EYOBUS KUZEY AVRUPA TURU

Eyobus’un Kuzey Avrupa Turu’ndan yeni geldik. Kafamızda her şey tazeyken sizinle nasıl bir deneyim olduğunu, yorum ve tavsiyelerimizi paylaşalım dedik.
Not: Biz Eyobus’un 18 Ülke gezen Avrupa Turu‘na katılmadık; Kuzey Avrupa Turu’na katıldık. İki turun dinamikleri bambaşka. Avrupa turu daha gençlik turu tadında bir rota. Bu yazımız Kuzey Avrupa turu üzerine.

TURDAN VİDEOLAR

Tüm yolculuğumuzu baştan aşağı çektik. Hepsini, Biz Evde Yokuz Youtube kanalımızdaki 5 videoluk Kuzey Avrupa Turu playlistimizden izleyebilirsiniz.

EYOBUS KUZEY AVRUPA TURU NEDİR

– 11 günde 9 ülke: Tur otobüs ile 11 günde 9 ülke geziyor. İlk gün İstanbul’dan Litvanya’ya uçuluyor, oradan Amsterdam’a kadar otobüs ile devam ediyor. Amsterdam’dan İstanbul’a uçak ile dönüyorsunuz.
– Rota: Sırasıyla; Litvanya (Vilnius) – Letonya (Riga) – Estonya (Tallinn) – Finlandiya (Helsinki) – İsveç (Stockholm) – Norveç (Bergen & Nærøyfjord & Pulpit Rock) – Danimarka (Kopenhag)- Almanya (Hamburg) – Hollanda (Giethoorn & Amsterdam).
– Konaklama: 3 Gece otobüs & 1 gece Helsinki’den Stockholm’e cruise’da, diğer geceler otel/hostel

KLASİK TURLARDAN FARKI

Eyobus, yani European Youth Organisation, bir üniversite topluluğundan TURSAB belgeli bir turizm operatörüne evrilmiş bir gençlik şirketi. Üniversite yıllarından devraldıkları misyonları da en ekonomik şekilde gençlerin gezebilmesini sağlamak. Diğer turlarla ile Eyobus’un farkı burada yatıyor ve bu turun size uyup uymadığını belirleyen asıl konu bu. Bildiğimiz tur şirketlerinden bütçesel olarak da farklı, ruh olarak da farklı. Şöyle ki;

Normalde tur şirketlerinde konfor önceliktir, buradaysa minimum bütçeye maksimum şey sığdırmak

Bu sebeple 3 gece yol yaparken uyunuyor, hem konaklama masraflarından kısılıyor (Kuzey Avrupa gerçekten müthiş pahalı), hem de zaman optimize ediliyor.
Turlara yemekler dahil olabiliyor ve bu size ek maliyet olarak yansıtılıyor. Bu tura ise sadece kahvaltılar dahil. Böylece herkes bütçesine göre yemeğe harcama özgürlüğüne sahip. Norveç’te pazarda (restoran da değil üstelik) bir porsiyon balığın 46 Euro olduğunu gördü bu gözler! Yani bir kişinin Norveç’te sadece 1 günlük restoran maliyeti tur bedelinin 1/14’ü civarı gibi dehşet bir tutara gelebiliyor. Bunun gibi totali yükselecek şeyleri ödemeye herkesi mecbur bırakmaktansa pakete dahil etmeyip insanları yeme içme konusunda serbest bırakmışlar. Zaten tura katılan birçok kişi de otobüse zulalıyor. Konserve pilakiler, anne poğaçaları, instant noodlelar tanıdık manzaralar. 🙂 Mantık; az harca ki çok gez.

Gittiğiniz şehirlerde rehberlik servisi yok

Avantajı: Elinde bayrak tutan bir rehberin peşinde 50 kişi birlikte gezmiyorsunuz. Şehirdeki zamanınızda tamamen özgürsünüz. İsteyen müze gezer, isteyen cafede oturup geleni geçeni seyreder. Bizce bu harika bir şey çünkü bizce gezmenin en önemli ve en keyifli kısmı fanusundan çıkmak. Bir rehberle gezdiğiniz zaman bu deneyimden mahrum kalıyorsunuz çünkü sizin için her şey önden ayarlanmış oluyor. Grup dışındaki insanlarla irtibata geçmiyorsunuz, kendiniz keşfetmiyorsunuz. Halbuki aynı dili konuşmadığınız birisinden yol tarifi almaya çalışmak için 10 dakika sessiz sinema ile cebelleşmek gezmenin en güzel, en matrak, en hatırlanası kısmı. Bazen olayların evlerine misafir olamaya kadar uzandığı bile oluyor. En güzel anılar hep böyle kendi başınıza bir şeyleri yapmaya çalıştığınız hikayelerden çıkıyor. Günün sonunda gördüğün müzeydi, meydandı, hafızadan uçup gidiyor, bunlarsa insanda yer ediyor.

Dezavantajı: Diğer taraftan, şehirde özgür bırakılma durumu herkese göre değil. Genellikle tura katılan birçok insanın bu ilk yurt dışı tecrübelerinden biri oluyor ve yol bulmak, gezilecek yerlerin planını yapmak gibi şeyler gözünü korkutabiliyor, özellikle de İngilizce bilmiyorsa. Bir diğer dezavantajı da gittiğiniz yerler ile ilgili kendinizin çalışma yapması gerekmesi rehberiniz olmadığı için. Biz bazı şehirlerde ücretsiz (sonunda rehberler bahşiş bekliyor kişi başı 5-10 Euro kadar) şehir turlarına katılıp 2-3 saatimizi onlara ayırdık böylece daha doyurucu bir şehir turu yapmış olduk. Siz de aynısını yapabilirsiniz.

Ama göreceksiniz ki hiçbir şekilde yanlız kalmıyorsunuz; turda daha ilk günden insanlar beraber gezmeye, birbirini çekip çevirmeye başlıyor. Aynı öğrencilik yıllarındaki gibi birbirine sahip çıkma, beraber eğlenme refleksi gelişiyor.

Gitmeden bir anne notu düşmeden edemeyeceğim: Şu dünyada varolmak için İngilizce öğrenmek şart!

Faydalı Not: Daha önca yurt dışına çıkmış olsanız bile şu yazlarımızı gitmeden mutlaka okuyun: Yurt Dışına İlk Kez Çıkanlara Tavsiyeler  ve Yurt Dışında Dikkat Edilmesi Gerekenler

Genelde herkes yanlız katılıyor

+1’i ile gelen nadir. Biz çift olarak o çıkıntılardan biriydik mesela. 🙂 Seyahat arkadaşı bulamayanlara birebir. Genelde turlardan önce insanları tanıştırıp kaynaştırmak için bir oryantasyon yapıyorlarmış ama bizimkinde yoktu.

Ekstralardan cepleri doldurmaca yok

Biz sektörü bildiğimizden bu tutumlarını çok takdir ettik. Bilmeyenlere anlatalım; Eğer güvenilir bir tur şirketi seçmemişseniz, bazı şirketler tur paketlerini çok düşük karla satıp, fiyatı düşük tutup turları doldurmaya bakarlar çünkü asıl para kazandıkları yer ekstralardır. Atıyorum; Kapadokya’ya götürürler, ama balon turu fiyata dahil değildir. Ama sen o kadar Kapadokya’ya gelmişken yapmak istersin. Hemen balon turu satarlar. Ya da alışveriş için durdukları yerlerle komisyon anlaşmaları vardır. Bu nedenle eğer turla bir yere gidecekseniz mutlaka ekstralar konusunun detaylarına bakın. Ona göre güvenilir bir tur şirketi seçin. Eyobus ise ne seni bir yerlere götürüyor, ne de ekstradan servis satmaya çalışıyor. Hatta bizim turda bir jest yapıp 50’imize birden tekne turu ısmarladılar, helal olsun dedik.

Tura katılacaksanız bunu bir tur servisinden ziyade, bir lojistik destek gibi düşünmelisiniz

Bakın bu konu önemli, bu turun konseptini doğru anlamak lazım. Bir şehri gezmek işin kolay kısmı. Zaten bir Google aramasıyla 30 saniyede o şehrin önemli yerlerini şipşak öğreniyorsunuz. Biz de aşağıda kendi gezilecek yerler tüyolarımızı da vereceğiz zaten. Ayrıca tüm otellerde şehrin haritaları da var, üzerinde tüm gezilmesi gereken yerler de işaretli. Her yerde tourist info da var. Uğrarsan sana 2 dakikada günün programını da çıkartırlar. Gezen insanlar için asıl dert şehirler arası ulaşım, konaklama koordinasyonu ve valizleri neye sokacağı gibi lojistik şeyler. Bu nasıl insanın eline ayağına dolaşan ve zaman yiyen bir konu. Eyobus’ün otobüsle tur mantığında işte bunları üzerinizden alıyorlar. Kalacağınız otel sizin için ayarlanmış, otobüsün bir dahaki şehre nereden kaçta kalkacağı belli, valizlerinizi otobüse atıp kafanızı rahatlatabiliyorsunuz… Yani gezerken çözmeniz gereken konuları üzerinizden aldıkları için sizin hiçbir şey düşünmeniz gerekmiyor. Tek yapmanız gereken şehrin tadını çıkartıp sonra otobüsün kalkacağı yere vaktinde gelmek.

Özetle;

İnterrail ruhunu al, otobüse koy, maliyetleri azalt, lojistiği kolaylaştır.

SORULAR, SORULAR…

Biz normalde kendi başına gezmeyi seven ve bir ülkeyi gezmek için 1 ay gibi bir süre ayıran insanlar olarak bir otobüs dolu insanla 11 günde 9 ülke gibi çılgın bir tempo bize uyar mı bazı şüphelerimiz vardı. Birçok insanın aklında benzer sorular olabileceği için hızlıca cevapladık:

Yorucu Mu ?

11 günde 4.000 kilometreye yakın yol yapıyorsunuz, elbette çok yoruluyorsunuz! Ancak kendimizi hazırladığımız kadar yorulmadık bu turda. Gitmeden önce en büyük korkum otobüste geçen gecelerde uyuyamamaktı. İnsan uykusunu alamadı mı hiçbir şeyden keyif almıyor çünkü. Hani Türkiye’de kafanızı otobüs camına koyduğunuzda minik minik seker ve uyuyamazsınız ya, Kuzey Avrupa’nın kaymak gibi yolları sayesinde uçak konforunda uyku çekiyorsunuz. Ya da artık günün yorgunluğundan herkes koltuğunda bayılıveriyor. 🙂

Aslında kendinizi ne kadar yormak istediğiniz size kalmış. Sonuçta vardığınız şehirlerde serbestsiniz ve deli danalar gibi bir meydandan öbürüne koşturmak yerine bi cafede oturup takılabilirsiniz. Ama tabi ki her şehirde sınırlı zamanınız olunca, her gün otobüsten inerken fetihe gelmişcesine bi “Saldırın!!!” psikolojisine giriyor insan. 🙂  Kendinizi yormayacak seçimler de yapabilirsiniz ama bizce bu kadar gelmişken suyunu sıkın. 🙂

Şehirler Fazla Hızlı Geçmiyor Mu ?

Hem de çok hızlı geçiyor. Genelde bir şehirde 6 – 7 saate yakın vaktiniz oluyor. Her yerini görmenize imkan yok ama ana başlıkları sığdırabiliyorsunuz. Stockholm gibi görülecek çok şeyin olduğu şehirler için tam güne yakın, Vilnius gibi ufak şehirler içinse daha az vakit planlamışlar. Yine de bir şehir gezisinden çok şehir tadımı gibi düşünmek lazım.

Ekstra Harcamalar İçin Ne Kadar Götürmek Lazım?

Tahmin edersiniz ki bu kişiden kişiye değişebilecek bir durum ama gezme tozma, yeme içme gibi şeyler için turun önerisi kişi başı 500 Euro. Norveç ve Danimarka turun en pahalı yerleriydi, konservelerinizi buraya saklayın. En uygun fiyatlı yerler de Baltık taraflarıydı (Riga, Vilnius ve Tallinn).

Konaklama Şartları

Turdan tura kalınan yerler değişiyormuş. Bizim gittiğimiz turda genellikle bütçe dostu Ibis bugdet, Ibis Style ve Hostelling International gibi uluslararası çapta belli bir standartı oturtmuş kurumları tercih etmişlerdi. Buralarda genelde odalar sade ama bakımlı oluyor. Servis “assisted” dediğimiz tarzda, yani size çarşaf, mevresim, havlu sağlıyorlar ama yatağınıza kendiniz geçiriyorsunuz, ya da açık büfe kahvaltı oluyor ama yedikten sonra masadakileri tepsiye koyup toplama yerine götürüyorsunuz gibi. Şampuan, duş jeli gibi kişisel bakım eşyalarınızı kendinizin getirmesi gerekiyor.

Odalarda duruma göre 2 ya da 4 kişi beraber kalınıyor. Oda arkadaşınız genelde otobüste beraber oturduğunuz kişi oluyor ama isterseniz değiştirebiliyorsunuz. Onu nasıl ayarlıyorlar bilmiyorum (tahminimce başvuru sırasında yapılan görüşmelere göre?). Bu arada isterseniz kendi seçiminiz birisi ile de eşleşebiliyorsunuz.

Otobus Yolculuğu

Bize otobüs yolculuğuna dair en zor gelen şey otobüste tuvalet olmaması (gerçi olunca da leş gibi kokuyor, o da ayrı bir dert) ve bir dahaki molanın tam olarak saat kaçta olduğunu bilmemek oldu. Mola yerleri de bizdeki gibi dinlenme tesisi değil, benzinciler oluyor. WC sayısı az olduğu için uzuuuun kuyruklar oluşuyor. Benim için en zorlayıcı yanı açıkçası 15 dakikayı bulabilen tuvalet kuyruklarıydı.

Kimlere Tavsiye Ederiz

1. Amatör gezi ruhunu, yoldaşlığı sevenlere.
2. Sehayat arkadaşı bulamayanlara. Keza yeni insanlarla tanışmak isteyenlere.
3. Seyahat planlaması yapmakla uğraşmak istemeyip, bir yandan da özgür takılmayı sevdiği için turlara katılmak istemeyenlere.
4. Çok sık yurt dışına çıkamayanlar genelde bütçeyi ve zamanı denkleştirdi mi elindeki fırsatın suyunu sıkmak istiyor. Bu kişiler için az zamanda çok ülke görme fırsatı sağlıyor.
5. Bazı servisten feragat edip, ekonomi yapmak isteyenlere. Bu konunun üzerine basmak isterim; normal Kuzey Avrupa turlarının neredeyse yarısı gibi bir fiyata bunu yapıyorsunuz. Tabi ki bazı şeylerden feragat etmeyi göze alacaksınız.

Kimlere Önermeyiz

1. Full servisli klasik tur beklentisi olanlara. “Tatildeyim kardeşim! Elimi sıcak sudan soğuk suya sokmak istemiyorum” diyenler de bunu hak etmiş olabilirler ancak bu tur doğru adres değil. 😉 Bu kişilerin daha çok köfte verip, daha çok ekmek aldıkları turlara bakmaları lazım. 😀
2. Bir ülkenin kültürü derinden tanımak isteyenlere.
3. Çocuklulara. Bu tur yoruculuğu nedeniyle küçük çocuğunuzla yapacağınız bir tur değil.

TURA KATILACAKLARA ÖNERİLERİMİZ

Saat Farkı

Yeni bir ülkeye geçtiğinizde saat farkı var mı öğrenin, yoksa buluşma vaktini kaçırırsınız.

Buluşma Saati

Sakın geç kalmayın. Bu turda otobüsçe belki 6 – 7 kere feribot yakalamanız gerekiyor. Bir feribot kaçtı mı bütün programın çökmesi söz konusu. O yüzden otobüsün sizi bekleme şansı yok, yoksa 50 kişinin birden tatili biter. Ne yapın edin, zamanında orada olun.

Telefonunuz Açık Olsun

Şehirleri gezerken, yani gruptan ayrıyken tur şirketi sizi bir konu ile uyarmak / değişiklik bildirmek için arayabilir. Örneğin; yağış sebebiyle feribot iptal olabilir, saati değişebilir, hemen orada planların değiştirip bir önceki feribotu yakalamak için erken yola çıkabilirler. Telefonunuzun her zaman şarjı olsun.

Power Bank

Telefonlarınız için mutlaka power bank alın.

Find My iPhone

iPhone kullanıcıları kayıp ve çalınma durumlarına karşı telefonlarının Find My iPhone özelliğini açtıklarından emin olsunlar.

Saç Kurutma Makinası

Saç Kurutma makinası getirin. Otellerde genelde toplam 3-4 tane oluyor ve size sıra bir türlü gelmiyor. Küçük sabun parçasını da valize atın.

3’lü Priz

Odaları paylaştığınız insanlarla prizleri de paylaşmanız gerekiyor. Herkesin fotograf makinası, telefonu ve power bank’ı olunca priz kalmıyor. Açıkta kalmamak için çoğaltıcı (3’lü priz) getirin.

Çılgın Klimalar

Otobüs yolculuğu sırasında klimalar çok çalışıyor. Üşümeyeceğiniz şekilde hazırlanın.

Kokoşu Evde Bırakın

Tatildesiniz; rahat olun. Saç maşası, düzleştirici, ütü gibi şeyleri boşuna yüklenmeyin.

Yağışlı Havalar

Mutlaka yanınızda yağmurluk ve su geçirmez bir ayakkabı olsun. İdeali Goretex bir bot olur, hem Pulpit Rock’a trekking için kullanırsınız, hem de yağmurdan korur, hem de İskandinya’da hava tepe taklak giderse üşümezsiniz.

Offline Çalışan Harita

Her gece otelde wifi bulduğunuzda ertesi gün gezeceğiniz şehrin Google Maps offline çalışan haritasını yükleyin. Menüye girin, offline areas’a tıklayın. Custom area’dan haritasını istediğiniz bölgeyi seçin. Download. Artık 30 gün boyunca o haritayı offline (GSM’e para vermeden) olarak kullanabilirsiniz. Yeni bir yeri kayıt etmek için eski haritayı silmeniz gerekiyor.

Otobüste Uyku

Otobüste uyumak için boyun yastığı, kulak tıpası ve battaniye niyetine kullabileceğiniz bir şey yanınızda olsun. Biz paltomuzu, şalımızı kullanıyorduk. Battaniye de getirebilirsiniz ama boşuna yer kaplar. Eğer horlayan biriyseniz lütfen Breathe Right alın, herkese yolu zehir etmeyin.
Not: Avrupa turu’nda da otobüs tam tersine güneyde olduğu için çok sıcak oluyormuş.

GSM

Tüm yolcuların birbiri ile bilgi paylaşması için bir Whatsapp grubu kuruluyor. “Şuradaki restoranın yemekleri şahane” gibi detaylardan tutun da otobüsün şehirden ayrılış zamanı değişikliklerine bütün iletişim Whatsapp grubu üzerinden dönüyor. Yani GSM şirketiniz ile aranızın iyi olması şart. Mutlaka gitmeden hattınızın yurt dışında kullanıma açık olduğundan emin olun ve en avantajlı yurt dışı paketini öğrenin.

Kıyafet Seçimi

Her ülkede varacağınız gün havanın nasıl olması bekleniyor kontrol edin. Unutmayın hava bu, kayabilir, o yüzden 2 gün öncesi ve sonrası için gösterdiği hava tahminlerini göz önünde bulundurun. Biz aylardan Temmuz olmasına rağmen çoğu zaman mont giyiyorduk. Tshirt, polar, mont, bere full düzenek giydiğimiz 3-4 gün de oldu. Mevsimlerden yaz, ne kadar soğuk olabilir ki derseniz Kuzey Avrupa’yı hafife almış olursunuz. Diğer taraftan Amsterdam’da sıcaktan buharlaşmak üzereydik. İki durum için de hazırlıklı olun.

Kaldığınız Otellerin Kartının ve Metro Durağının Fotoğrafını Çekin

Otel ya da yakındaki durak isimleri unutulabiliyor. Bi de gece çıktıysanız ve herkes uyurken otele dönmeye çalışıyorsanız kimseye de soramazsınız. En azından taksiye kartı gösterip beni buraya at dersiniz. Son otobüs ve metro saatini de resepsiyona sormayı unutmayın.

Taksi

Kuzey Avrupa’da sokakta el kaldırarak taksi bulmak neredeyse imkansız, illa telefon ile sipariş etmeniz lazım. Gece otele dönerken taksi kullanmanız gerekebilir. Otel resepsiyonundan numarasını öğrenin. Kendiniz arayabilir ya da bir işletmeden aramasını rica edebilirsiniz. Bazı ülkelerde farklı tariflerle çalışan iki farklı taksi oluşumu oluyor. Mesela Estonya ve Letonya’da 2 tip taksi vardı; yerliler için ucuz taksi ve turistler için daha bakımlı ve pahalı olan taksi. Fiyatları ciddi fark ediyor. Gittiğiniz şehirlerde resepsiyona durumu danışın. Uber de her zaman çok iyi bir çözüm.

Alışveriş

Telefon gibi elektronik eşya satın alacaksanız en iyi fiyatlar Hamburg’da.

En Sevdiğimiz Yerler

Norveç, İsveç, Estonya, Amsterdam

SCHENGEN VİZESİ NASIL ALINIR?

Schengen Vizesi alma konusunda kafanızdaki tüm sorulara,
SCHENGEN VİZESİ NEDİR,
SCHENGEN VİZESİ NASIL ALINIR,
SCHENGEN VİZESİ BAŞVURU FORMU VE GEREKLİ EVRAKLAR yazılarımızdan yanıt bulabilirsimiz.

GEZİLECEK YER TAVSİYLERİMİZ

Yukarıda da dediğimzi gibi bir şehirde görülmesi gereken en önemli yerleri bir tıkla zaten bulabiliyorsunuz. O yüzden biz size şehri şehir görülecek yerlerin listesini değil de “Ne yapın edin, burayı kaçırmayın”  ya da “Aman aklınızda olsun!” dediğimiz şeyleri yazalım dedik.

🌟 = Şehirdeki favorilerimizi ifade eder.

Vilnius, Litvanya

KGB Müzesi bizce buradaki en enteresan yer ama merkezden uzak olduğu için maalesef hem onu görüp, hem de şehri gezmeye vakit kalmıyor. Seçim yapmanız gerekiyor.

Eğer şehri gezmeye karar verirseniz;

– 🌟 Dublis 🌟 Vilnius’un en meşhur, en sofistike restoranı. Normalde tasting menu 5o Euro civarlarında, içecekler dahil değil. Öğlen yemeğinde ise sadece 12 Euro’ya başlangıç, ana yemek, tatlı, içecek ve çay/ kahve dahil fiks menü yapıyorlar. Çok lezziz. Bütün yolculuk boyunca paranızın karşılığında alabileceğiniz en iyi yemek fırsatı burası. Eğer şehir merkezinde vakit geçirecekseniz mutlaka öğle yemeğinizi burada yemelisiniz.

– Şehirde gezecekseniz; Radisson Hotel’in olduğu meydandan bisiklet kiralayın. Şehri tepeden gören kaleye ve hemen eteğindeki Bernardine Parkı‘na gitmeyi unutmayın.

Riga, Letonya

– Eğri oturup doğru konuşalım; hepimizin kafasında Estonya, Letonya ve Litvanya “Baltık ülkeleri” olarak bir pakete koyduğumuz, çok da birbirinden farkını anlamadığımız yerler değiller mi? Elinizdeki sınırlı sürede buraları anlamanın en iyi yolu şüphesiz şehir turuna katılmak. Biz katıldığımız Free Walking Tour‘dan (yürüyerek ücretsiz şehir turu) çok memnun kaldık. Tur 2,5 – 3 saat sürüyor ve şehirde kaçırılmaması gereken yerlerin çoğuna götürüyor (eksikleri de siz kolayca tamamlayabiliyorsunuz). Hem Letonya kültürünü, hem de gördüğünüz yerlerin önemini anlatıyor. Tur ücretsiz ama aşağı yukarı kişi başı 5 Euro civarında bir bahşiş vermeniz bekleniyor.

🌟  Yellow Free Tours🌟  : En popüler şirket bu. Haftanın her günü 12’de St. Peter’s Church önünden başlıyor, 15.00’e kadar ama daha erken de ayrılabilirsiniz. Buluşma için buraya saat ve konum koyuyoruz, ama değişiklik olabilir, mutlaka websitelerinden kontrol edin. Genelde kilisenin ana kapısında oluyorlar ama saatine bir öbek insan göremezseniz mutlaka kilisenin etrafını turlayın. Rehberin elinde çok tatlı sarı eski bir valiz oluyor. Tur İngilizce.
Not: Bu şirketin Vilnius ve Tallinn’de de ücretsiz turları var. Vilnius’ta

Tours in Riga: Tura daha erken başlamak isteyenler 11’de yine St Peters Kilisesi önünden başlıyor ve 1,5 saat sürüyor.  Websitelerinden bilgilerin güncelliğini kontrol etmeyi unutmayın!

– Riga’nın dünyadaki önemli Art Nouveau merkezi olması. Art Nouveau aslında İngiltere’de Victoria döneminin estetik klişelerine tepki olarak başlamış bir akım ama akımın zirve yaptığı ve dünyada en yoğun görüldüğü yer Riga. Akımın babalarından biri de Avusturyalı Gustav Klimt. Şehirdeki binaların 1/3’u art nouveau tarzında. Gitmeden birazcık bu akımı araştırırsanız gezdiğiniz sokakları çok daha anlamlı bulursunuz.

– Şehrin kendisi, o nostaljik sokakları harika. Tam takılmalık.

– Kvass
içmeyi unutmayın. Eski Sovyet ülkelerinde görünen, alkol içermeyen çavdar ekmeğinden yapılan gazoz gibi bir içecek.

Tallinn, Estonya

– Baltık ülkeleri arasında en çok Tallinn’i sevdik. Peri masalı gibi bir yer. Sokaklarında gezinmekten kendinizi alamayacaksınız.

– Burada da yine şehri gezmenin en etkili, derin, eğlenceli ve ucuz yolu 🌟 Yellow Free Tours 🌟 ‘un ücretsiz şehir turlarına katılmak.  Yukarıda anlattığımız gibi tur İngilizce yapılıyor, ücretsiz ama kişi başı 5 Euro gibi bir bağış yapmanız bekleniyor. Mayıs’tan Eylül’e her gün 10 ve 15’te iki posta tur kalkıyor ve 2 saat sürüyor. Buluşma yeri  Niguliste 2’deki Tallinn Tourist Information önü. Olur da otobüste başkalarını da kafalarsanız ve sayınız 10 kişiyi bulursa Old Town Walking Tour adresinden size özel tur ayarlatabiliyorsunuz. Saat ve buluşma noktası bilgilerinin güncelliğini websitelerinden kontrol etmeyi unutmayın.

Helsinki, Finlandiya

Belki biz gittiğimizde havanın tersi üzerinde olduğundan Helsinki, yolculuğun ilk yarısındaki en sıradan yer gibi geldi bize.
– Şehirde ortak paylaşımlı bisiklet sistemi var. Bir bisiklet kiralamak sizi çok hızlandıracaktır. Önemli: Otobüsün kalkış yerine giderken bisikletleri en az yarım saat önce bırakmaya bakın çünkü bazen bisiklet park istasyonları dolu oluyor ve bir başka boş istasyon buluncaya kadar dolanmak zorunda kalabiliyorsunuz.

– Helsinki’de gidenlerin en çok beğendiği yer 🌟 Suomenlinna Adası 🌟 oldu. 18. yy’da Ruslar’a karşı şehri savunmak için o zamanlar buraların hakimi İsveçliler tarafından inşa edilmiş bu kale ada içinde deniz feneri, evler olan kocaman bir park gibi bir yer. Kauppatori Liman’ından feribotla karşıya geçiliyor.

– Buraların rengeyiği eti meşhurdur. Lokum gibi bir et. Savotta isimli restoranda deneyebilirsiniz.

– Geleneksel Fin yemekleri ile en ünlü yer Cafe Engel. Somon çorbası, Fin köftesi ve Lindstromin pihvit dedikleri pancar soslu köfteleri tavsiyemiz olur.

– Cafe Engel’e çok yakın olan Helsinki Üniversitesi’nin kütüphanesininin içinden tavan tasarımını görmek için bi uğrayın deriz. Hızlıca bir girip çıksanız kafi.

– Alışveriş için ise Punavuori ve Eira bölgeleri.

– Tasarımda çığır açması ile ünlü kayaya oyulmuş modern Temppeliaukio Kilisesi ise benim kişisel favorim ama tasarımla yakın ilgisi olmayanlar çok da özel bulmayabilirler.

Stockholm, İsveç


Benim ailem Stockholm’de yaşadığı için şehri iyi tanıyorum. Güzel bir şehir rehberi yazdım: Stockholm Gezilecek Yerler. Ama sizin tek gününüz olduğu için özet önerilerimiz:

🌟 Skansen 🌟
 bizce Stockholm’de en kaçırmamanız gereken yer. Bu açık hava müzesi taa 1891’de kurulmuş! Ülkenin farklı bölgelerinden getirdikleri evleri burada toplayacak İsveç’in farklı kırsal bölgelerinde hayatın nasıl olduğunu göstermeyi amaçlayan bir kasaba kurmuşlar. İçinde her gün 17’ye kadar açık eski zamanları canlandıran cam üflemecisi, fırın, kuyumcu, eğerci, matbaa, döşemeci gibi işletmeler var. İnsanlar o dönemlerin kıyafetlerini giyiyor, o dönemin alet ve ürünlerini kullanıyorlar.

Rollercoaster sevenler çıkıştaki parka adrenalin pompalamaya uğrayabilirler.

🌟  Vasa Müzesi 🌟 Yine aynı ada üzerinde bir de 333 yıl su altında kaldıktan sonra bulunan Vasa gemisinin müzesi var. Böyle söyleyince ne kadar güzel olduğu hiç anlaşılmıyor ama tüm İskandinavya’nın en çok ziyaret edilen müzesi olur kendisi. Hem gemi çok hoş, hem de müzecilik adına etkileyici bir yer. Yine “Adamlar yapmış” diyerek ayrılıyorsunuz.

🌟  Free Old Town Tour 🌟  Stockholm’de de ücretsiz yürüyüş turuna katılmanızı öneririz ama Old Town Tour ve Free City Tour olmak üzere iki tur var, bizim önerimiz Old Town Tour’u yakalamanız. 1,5 – 2 saat sürüyor. Slussen metro girişinde ki Södermalmstorg’ta başlıyor. Metronun bir iki girişi var, birinde bulamazsanız diğerine bakın. Websitelerindeki konumda tam olarak yerini işaretlemişler. Yüksek sezonda 10, 11 ve 16’da olmak üzere günce 3 tane İngilizce eski şehir turu var. Ama mutlaka websitelerinden değişiklik var mı kontol edin.

Bergen, Norveç


Otobüs Bergen’e geç vardığı için parktı, müzeydi gibi şeyler çoktan kapanmış oluyor. Ama beyaz geceler sağolsun gece 10’da bile hava aydınlık ve sokakları görmek mümkün. Zaten tur burada şehri gezmek için değil, yol üzerinde pitstop yapmak için duruyor.

Nærøyfjord / Flam, Norveç

Norveç’in en güzel fjord bölgesinin Nærøyfjord’unda bulunduğu Flam olduğu söyleniyor. Burası 3 fjordun kesiştiği yer. Norveç 14 buzul çağı geçirmiş, ve bu buzullar, her genişlediklerinde dağları yarmışlar, her geri çekildiklerinde de arkalarında muazzam vadiler bırakmışlar. Nærøyfjord’un dimdik yamaçları o kadar etkileyici ki; Vikingler bile tam burada “Bu ilahi bir gücün eseri olmalı” diyerek Hristiyanlığa geçmişler. Burada trekking ve trenle gezme opsiyonları var ama en güzeli açık ara🌟 zodyak turu🌟, çünkü buraları denizden keşfetmek daha anlamlı oluyor. Ayrıca burası dar bir vadi olduğu için çok fazla su canlısı buraya avlanmaya geliyormuş. Mesela biz hem fok, hem de yunus gördük. 1,5 saatlik tur 50 Euro, 2,5 saatlik olan da var, ama çok da farklı olduğu söylenemez. Otobüsün durduğu yerdeki iskele yerlerini göreceksiniz. Online rezervasyon yapmak için websitelerini ziyaret edebilirsiniz.

Pulpit Rock, Norveç

Orada 2 Evde Yok var uzakta! Yılların hayali Pulpit Rock’ta Biz Evde Yokuz pozumuzu verdik.  Şu fjordları 5 sene hayal ettik, 6 gün yol geldik, 2 saat tırmandık ama böylesine grisi, yağmurlusu kısmet oldu. Aslında ayağımızın altında dünyanın en güzel manzaralarından biri var ama sisten hiçbir şey görünmüyor. Hani hayalimizin üzerini çizebildik mi çizemedik mi muallaktayız.😃

Aslında buraya dair söylenecek çok şey yok çünkü yapılacak şey çok net: Pulpit Rock’a tırmanmak. Tırmanış 2 saat, iniş de 2 saat sürüyor. İşaretli bir yol var, onu takip ederek kendi başınıza tırmanabiliyorsunuz ama genelde grup beraber hareket ediyor.

Yürüyüş diyince insan spor ayakkabı düşünüyor ama burası için spor ayakkabı doğru bir seçim olmaz, trekking botu giymeniz uygun olur. Trekking botsuz olmaz mı? Olur tabi, insanların %50’si spor ayakkabı giyiyor ama kayıp düşme ihtimaliniz yükselir. Otoparkın yanındaki otelden bottan pantalona her şeyi kiralayabiliyorsunuz ama pahalı.

Bir de yukarıya vardığınızda terli olacaksınız. Çantanızda üşütmemeniz için bir şeyler olsun. Hava bizimki gibi kötüyse eldiven, bere bile yanınızda olsun isteyebilirsiniz. Hava yağışlıysa mutlaka otoparkın oradaki hediyelik eşya dükkanından panço alın. Panço bileğinize kadar kapadığı için çok rahat edersiniz. Sırt çantanızı da öteceğinden eşyalarınız da kuru kalır.

– Yürüyüş bitip aşağıya indiğinizde otoparkın kenarındaki otelin cafesine oturun. Manzarası harika.

– Yanınızda 4 saat boyunca gerekecek tüm suyu taşımanız lazım. Bizdeki gibi öyle manzaraya hemen bi teleferik, bi de çay bahçesi kondurmamışlar. Buranın suyu dünyada içtiğiniz en lezzetli su olabilir. Otoparkın içinde tuvaletin de olduğu bir yer var, şişelerinizi oradaki leziz sudan doldurun. Keza yolda wc de yok. Yola çıkmadan onu da aradan çıkartın.

Kopenhag, Danimarka

– Öresund Köprüsü‘nü geçerken sakın otobüste uyuklamayın ha! Dünyanın en uzun köprülerinden biri olan Öresund önce 8 kilometre boyunca denizin üzerinden devam ediyor, sonra suni bir adaya varıyor ve bir tünelle denizin altından devam ederek Danimarka ve İsveç’i hem kara hem de demiryolu ile bağlıyor. Bir mühendislik dehası.

– Kopenhag tam bir tasarım şehri. Gördüğüm her şeyi satın almak istedim ama Norveç ve Danimarka acımasızca pahalı. Aslında burada alışveriş ile çıldırabilirsiniz ama ciğere bakan kedi gibi miyavlamanıza engel olmak için o konuları atlıyoruz.  😃

– Mutlaka bir bisiklet kiralayın. Hem ulaşımınız için, hem de az sonra anlatacağımız Free Town Christiana ve takibinde yapacağınız şeyler için ihtiyacınız olacak.

– 🌟 Free Town Christiana 🌟
özgürlükçü hippieler tarafından kurulan 850 kişinin yaşadığı 24 hektarlık ada kesinlikle görmeniz gereken bir otonom bölge. 1971’de ordunun boşalttığı adaya çöken hippieler burada pasifizm ve özgürlük ilkelerine dayanan bir kasaba kurarlar ve bağımsızlıklarını ilan ederler. Bölgede hafif uyuşturucuların kullanım ve ticareti serbesttir. Tahmin edersiniz ki; Danimarka devleti ne bu özerklik fikrine sıcak bakar. Yıllarca süren bilek güreşinin ardından Christiana yasal statü kazanır. Gittiğinizde göreceğiniz 2  Christiana var: 1) Cafeler ve restoranlar dolu adanın merkezi, turistik Christiana. Burası çok hareketli bir yer. 2) Adalıların yaşadığı sakin, sessiz yerler. İşte buraları gezmek için bisiklete ihtiyacınız olacak. O kadar güzel, o kadar huzurlu ki; Kopenhag’a bin çeker. 😀
Burada uyuşturucu serbest diye gerilmenize gerek yok, öyle varoş bir yer falan değil. Tersine çok turistik. Free Town Christiana bugün dünyada kolektivizm ve anarşinin en ünlü sembollerinden biri.

– 🌟 Copenhagen Street Food 🌟 Kopenhag’ın hip yerlerinden biri. Free Town Chistiana ile komşu olan Paper Island üzerine hem bir yaratıcı hub, hem de dünyanın farklı yerlerinin yemeklerini uygun fiyata yiyebileceğiniz bir hal kurmuşlar. Yemek çeşitlerini görünce insanın gözü dönüyor. Hem ortamı, hem de müthiş yemekleri ile kesinlikle bir öğününüzü ayırmanız gereken bir yer. Pazar hariç her gün 22’ye kadar açık. Pazarları ise 21’de kapanıyor.

– Bir de bisikletinizi Amalienborg (Danimarka Kraliyet Sarayı) ve Nyhavn‘a (o renkli binaların olduğu kanal) sürdünüz mü tamamsınız.

– Kopenhag’ın sembolü olan ufak bir deniz kızı heykeli var. Hem biraz uzak, hem de hiç onu görmek için zaman harcadığınıza değmez.

Hamburg, Almanya

🌟 Miniatur Wunderland 🌟 Hamburg turun duraklarından en sıradan olanı ama burada öyle bir müze var ki sırf onu görmek için bile kalıp Hamburg’a gelinir. 1 cm boyunda insanlar referans alınarak modellenmiş minyatür bir dünya hayal edin. İçinde müzik festivalleri, futbol maçları, Las Vegas’tan Roma’ya dünyanın ünlü şehirlerinin modelleri ve içinde yaşayan her biri birbirinden farklı minyatür insanlar var. Minyatür polisler minyatür suçluları tutukluyor, minyatür itfaiye minyatür evlerde çıkan yangınları söndürüyor, minyatür havalimanında minyatür uçaklar kalkıyor, opera söyleniyor, kamp yapılıyor falan filan. O kadar çok detay ve o kadar güzel gizlenmiş espriler var ki insan saatlerce kendini alamıyor. Bu minyatür dünyanın yaratılması tam 500.000 çalışma saatine mal olmuş! Hayatımızda gördüğümüz en ama en güzel müzelerden. Aşık olacaksınız. Websitesinden online bilet alabilirsiniz.

Giethoorn, Hollanda

Giethoorn Köy’ü Overijssel kanal sisteminin merkezine kurulduğu için birçok eve karadan ulaşım yok, mesela postacı mektupları götürmek için sandal kiralıyor. 😀  İnsanlar evlerinin bahçelerinden rüzgar sörfüne biniyor, çocuklar komşuya oynamaya kano ile gidiyorlar. 😊 Araba olmadığından trafik sesi yok, sandal motorlarında da özellikle ses çıkarmayan elektrikli motorlar kullanılıyor. En fazla gürültü yapan şeyin ördekler olmasıyla biliniyor. Kanal kenarındaki restoranlardan elektrikli sandal kiralayıp tın tın kanalda geziyorsunuz.

Amsterdam, Hollanda

Sizin için her derde deva Amsterdam Turu programızı var. Buyurmaz mıydınız? 🙂

6 Comments

  1. Diğer turlarla karşılaştırırsak, bence bu turun en büyük dezavantajı, turla seyahat etmenin en büyük avantajını, yani (tercihen sanat tarihi ya da arkeoloji ya da türevi bir bölüm mezunu) tam donanımlı bir rehberi barındırmaması. Üstelik tur ucuz da sayılmaz; yaklaşık 1400 Euro. Mesela kısa bir Google’lama ile, 600 Euro’ya, 6 günlük bir baltık turu buldum. Yani, fiyatı gün sayısına böldüğünüz zaman, standart bir tura göre maliyeten çok belirgin bir avantajı da yok.

  2. Verdiğiniz bilgiler çok faydalı olmuş. Teşekkürler. Acaba interbus hakkında bilginiz var mı? Tecrübe ettiniz mi, önerir misiniz?

  3. Çok nitelikli bir bilgi ve deneyim paylaşımı sizi kutluyorum.Paris gezisi ile ilgili bilgi bulamadım .

  4. Harikaaaasınız! Detayları ansiklopediden hallice ama tabii ki evdeyokuz farklı ile çok çok eğlenceliolmuşşş… Takipteyiz!

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir