olsun.

Günün ikinci yarısında Via dell’Indipendenza’yı baştan sona yürüyüp yol üzerinde Cattedrale Metropolitana di San Pietro’yu ziyaret edin. Bolonya’nın sırlarından Venedik Penceresi ve Küçük Venedik’i görüp akşamüzeri Bolonya’ya kuşbakışı bakmak için 498 basamakla Torre degli Asinelli’ye çıkın. Kuleye tırmandıysanız sonra güzel bir akşam yemeğini de hak ettiniz demektir. Hakkınızı Osteria dell’Orsa’nın Tagliatalle al Ragù’sundan yana kullanın deriz.

2. Gün: Santo Stefano, Üniversite Bölgesi ve Santuario Madonna di San Luca

İkinci güne biraz yediklerimizi eriterek başlayalım. Portikolu yolunda spor yapan Bolonyalılar eşliğinde Santuario Madonna di San Luca’ya 666 adet kemerden oluşan Portico di San Luca’dan geçerek çıkın. Yaklaşık 3,8 kilometre uzanan bu yolun sonunda sizi Bolonya’nın en kutsal haç alanı karşılayacak.

Şehir merkezine geri dönüp ilgi alanınıza göre sanat müzesi Pinacoteca Nazionale’yi veya bilim müzesi Museo di Palazzo Poggi’yi gezebilir veya acıktıysanız Mercato delle Erbe veya Mercato di Mezzo’da gurme takılabilirsiniz. Gezinin son durağı ise Piazza Santo Stefano ve burada bulunan iç içe geçmiş kiliselerden oluşan Basilica Santuario Santo Stefano. Gelmişken Corte Isolani’de Bolonya’nın bir diğer sırrı tavana saplanmış okları görmeyi de ihmal etmeyin.

Akşam yemeği öncesinde Osteria del Sole’nin otantik ortamında bir şeyler için. Yemeğin üzerinde de Cremeria Santo Stefano veya Cremeria la Vecchia Stalla’da bir gelato patlatın. Santo Stefano’nun akşamı da çok keyifli oluyor. Hala yeriniz varsa ve aylardan yazsa Camera con Vista Bistrot’nun dışarıdaki masalarına bir şeyler içmek için oturun.

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir