Bu yazıda Çavuşesku’nun hayatını, başa gelişini, devrilişini ve arkadasında bıraktığı yaraları anlattık. Bugünün Romanya’sını anlamak için bile, Çavuşesku dönemini bilmek gerek. Arkasında bıraktığı izler öyle derin.
Çavuşesku tam 25 uzun yıl ülkeyi yönetmiş. Az değil.
80’lerin Romanya’sı…
Radyolar kapatılır, sadece bir televizyon kanalı, günde 2 saat yayın yapıyor. Evde daktilo bulundurmak bile ölümle cezalandırılan bir suç. Her 30 kişiden 1’inin gizli rejim polisi olduğu sıkılıkta bir yönetim, insanların kendi annelerinden bile şüphe ettiklerli müthiş bir korku ortamı.
► Devam etmeden önce, bu yazıyı nasıl okumalı?
Transilvanya Turu Programı – Bütçe & Gidilecek Yerler & Tüyolar yazımızın alt başlıklardan biridir. Efsane bir Transilvanya turu yapmak için ihtiyaç duyacağınız her türlü bilgi var.
Ayrıca, Romanya’daki tüm önerilerimizi tek bakışta görmek için Romanya Gezi Rehberi‘mize göz atın. ◄
Çavuşesku’nun Gençliği
Nikolay Çavuşesku (Nicolae Ceaușescu) Romanya’nın Scorniceşti kasabasında 1918’de doğdu.
Çiftçi bir ailenin çocuğu olan Çavuşesku, ilkokulu bitirdikten sonra okumaya devam etmeyerek fabrikalarda çalışmak üzere henüz 11 yaşındayken Bükreş’e gider.
14 yaşında (o zamanlar) yasadışı olan Romanya Komünist Partisi’ne katılır ve 15’inde komünizm propagandası yapmaktan ilk defa tutuklananır.
Romanya’ya Komünizm’in Gelişi
Komünizm Romanya’ya 2. Dünya Savaşı sonrası geliyor, ve 1989’da Çavuşesku’nun idam edilmesine kadar 42 yıl devam ediyor:
İkinci Dünya Savaşı’ına tarafsız olduğunu ilan ederek başlayan Romanya, aslında Nazi’lerle gizliden gizliye müttefiklik yapıyor. Derken, savaşın gidişatının Naziler’in aleyhine gittiğini gören Romanya, taraf değiştirip, topraklarındaki Alman askerlerini tutuklayıp Ruslar’a vererek savaşın kaderinde önemli bir hamle yapıyor. Böylece Ruslar ile ilişkiler başlıyor. Savaş için Romanya topraklarına gelen Ruslar komunist ideolojiyi burada yaygınlaştırıyorlar. 1945’te Komünist Parti’ye kayıtlı sadece 1000 adam varken, sayı sadece 2 yılda 1947’de 710,000 kişiye çıkıyor!
Bir yıl sonra 1947’de monarşi sona eriyor ve Romanya Halk Cumhuriyeti kuruluyor.
1948’de tarımda kolektivizasyona geçiliyor, yani tüm ülke, tarım alanlarının sadece devlete bağlı olduğu dev bir tarla oluyor. Kolektivizasyon çerçevesinde eskiden toprak sahibi olan çiftçiler topraklarından koparılarak şehirlere zor şartlarda yaşamaya zorlanıyorlar.
Kurulan dev tarlalarda, savaş öncesi dönemin liderleri ve muhalif entellektüeller tutuklanarak, zorlu koşullar altında çalışma kamplarında çalışmaya mahkum ediliyorlar. İlerleyen zamanda tüm fabrikalar ve iş yerleri de devlete bağlanıyor. Tüm halk, buralarda karın tokluğuna çok ağır şartlarda çalıştırılmaya başlıyor.
Rusya ile ilişkileri pekiştiren Romanya, sokak adları ve şehir adlarını bile Sovyet liderlerine ithafen değiştiriyor.
Çavuşesku’nun Komünist Parti’de Yükselişi ve Başa Gelişi
Çavuşescu Romanya’nın 2. ve son komünist lideri. 1965’te komünist partinin genel sekreterliğini yürütüyor ve 1967’den 1989’a devleti yönetiyor.
Lider olmadan önce 21 yıl partide çeşitli görevlerde bulunuyor:
1944-1945 yılları arasında Komünist Gençlik Birliği Sekreterliği
1947‘de Tarım Bakanı
O zamanki Komünist Parti lideri Gheorghe Gheorghiu-Dej’in altında Silahlı Güçler Bakan Yardımcılığı
1952‘de “Moskova Kanadı” Merkez Komitesi Liderliği
1954 yılında partinin ikinci en yüksek pozisyonuna geliyor.
1965‘te parti lideri Gheorghe Gheorghiu-Dej’in ölümünden sonra, Çavuşesku Romanya İşçi Partisi birinci adamı (genel sekreter) oluyor. Partinin adını Romanya İşçi Partisi’nden Romanya Komünist Partisi’ne değiştiriyor.
1967‘de Danıştaybaşkanlığına geliyor. Bu da ona devleti yönetme yetkisi veriyor. Devletin adını da “Romanya Halk Cumhuriyeti”nden “Romanya Sosyalist Cumhuriyeti“ne çeviriyor.
1974‘de Devlet başkanlığına geliyor.
Çavuşesku’nun Yönetiminde 25 Yıl
Çavuşesku yönetime ilk geldiğinde duruşu daha yumuşak, halk da durumdan hoşnutmuş. Ayrıca yürüttüğü Batı’ya yakın dış politika sayesinde Avrupa ve Amerika’nın sempatisini kazanır. Batıya güler yüz, içeriye demir yumruk olan Çavuşesku için gelmiş geçmiş en katı Stalinist deniyor.
Batı’nın kalbine giden yol Sovyet Rusya’sını yalnızlaştırmak olduğundan, Çavuşesku’nun 1968’de Sovyetler’in Çekoslavakya’yı işgal etmesini onaylamaması, Sovyetler’in Afganistan’a müdahalesini kınaması ve tüm Sovyet Bloğu’nun boykot edildiği 1984’te Los Angeles Olimpiyatları’na da katılması sayesinde Amerikan başkanı Nixon ziyaretine gelir, hatta Romanya bu dönem ekonomik yardım bile alır.
Diğer taraftan, Çavuşesku 1971’de Çin Halk Cumhuriyeti ve Kuzey Kore’ye seyahatler yapıp oradaki sert otoriter rejimleri yerinde inceleyip Romanya’ya adapte etmeye çalışıyor.
Batı’da ılımlı komunist lider imajı çizen Çavuşesku’nun halkına karşı aynı sıcaklığı gösterdiğini pek söyleyemeyiz. İçeride çok daha sert ve baskıcı lider ve hükmü boyunca halkına karşı eli giderek daha da ağırlaşıyor, hatta zulüm noktasına varıyor.
Çavuşesku’yu Tahtından İndiren Politikaları
“Doğan Her Çocuk Halkın Malıdır”- Çavuşesku
Çavuşesku, Romanya’nın sanayileşmemiş ekonomisinin kalkındırmak için, daha çok iş gücü = daha çok para gibi bir sonuca varır ve ekonomik sıkıntıları gidermenin yolunun nüfusun artması olduğuna karar verir.
İş gücünü 23 milyondan, 30 milyona çıkarmayı hedefleyen Çavuşesku, 1966’da “Fetüs tüm halkın ortak mülküdür” diyerek, insanları üremek zorunda bırakan politikalar uygular:
1. Çavuşesku’nun Getirdiği Bekarlık Vergisi
Çavuşesku, bekarın gelirinin %10’una el koyan vergi sistemini getirir. Kişilerin çocuk sahibi oluncaya kadar %10 vergi ödemekle yükümlü kılınır.
2. Çavuşesku’nun Getirdiği Kürtaj Yasağı
Kürtaj yasaklanıyor. Kadınlar bakamayacakları çocukları doğurmaya zorlanıyorlar. Devlet, bunun arkadasında “Devlet sizden iyi bakar. Doğurup yetiştirme yurtlarına bırakın” diyerek duruyor.
3. Çavuşesku’nun Regli Polisi
Evet, doğru duydunuz. İş yerlerine devlet görevlileri 45 yaş altındaki kadınları gebe mi diye muayene diyorlar. Eğer gebelik yakalarlarsa, kadının doğurduğundan emin olmak için böyle takip yöntemleri uygulanıyor. Halk arasında bu ekibe regl polisi deniyormuş. Neticede, her tür hamile kadın doğurmaya zorlandığı için çocuk ölümleri 1000’de 83’e fırlar.
Neticede, 100,000’lerce kadın Macaristan’a kaçmak zorunda kalıyor. Arkalarında da 100,000’lerce yetim bırakıyorlar.
Bu arada, Çavuşesku çiftinin de 3 çocuğu vardır.
4. Her 30 Kişide 1 Kişinin Gizli Rejim Polisi Olduğu Korku Ortamı
“Securitate” denilen gizli polis Çavuşesku’nun halkı bastırmak için en önemli kırbacı olmuş. Toplam 3,549 kişi ile başlayan teşkilatı, giderek memnuniyetsizliği artan halkı baskılamak için, 21-22 milyonda her 30 kişiden 1’i rejim polisi oluncaya kadar büyütmek zorunda kalırlar.
Telefon dinleme, sokağa çıkma yasakları en hafif silahlarıdır. Securitate, işkenceden ölüme uzanan yöntemleriyle derin bir paranoya ortamı yaratarak halkı sindirir. Öyle ki, insanlar kendi ailelerinden çekinir olmuşlar. Kadın-erkek-çocuk ayrımı yapmadan herkese dehşet saçarlar. Çavuşesku’nun 25 uzun sene başta kalmasını sağlayan en önemli faktörün bu teşkilat olduğu söyleniyor.
5. Varlık İçinde Yokluk
Çavuşesku’nun büyük kabahatleri olmuş ama batı da sütten çıkmış ak kaşık hiç değil. Çavuşesku’nun Sovyetler’e sırtını dönmesini fırsat bilen batı hemen Romanya’ya borç vermeyi teklif eder. Bunun kötü bir şey olduğunu fark etmeyen Çavuşesku, 1968’de 13 milyar dolar borç alır.
1980’e gelindiğinde ülkenin ekonomisinden kocaman bir delik vardır ve beklenenin aksine ülke fakirleşmiştir. Bunu düzeltmek isteyen ve Romanya’nın dış borcunu silen lider olarak tarihe geçmek isteyen Çavuşesku çok hırslı bir projeye soyunur.
Tarıma yüklenilir. Halk, çalışma kamplarında çalıştırılıp, bolca üretim yapılır. Bu üretimin tamamını dışarıya satarak borcu ödemeyi planlarlar.
Ülkede dev bir üretim varken, halk kendi elleriyle ürettiklerinden mahrum edilir. Vatandaşlar temel besin kaynaklarını bile karneyle almak zorunda bırakılarak emeklerinin karşılığında açlığa terk edilir. Bunu elektrik ve gaz kesintileri takip eder.
Sonunda halkın git gide biriken öfkesi onu ölüme götürmüş.
Borçlar 1989’da ölümünden birkaç ay önce anca kapanabilmiş.
6. Sistematizasyon Politikasının Kopardığı Hayatlar
İnsanlar yurtlarından koparılarak, Çavuşesku’nun yeniden inşa ettiği şehirlerde yaşamaya ve onlara tayin edilen işlerde çalışmaya zorlanıyor.
1972-1987 arası 8000 köy yıkılıp, buradakiler tek tip, ufak, kutu gibi apartman dairelerine yerleştiriliyor.
Çavuşesku’nun felsefesine uygun şehirler oluşturmak için, kiliseler ve tarihi binaları da içermek üzere tüm ülkede yıkım ve yeniden inşaat haraketi başlıyor. Özellikle başkent Bükreş’in tarihi dokusu bozulmaya başlar, şehrin organik doğası yok edilir ve “şehirleşme” adı altında zevksiz tekdüze gri binalar yapılır.
Romanya’nın en güzel yapılarından biri olan tarihi Peleş Kalesi‘ne taşınmak isteyen Çavuşesku çiftinin kaleyi de bu dönüşüm hareketine kurban etmesi ihtimalinden korkanlar Peleş Kalesi yönetimi son derece komik ama etkili bir yöntemle kaleyi korumayı başarırlar: Binada ölümcül bir virüs yayan bir mantarın olduğuna dair bir söylenti yayan çalışanlar, başarıyla Çavuşesku çiftini buradan kaçırmayı başarır.
Önce kelimeleri ağızından alınıp, sonra ağzına yeni kelimeler dizilen medya
Bütün diktatörler gibi, kendilerini aklamak için medyayı ele geçirirler. Medya sürekli Çavuşesku yanlısı manipülatif haberler pompalıyormuş, ülkeyi olduğundan daha ileride gösteren yalan haberler yapıyormuş.
Öte yandan, en ufak eleştirilere bile tolere edilmiyormuş. Evde daktilo bulundurmaktan ötürü ölüme gönderilen kişiler olmuş. Fikir özgürlüğü adına Sovyet bloğunda en katı uygulamalar burdadır.
Çavuşesku’nun Devrilişi
1989’da Berlin Duvarı yıkılıp, Komünizm resmi olarak çöktüğünde Romanya’da dönüşüm ve çöküş de kapıyı çalar.
Romanya’daki devrimin ilk kıvılcımı 15 Aralık 1989’da Timişoara’daki Macar Kilisesi’nde Peder Laszlo Tökes’in diktatörü kınamasıyla çıkar. Sonraki günlerde polisin müdahalesi ile çıkan olaylarda 115 kişi ölür.
Çavuşesku bütün birliklerini harekete geçirir ve Timişoara’daki isyanı bastırmaya gönderir. Fakat sonunda 19 Aralık’ta kendi askerleri de taraf değiştirip, Çavuşesku’ya karşı isyancıların yanında yer alır. İşte bu kırılma noktası olmuş.
21 Aralık’ta Bükreş’te olaylar başlar. Anti-Çavuşekucu 100.000 kişi yuhalamalar ve sloganlarla yürüyüşe geçer ve polisle çatışmalar başlar. Tankların, silahların konuştuğu çatışmalarda tahminen 1033 kişi öldürülür.
Ertesi gün yüzlerce gösterici sokaklara çıkar. Olağanüstü hal ilan edilir. Gece yarısı Çavuşesku komite binasının balkonundan bir konuşma yapmaya niyetlenir fakat binanın çatısından helikopterle kaçmak zorunda kalır.
Çavuşesku ve eşi Elena, helikopterle çok uzağa gidemez. Targovişte yakınlarında yakalanır ve buradaki askeri üsse götürülmüş. 25 Aralık’ta anonim bir mahkeme kurulmuş ve ölüme mahkum edilirler. Aynı gün kurşunlanarak öldürülmüşler. İronik olarak Çavuşesku’nun hayatı boyunca en çok korktuğu şey de vurulmaktır.
Ölümünün ardından Çavuşesku ailesinin lüks evi, altın kaplamalı mobilyaları, Elena’nın elmaslı ayakkabılarının görüntüleri televizyonlarda dönmeye başlar.
Tüm Sovyet bloğu ülkeleri içinde devrimin komünist liderin idamı ile sonuçlandığı tek ülke Romanya olmuş.
Çavuşesku’dan Kalan Güzellikler
Transfagaraşan Yolu
Bu efsane yol Çavuşesku’nun megalamonyasının ürünü. Ama bu sefer içinde akla yatar bir motivasyonu var:
1968’de Ruslar Slovakya’ya girince tedirgin olan diktatör, ülkenin kuzeyi ve güneyi arasında ordunun hızlıca malzeme ikmali yapabileceği bir yol olmasını planlar ve burayı açtırır. Fakat açıldığını göremeden ölmüş.
Öyle kolay olmamış tabi. Rakamlar dudak uçurtuyor.
Yolu açmanın Çavuşesku’ya faturası:
4,5 yıl
6 MİLYON KİLO DİNAMİT!
3.8 milyon metrekare kesilen dağ!
38 can kaybı…
Transfagaraşan şu an doğa manzaralarıyla eşi benzeri bulunmayan bir yol olarak Top Gear’e göre dünyanın en iyi yolu.
Ayılar
Karpat dağlarında Avrupa’nın en büyük ayı nüfusu yaşıyor. 6500 civarında ayı olduğu tahmin ediliyor. Bunun sebebi yaklaşık 25 yıl Romanya’nın diktatörü olan Cauşescu. Sadece kendine ayı avlama izni veren bir yasa çıkarır. Böylece üredikçe ürerler.
İyi haber! Çavuşesku’dan miras kalan ayıları siz de Karpat Dağları’nda gözlemleyebiliyorsunuz: Transilvanya’da Ayı Gözlemi
Parlemento Binası
Günümüzde parlamento binası olarak kullanılan bina Çavuşesku’nun bir başka ürünü. Ülke ekonomisinin bu bina için çar çur edildiğini söylesek yalan olmaz. Yüksek bütçeli, görkemli fakat bir o kadar da abartılı olan “Büyük Saray” Guinness Rekorlar Kitabı’na göre, dünyanın en büyük sivil yönetim, en pahalı yönetim ve en ağır binasıdır. Tamamen Romanya’dan çıkan hammadde ile inşaa edilen bina dünyada Pentagon’dan sonraki ikinci büyük binadır.
Sayılarla Parlemento Binası:
Başlangıç Yılı: 1983
Bitiş Yılı: 1989
Ölçüleri: 270 m’ye 240 m
Yükseklik: 86 m
Kat Sayısı: 12
Derinlik: 92 m
Oda sayısı:1,100
Otopark: 2 yeraltı otoparkı
Yapımında Kullanılan Tahmini Mermer Miktarı: 1 milyon m³
Aydınlatma: 480 şamdan ve 1,409 avize 3,500 ton kristal
Kullanılan Çelik ve Bronz: 700,000 ton çelik ve bronz
Kullanılan Ahşap: 900,000 m³
Kullanılan Halı: 200,000 m² yün halı
Bu Binayı Yapmak İçin Yıkılan Bina Sayısı: Bükreş’in tarihi alanı içindeki 19 Hristiyan Ortadoks Kilise, 6 Sinagog, 3 Protestan Kilise ve 30,000 ikametgah
Bükreşliler bu bina hakkında ikiye ayrılıyormuş. Bazıları onun dünyada Pentagon’dan sonra ikinci büyük bina olmasıyla gurur duyarken bazıları da şehrin tarihi dokusunu bozan gereksiz bir yapı olduğunu düşünüyormuş.